"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

28 Şubat’lar bitsin

Faruk ÇAKIR
28 Şubat 2016, Pazar
Aradan yıllar geçti, ama 28 Şubat 1997’de başlayan sürecin tesirleri belli ölçede devam ediyor. Bu sürecin bir yönüyle bittiğine hükmedilse de, bazı yönleriyle tekrarlandığı da söylenebilir.

28 Şubat 1997’de olağanüstü toplanan Millî Güvenlik Kurulu toplantısından sonra açıklanan kararlar büyük tartışmaya ve gerginliğe yol açmıştı. Gazeteler her gün ‘irtica’ manşetleriyle çıkıyor, Türkiye’nin en büyük meselesinin ‘gericilik’ olduğu iddia ediliyordu. Mütedeyyin insanların yaptığı her şey, ‘irtica-mürteci’ kalıbına sokularak engellenmeye çalışılıyordu. Düşünün ki, lokantalar bile ‘ilerici-gerici’ tasnifine tabi tutulmuştu. Haliyle yaş ile kuru beraberce yakıldı. 

Bu süreç devam ederken millet ağır bedeller ödedi. Milletin temsilcileri olan siyasî partiler de bedel ödemek durumunda kaldı. Bugün ödenmeye devam eden bazı bedeller, o gün atılan nifak tohumlarının neticesi olarak kabul edilebilir. Sosyal bilim üzerinde çalışan uzmanlar o günleri ‘post-modern darbe’ olarak isimlendirmeyi tercih etmişti. “Bin yıl” devam etmesi planlanan bir ‘darbe’den bahsediyoruz.

Yeni Asya da o dönemde ağır bedeller ödedi. Neredeyse mahkeme önüne çıkmayan çalışanı kalmadı. Susturma ve yıldırmayı hedefleyen bu müdahaleler ibretlikti. O günlerde meşhur olan kanun maddeleri vardı. 201, 312, 186 gibi maddeler bahane edilerek sürekli dâvâlar açılıyordu. Yargılamalar da çoğunlukla Devlet Güvenlik Mahkemelerinde yapılıyordu. Beşiktaş’taki mahkeme binasında asılan ‘yargılanma listesi’nde uyuşturucu kaçakçılarıyla birlikte haber ve yazı yazanlar da yargılanıyordu. 28 Şubat sürecinde “İrtica sendromu sona ersin” anlamına gelecek ifadeler bile mahkemeye çıkmak için yeterli sebep oluyordu.

Millet ekseriyetini mağdur eden 28 Şubat sürecinin eğitici yönü de oldu. Bazı zorluklar ibret alınmasına ve ‘insan kalitesi’nin artmasına vesile oldu. Aynı zamanda zor kullanarak iş yapmanın mümkün olmadığını da dünyaya gösterdi.

Dönemin mağdurlarından biri de meslek liseleri genelinde imam hatip liseleri oldu. Veliler de düşünüldüğünde milyonlarca kişi tartışmasız şekilde mağdur edildi. Düşünün ki yapılan imtihanlarda bütün soruları doğru cevaplandıran öğrenciler yine de arzu ettikleri bölümlerde okuyamadılar. Neticede bu haksız birikim millet nezdinde tepki gördü ve 28 Şubat sürecini planlayanlar dahi savunulamaz hale geldi.

Geriye dönüp bakıldığında 28 Şubat 1997 sürecinde yapılanları gönül huzuruyla ve ‘göğsünü gere gere’ savunabilen var mı? Haksızlığı, adaletsizliği, hukuksuzluğu kim savunabilir ki?

Bütün Türkiye’nin yapması gereken şey, yeni 28 Şubat’lara fırsat vermemek olmalı. Hak, hukuk ve adalete samimî olarak sahip çıkılırsa yeni 28 Şubat’lara fırsat verilmez. Başta siyasetçiler olmak üzere STK’lar, bir dönem olduğu gibi “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” tavrı sergilerse; benzer süreçler kapımıza dayanabilir.

İnşallah; kıyamete kadar “28 Şubat 1997” süreçlerine benzeyen ‘süreç’ler ve devrelerle karşılaşmayız. Amin.

Okunma Sayısı: 3120
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • demokrat

    28.2.2016 17:59:49

    biter mi...şiddetle devam ediyor.sadece şamar atanlar değişti...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı