"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Prof. Dr. Ahmet Yıldız: Kutuplaştırıcı dil ötekileştirir

15 Ocak 2025, Çarşamba 02:17
PROF. DR. AHMET YILDIZ, “DEMOKRATİK BİR SİYASÎ KÜLTÜRDE SİYASET, FARKLILAŞMANIN MÜMKÜN OLDUĞU BİR ORTAMDA ŞEKİLLENEN BİR FAALİYET OLMALIDIR. TÜRKİYE’DE, SİYASETİN BU ANLAMDA TEKELLEŞMESİ, UZLAŞMA KÜLTÜRÜNÜN EKSİKLİĞİYLE İLİŞKİLİDİR” DEDİ.

Birinci Bölüm: Otoriter rejimler Dini kullanır

—Dünden devam—

Popülist siyaset kutuplaşmayı derinleştiriyor

Seminerde, Türkiye’deki siyasî kutuplaşma ve popülist hareketlerin siyaseti nasıl şekillendirdiği üzerine de konuşuldu. ‘Bizim alternatifimiz yok’ anlayışının demokratik siyaset anlayışı ile uyuşmadığını belirten Ahmet Yıldız, “Demokratik bir siyasî kültürde siyaset, farklılaşmanın mümkün olduğu ve pozitif bir ortamda şekillenen bir faaliyet olmalıdır. Türkiye’de, siyasetin bu anlamda tekelleşmesi, uzlaşma kültürünün eksikliğiyle ilişkilidir. Siyaset, sıfır toplamlı bir oyun olmamalıdır; burada anlaşmazlıklar, müzakere ve uzlaşma ile çözülmelidir” dedi.

“Hâlbuki ülkemizde siyasetçilerin popülist yaklaşımları, uzlaşma zeminini ortadan kaldırıyor, kutuplaşmayı derinleştiriyor” diyen Yıldız  Popülizm ise halkı kendilerine ait görmekle kalmıyor, farklı düşünenleri ‘düşman’ olarak tanımlıyor. Bu kutuplaştırıcı dil, siyasette totalitarizmi ve tekçi bir anlayışı besler. Örneğin, tek parti rejimlerinde, ‘Cumhuriyet fazilettir’ anlayışı, Cumhuriyeti eleştirenleri erdemsiz olarak yaftalar. Bu durumda, toplumun ortak sembollerinin tekelleştirilmesi söz konusu olur” değerlendirmesinde bulundu.

Yıldız’a göre “Siyasette ciddi bir kutuplaşma meydana geldiğinde, farklı görüşlerin ve çoğulculuğun kabulü zorlaşır. Uzlaşma, şeffaflık, hesap verebilirlik ve hukuk üstünlüğü ortadan kalkar. Bu tür bir ortamda, siyasetin ‘savaş biçimine’ dönüşmesi kaçınılmazdır. Demokratik bir siyasî kültür, bu temel ilkelerle var olabilir. Eğer bu ilkeler yoksa demokratik bir toplumdan söz edilemez.”

TEK PARTİ DEVRİNDE MUHALEFET MEŞRU ZEMİN BULAMADI

Siyaset kutsal bir faaliyet alanı değildir

Yıldız şöyle devam etti: “Siyaset, kutsal bir faaliyet değildir, beşerî bir faaliyet alanıdır. İnsanlar hata yapabilir; herkes yanlış yapar, yanlıştan masum olan kimse yoktur. Nefis, yanlış yapmaya yatkın bir varlıktır. Bu yüzden, yaptıklarımızı kendimize mâl etmemeliyiz. Topluma hizmet ettiğimizde, bunun şükür vesilesi olması gerekir. Eğer bu başarıları kendimize mâl edersek, aslında ‘sahte tanrı’laşma tehlikesiyle karşı karşıya kalırız. Böyle bir siyasetçi, iktidarı sınırsız kullanarak toplumu büyük zararlara uğratabilir.

“İttihat ve Terakki’den gelen bir mirası sahiplenen Cumhuriyet kurucuları, kendilerince toplumu çağdaş medeniyet seviyesine taşımayı amaçlamışlardı. Bu zümre, halkın karanlıktan aydınlığa çıkarılacağını ve bu işin Cumhuriyetle gerçekleşeceğini savunuyordu. Bu düşünceye karşı çıkanlar ise karanlık güçler olarak görüldü dolayısıyla muhalefet meşru bir zemin bulamadı.”

BEDİÜZZAMAN HER DEVİRDE İSTİBDADA KARŞIDIR

Bediüzzaman’ın siyasî eleştirilerindeki temel muhalefeti istibdat ve partizanlığadır.

“Bediüzzaman Said Nursî siyasetin temel ilkelerini ele alırken istibdat ve partizanlık konularına yoğun eleştiriler yöneltmiştir. İlk eleştirisi istibdada yöneliktir. Baskı özellikle Abdülhamid dönemi ve İttihat-Terakki rejimlerinin baskıcı karakterlerinde ortaya çıkmıştır. Bediüzzaman Şeriat’ın bu rejimlere meşruiyet aracı olarak kullanılmasına karşı çıkmıştır.

“İkinci eleştiri, siyasetin partizanlık üzerinden algılanmasıdır. ‘Benden olan iyidir, karşımdakiler kötüdür.’ anlayışı, adaleti ve hukuku ortadan kaldırır. Bu, son derece tehlikeli bir durumdur. Nursî, Adnan Menderes’e yazdığı mektuplarında da bu noktayı vurgulamış, Kur’ân’ın temel ilkelerini hatırlatmıştır.

“1950’lerde Amerika’da SSCB karşıtlığının yol açtığı McCarthysizm  olarak geçen bir histeri var. 1954’te Kaliforniya Üniversitesinden 33 tane akademisyen atılıyor. Sebebi yönetimin dayattığı sadakat metni. Akademisyenler, akademik hürriyeti kısıtladığı için bu metni kabul etmiyor.

“McCarthy dönemi örneği, suçların ve cezaların şahsîliği ilkesinin ihlâl edildiği bir dönemdir. Üniversite yönetimlerinin akademisyenlere sadakat metinleri imzalatmaya çalıştığı, imzalamayanların işlerinden olduğu, hatta bazı durumlarda idam cezalarına kadar uzandığı görülmüştür. Bediüzzaman da bu tür bir suçlama anlayışına karşı çıkar ve bireyin yaptıkları yerine, ilişkilendirildiği çevreden dolayı suçlanmasına son derece karşıdır.

Bu bağlamda Bediüzzaman, siyasetin adalet ve hakkaniyet temelinde şekillenmesi gerektiğini, suçun şahsîliği ilkesinin ihlal edilmesinin adalet anlayışını zedelediğini açıkça belirtmiştir.”

DEMOKRATİK HUKUK DÜZENİ

Siyaset ahlâkî ve meşru temellere dayanmalıdır

Said Nursî’ye göre siyasetin temel ahlâk değerleri üzerinden yeniden inşa edilmesi gerektiğini söyleyen Yıldız şöyle devam etti: “Said Nursî Hutbe-i Şamiye’de altı temel ilkeyi dile getirir: Yolsuzluktan, kötü yönetimden, tarafgirlikten, rüşvetten, istibdattan ve liyakatsizlikten uzak bir siyaset anlayışı. Bu anlayış, demokratik bir hukuk düzenine işaret etmektedir. Ayrıca, şiddetin siyasette bir araç olarak kullanılmasına kesinlikle karşı çıkar. Şiddet, siyasî hayatın ahlâkî ve meşru zeminini yok eder. Aklın ve vicdanların iknasını esas alır; siyaseti şiddetten uzak, ahlâkî temellere dayanan bir alan olarak görür.

“Şeyh Said Hadisesi konusundaki yaklaşımı da bu bakış açısını yansıtır. Şiddet ve siyasetin birbirinden tamamen ayrılması gerektiğini savunur. İttihat ve Terakki döneminde bazı grupların siyasî cinayetlere başvurmasını eleştirir ve bunun kabul edilemez olduğunu ifade eder.

MÜSBET HAREKET ANLAYIŞI

“Bu anlamda Bediüzzaman’ın ‘müsbet hareket’ anlayışı da önemlidir. Siyasî süreçlerin, sonuç değil süreç odaklı değerlendirilmesi gerektiğini belirtir. Ahlâkî ve meşru araçlarla siyaset yapılmasını savunur. Bu, otoriterleşmeden ve şiddetten uzak bir siyasetin temelidir. Siyaset, ahlâkî temeller üzerine inşa edilmeli, mutlak doğruların dayatılmadığı bir alan olmalıdır. Kendi fikrini mutlak doğru olarak kabul etmek, farklı olanın meşruiyetini reddetmek anlamına gelir ki bu, siyasetin doğasına aykırıdır.

“Müçtehid, Allah’ın muradını anlamaya çalışırken, mutlak bir yorum yapmaktan kaçınır. ‘Allah’ın muradı budur’ demek yerine, ‘Allah’ın muradından anladığım budur’ yaklaşımını benimser. Buna uygun bir anlayış, siyaseti mütevazı bir zeminde tutar ve farklı görüşlerin meşruiyetini kabul eder. 

SAİD NURSÎ CİHANŞÜMUL BİR VİZYON ORTAYA KOYDU

Muhalefet, Kemalist dili yeniden seslendirmeye başladı

“Siyasetteki kutuplaşma sadece iktidarla ilgili muhalefetle de ilişkilidir. 1950’lere kadar merkez-çevre, 1960’lardan 1980’lere kadar sağ-sol; ideolojik bölünmelerin temel ayrım hatlarını oluşturdu. Sonraki yıllarda bu bölünmeler daha da çoğulcu hâle geldi, şimdi ise milliyetçi devletçilik ile liberaller arasında çatışmalar hâlâ sürüyor. Bu kutuplaşma, siyaseti tekelleştiren ve muhalefeti dışlayan bir söyleme dönüştü.

“Buna karşılık muhalefet ise siyasetin dilini yapıcı bir mecraya yönlendirmek yerine başka bir  karşıt dil geliştirdi. Aslında daha önce vatan, millet ve din kavramlarını kutuplaşma aracı olmaktan çıkaran, Millet İttifakı projesi ile toplumun farklı kesimlerini bir araya getiren ve bu anlamda ciddi bir başarı da yakalayan muhalefet bu söylemlerinden bugün uzaklaştı. Mevcut muhalefet bugün Kemalist çizgide kalmaya çalışıyor ve zaman zaman tekelleştirici söylemlerde bulunuyor. Kemalizme dönük klasik Kemalist anlayışı seslendirip o dili yeniden üretebiliyor. Bu durum uzlaşma kültürünü zayıflattı.

“Bu sebeple bugün, iktidar ve muhalefet arasındaki ilişki, demokratik ve siyasî kültür açısından eksiklikler taşımaktadır. Kutuplaşma ve siyasetteki tekelleşme, demokratik bir kültürün gelişmesini engellemektedir. Bu bağlamda, demokrasiyi güçlendirecek bir dil ve kültür meydana getirilmesi gerekmektedir.”

Prof. Dr. Ahmet Yıldız, seminerin sonunda Bediüzzaman Said Nursî’nin siyaset anlayışının, şiddetten, istibdattan ve tarafgirlikten uzak, ahlâkî ve demokratik bir zemine dayandığını belirterek, Said Nursî’nin cihanşümul bir siyaset vizyonu ortaya koyduğunu ifade etti.

ANKARA - YASİR ÖZER
[email protected]
Fotoğraflar: MEHMET KARA- Yeni Asya

–Son–

Okunma Sayısı: 994
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı