"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Okuyamamaktan kork!

Erkan TÜRK
29 Ocak 2017, Pazar 00:02
‘’Bütün tehlike okuyamamaktan çıkıyor. Okuyamamaktan kork!’’ Büyük bir tecrübenin mahsulü olan bu veciz ifade Üstad Bediüzzamanın talebesi Zübeyir Güzdüzalp Ağabeyin nefis muhasebesi kitabında geçiyor.

Görselliğin ve bilişimin en yaygın olduğu zaman dilimindeyiz. Tv programları, internet, sosyal medya, bilgisayar, tablet, akıllı telefonlar aracılığı ile büyüleniyoruz. Albenisi olan tv programları, her türlü hevesleri tahrik eden diziler, Kur’ân ve sünnet süzgecinden geçirilmeden sunulan haberler, neticelendirilemeyen açık oturumlar, adeta neyi görmemizi istiyorlarsa onu gösteriyorlar. Düşünme yetimizi yönlendiriyorlar. Yaşantımızı ipotek altına alıyorlar. Aklî melekelerimizi devre dışı bıraktırıyorlar; his ve hevesler ile hareket etmemizi sağlıyorlar. Oysa his ve heves ise geleceği görmez. Bir anlık cüz-i lezzeti, küllî bir lezzete tercih ettiriyor. Mıknatıs gibi kendine çeken bir manyetik etkisi var. Adeta efsunlaştırıyorlar. Hipnotize ediyorlar. 

Görsellik, muhakeme (akıl yürütme) kabiliyetimizin gelişmesini engelliyor. Görsel duyularımıza hitap ettikleri için; yanlışı doğru, çirkini güzel, kötüyü iyi, batılı hak olarak algılıyoruz. Çünkü aklî meleke fıtratına uygun çalıştırılmıyor. Zahiren aklımızı kullandığımızı sanıyoruz. Gördüklerimizi mantıklı, işittiğimizi akla uygun buluyoruz. Ama aldanıyoruz. Aldatılıyoruz. Zihnimiz spor, magazin, siyaset, diziler, nefsani programlar gibi malayani ve afakî unsurlar ile doldurulmuş. Böyle bir tarladan alınacak mahsulde ancak kısırlaştırılmış ve GDO’su (genetiği değiştirilmiş organizma) bozulmuş bir ürün olur. Yani defolu akıl olur. 

Aklî melekemizin fıtrata uygun çalışabilmesi için; vicdanın ziyası din ilimleri (Kur’ân, sünnet, tefsir, kelâm, siyer vb), aklın nuru da medeni fenlerdir (matematik, fizik, kimya, tıp, astronomi vb). Bir insanda ikisi de bulunursa hakikat tecelli eder. Ayrı ayrı olursa birinden taassup (körü körüne bağlanma), diğerinden hile ve şüphe doğar. Vasat olan orta yol budur. Akıl duygusunun gelişmesi için okumak lâzım, muhakeme yeteneğinin artması için okumak lâzım, mükemmelliğe doğru yürüyebilmenin tek yolu okumaktır. Önemli olan okumak okumak okumak… Ama her şeyi okumak. Kasların gelişmesi düzenli spor ve egzersize bağlı olduğu gibi, muhakeme kabiliyetimizin gelişmesi de devamlı okumakla mümkündür. Yaşanan olaylar karşısında benimde bir fikrim var deriz. Kendi akıl, mantık, vicdan ve iz’an süzgecimizden geçirerek akıl yürütebiliriz. Başkasının düşüncesini değil kendi öz sermayemiz olan fikriyatımızı sunarız. Aklımızı cebimizden çıkarıp yorum yapabiliriz. Başkasının düşüncesini sırtımızda taşımaktan kurtuluruz. Onun için Nurun sadık kahramanı Zübeyir Ağabeyin tavsiyeleri çok önemli: 

• İstidatları inkişaf ettirmek için çok okumak. Daima okumak.

• Dem ve damarlarımıza karışacak derecede okumak.

• Az da olsa devamlı okumak.

• Bütün tehlike okuyamamaktan çıkıyor. Okuyamamaktan kork!

• 180 değil, 1080 defa okunsa yine az.

Bi zde yarıyıl tatilini fırsat bilerek, İzmitli gençler ile birlikte muhakeme kabiliyetimizi geliştirmek, düşüncelerimizi olgunlaştırmak, yorum yapabilmek, olayları analiz edebilmek, benimde bir fikrim var diyebilmek için Bursa’nın Gemlik ilçesinde 1 hafta Risale-i Nur okuma programı gerçekleştirdik. Misafirperverliklerinden dolayı Gemlik Risale-i Nur Talebesi ağabeylerimize teşekkür ediyoruz. 

Gemlik Risale-i Nur hizmetlerinin fedakâr hadimlerinden, ağabeyimiz Tevfik Boz’un Ağabeyi Süleyman Boz Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Merhuma Cenâb-ı Hak’tan rahmet ve mağfiret diler, ailesine sabr-ı cemil niyaz eder, taziyetlerimizi sunarız.

Risale-i Nur’u niçin çok okumalıyız, Risale-i Nur, neden bu asra bakan bir tefsirdir?

Risale-i Nur eserleri, muhtevası, telif ediliş tarzı, dili ve düzeni itibariyle diğer İslâmî eser ve tefsirlerden farklıdır.

Okumak için tıklayınız:

http://www.yeniasya.com.tr/suleyman-kosmene/risale-i-nur-u-nicin-cok-okumaliyiz_414017

Mehmet Akif: En büyük âlim odur ki; İşaratü’l-İ’caz’ı anlasın...

Mehmet Akif Ersoy'un Büyük İslam Alimi Bediüzzaman Said Nursi ve Kur'an-ı Hakim'in hakikatli ve nurlu bir tefsiri olan Risale-i Nur Külliyatı ile ilgili değerlendirmeleri Risale-i Nur'un muhteva ve mesajının anlaşılması noktasında oldukça önem taşımaktadır.

Okumak için tıklayınız:

http://www.yeniasya.com.tr/gundem/mehmet-akif-en-buyuk-alim-odur-ki-isaratu-l-i-caz-i-anlasin_419602

Etiketler: risale-i nur
Okunma Sayısı: 5400
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ramazan Çalışan

    29.1.2017 15:21:40

    Okumayı keşf eden,hayatın farklı renklerine vakıf olur.Çünkü onda bütün çiçeklerin rengi, kokusu tadı vardır.Kitaplar çiçek ben arı oldukca"Yunus ne hoş demişsin, bal ü şeker yemişsin Ballar balını buldum, kovanım yağma olsun"dediği gibi derim.

  • Garib Doğu

    29.1.2017 12:07:33

    Okumama veya az okuma bir sorun olduğu gibi,okuduğunu doğru anlamama gibi ikinci ciddi bir sorun daha çıkıyor karşımıza... Bu durum daha çok lahika mektuplarında kendisini gösteriyor. Bilhassa içtima-i ve siyasi meseleler;hayata çoğu zaman doğru tatbik edilemiyor.Yer,zaman ve şahıslar değişince hatlar da birbirine karışıyor,karıştırılıyor. Lahikalardaki şablona göre hakikatlar yerleştirilemiyor,yanlış tatbik ediliyor. Sosyal hayatta misalleri çoktur. Dikkatle bakılsa görülecektir.Ve bu yanlışların sonucu, sosyal çalkantılar,keşmekeşlikler,ortaya çıkıyor.İstikamet kaybedildiği için toplumun başı bir türlü beladan kurtulmuyor.Yani yanlışlarımızla musibetlerin gelişine kadere fetva vermiş oluyoruz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı