Kayhan Caddesi’nde kuru yemiş dükkânı vardı. Hemen hemen her ağabey o dükkâna mutlaka uğrardı. Her gelene leblebi ikram ederdi. O yüzden “Leblebici Ali Ağabey” kaldı adı.

Üç yıl okuduğum Bursa Eğitim Enstitüsünde, Bursa’da en çok görüştüğümüz bir ağabeyimizdi.

Her gelen öğrenci kardeşe kalacak yer bulur, burs bulurdu. Biz Bursa’ya gelmeden önce cezaevine girmişler. İstanbul Sıkı Yönetim Komutanı Faik Türün, bunlara çok iyi davranmış. Terörist Mahir Çayan’la, aynı cezaevinde yatmışlar.

Ramazan’da Bursa’da cezaevinde iken iftar sofrasında tam on dört çeşit yemek oldu demişti sofrada.

Ali Ağabey’den duâ istemiştim Sinop’ta çalışırken. Kızlarım İHL okusunlar Bursa’da diye. Allah’a şükür duâsı kabul oldu. Kızlarım Bursa İHL’yi bitirdiler.

Rahmetli Mehmed Emin Birinci Ağabey yurt dışına gidince mutlaka Ali Ağabey’e yeşil çay getirirdi. Ali Ağabey, rahmetli annesine, “anne Birinci Ağabey geldi” deyince, “inanmam yeşil çay yok” dermiş.

Sonra benim kızım -başörtüsü mağduru- Hollanda’dan bu çaydan getirirdi Ali Ağabey’e. Ali Ağabey, “ben hediye kabul etmem, ama bu çay bana annemi ve Birinci Ağabey’i hatırlattığı için kabul ediyorum” derdi. Annesinden sonra mübarek hanımı Zeliha Teyze’ye bu çaydan getirdi kızım. 

Büyüklerin imtihanı da büyük oluyor. Allah (cc) kimseye taşıyamayacağı yükü yüklemiyor. Ali Ağabey’in vefatından önce ayağının biri kendinden önce cennete gitmişti. Acılar üst üste geldi. Bu arada oğlu Abdullah kanserden vefat etti.

Uzun yıllar derslerini takip ettim. Çok istifade ettim.

Bursalıları tebrik ediyorum. Ali Çakmak Ağabey’i vefatında da yalnız bırakmadılar. Hepsi Tavşanlı’daki cenaze namazına iştirak etti. Aslında tek sıkıntı siyaset. Bu illet olmasa Nur Talebeleri arasında önemli bir ihtilâf yok. Hepimiz aynı kitapları okuyor, aynı tesbihatı yapıyoruz.

Ali Çakmak ve Hasan Sami Pala Ağabeylerle ilgili kitap çapında yazdığım notlarımı inşallah bir gün kitaplaştırmayı Rabbim nasip eder. Duâlarınızı bekliyorum bu konuda.  

Allah rahmet eylesin.