Yapılan araştırma ve tertiplenen anketlerde ülkemizin en büyük derdi olarak “ekonomik kriz, enflasyon ve hayat pahalılığı” sayılıyor.
Bunlar elbette büyük dertlerdir, ama esas dert çok daha derinlerde, eğitimde ve zihniyettedir ve maalesef bunu henüz görebilmiş değiliz.
Önce bu konu ile ilgili olarak yapılan bir anketin neticesine bakalım. İlgili habere göre ASAL Araştırma ve Danışmanlık Şirketi tarafından 26 ilde yapılan kamuoyu araştırmasında vatandaşlara, “Türkiye’nin en önemli sorunu nedir?” sorusu yöneltilmiş. Ankete katılanların yüzde 64.6’sı ‘ekonomi ve hayat pahalılığı’ cevabını vermiş. Aynı araştırmada, siyasi partilerin seçmen desteği, siyasi partilerle ilgili kanaatler ve Haziran ve Temmuz ayı gündem konularıyla ilgili değerlendirmeler de yer almış. 10-17 Temmuz 2024 tarihleri arasında Adana, Ankara, Antalya, Aydın, Bursa, Balıkesir, Diyarbakır, Erzurum, Gaziantep, Hatay, İstanbul, İzmir, Kayseri, Kocaeli, Kırıkkale, Konya, Malatya, Manisa, Mardin, Samsun, Şanlıurfa, Tekirdağ, Trabzon, Van, Yalova ve Zonguldak’ta 18 yaş ve üzeri 2 bin kişiyle yapılan ankette vatandaşlara sorular yöneltilmiş. Ankete katılanların yüzde 64.6’sı en büyük dert olarak ekonomi, enflasyon ve hayat pahalılığını sıralamış. Bunu yüzde 6.2 oran ile “Mülteciler” cevabını verenler takip ederken; “Adalet” cevabı verenler ise yüzde 5.5 ile üçüncü sırada yer almış.
Şuhu hemen ifade edelim ki bu anketler ne zaman ki ‘tam tersi’ neticeler gösterir; işte o zaman Türkiye sıkıntılardan kurtulup huzura ve mutluluğa kavuşur. Yani ne zaman ki bir ankette “Türkiye’nin en büyük derdi nedir?” diye sorulduğunda “En büyük dert, adaletin tecelli etmemesidir” mealinde cevaplar ilk sırayı olursa o zaman “düzlüğe” çıkıp “Büyük Türkiye” hedefine ulaşabiliriz.
Bunu söylemek, “Türkiye’nin ekonomik kriz yok” anlamına gelmez. Evet, hem ekonomik kriz var hem de millet enflasyon altında eziliyor. Fakat görünüşte ilk dert intibaını veren bu krizlerin temelinde de “haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik” var ve millet ekseriyeti henüz bunun farkında değil, değiliz.
Milletin ekseriyeti “Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz asla!” diyebilecek seviyeye gelmedikten sonra ekonomik krizler kalıcı olarak çözüme kavuşturulamaz. Böyle bir seviyeye ulaşmanın yolu da elbette “iyi bir eğitim”le mümkün olabilir. Eğitimle insanların bakış açısı değişmeden, sürekli “ekmek” peşinde koşarak krizlerden kurtulmak mümkün değil. Zaten bu mümkün olsaydı şimdiye karar bin defa krizleri aşmış ve “Büyük Türkiye” hedefine ulaşmış olurduk.
Büyük vazife belli: “Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz asla!” diyebilen bir cemiyet meydana getirmek için hep birlikte çalışmak...