Dizi Yazısı: A. Pınar Deniz - İstanbullu Sahabeler - 3
Osmanlı kaynaklarında halk arasında Toklu Dede Haziresi olarak bilinen mezarlıkta, İstanbul’u fethe gelen bini aşkın sahabenin defnedildiği ifade edilmektedir. Bu hazirenin türbedarlığına fethin övülmüş askerlerinden ve devrin velilerinden Şeyh Toklu İbrahim Dede getirilmiştir.
BİR RÜYA İLE HAYATINI DEĞİŞTİREN TEMİZLİK GÖREVLİSİ
Bu hazirenin olduğu bölgede gönüllü temizlik görevlisi olan, ismini saklı tuttuğumuz şahıs, yaptığımız görüşmede şunları söyledi:
“Birkaç kere aynı rüyayı gördüm. Rüyada gördüklerimin kim olduğunu bilmiyordum. Uzun araştırmalar sonucu elde ettiğim bilgiler de İbrahim Toklu Dede haziresinde olan bu mübareklerin olduğunu tesbit ettim. 16 yıl önce geldiğimde oldukça bakımsızdı türbe. O sırada başka bir temizlik şirketinde bulunmaktaydım. Rüyanın etkisiyle işten ayrılmaya karar verdim. O sırada bebeğim de yeni doğmuştu. Patronuma bu kararı bildirdim. Bu şekilde ayrılırsam tazminat alamayacağımı söyledi. Bunun üzerine bir dilekçe yazdı. Dilekçede kendisine hakaret ettiğimi, bundan dolayı işten çıkartıldığımı yazınca itiraz ettim, gülümsedi ve dedi ki: ‘Madem sen hayırlı bir iş için gidiyorsun, bizim de bir katkımız bulunsun, tazminatını ancak bu şekilde alabilirsin’ dedi. Burada hiçbir ücret almadan temizlik görevini yürütmekteyim.”
“Geçimini nasıl sağlıyorsun?” sorusuna ise, “Buraya ziyarete gelen kişilere sattığım küçük dinî kitaplardan sağlıyorum” cevabını verdi.
İBRAHİM TOKLU DEDE HAZİRESİ
Osmanlı kaynaklarında halk arasında Toklu Dede Haziresi olarak bilinen mezarlıkta, İstanbul’u fethe gelen bini aşkın sahabenin defnedildiği ifade edilmektedir. Bu hazirenin türbedarlığına fethin övülmüş askerlerinden ve devrin velilerinden Şeyh Toklu İbrahim Dede getirilmiştir. Toklu İbrahim Dede burada daha önce inşa edilen kiliseyi mescide çevirmiştir. Bu mescid günümüze ulaşmamıştır. Bu türbenin etrafı surlarla çevrilidir. Duvarları moloz taşla örülmüştür. Hazire içerisinde dar bir geçiş yolu bulunmaktadır. Bu hazirenin içerisinde günümüzde kalan türbeler; Hz. Ebu Şeybe el Hudrî (ra), Hz. Hamdullah el Ensarî (ra), Hz. Ahmed el Ensarî’dir (ra).
Türbeleri bulunan ve bulunamayan diğer sahabelerle birlikte, başta İbrahim Toklu Dede olmak üzere, önemli tarihî şahsiyetlerin mezarları da bulunmaktadır.
HZ. HAMDULLAH EL ENSARİ (ra)
Hamdullah (ra) Hazretleri’nin nisbesinin ensarî olmasından ve bu nisbenin Medineli sahabeler için kullanılmasından onun Medineli olduğu anlaşılmaktadır. Hamdullah el Ensarî Türbesi, Ebu Şeybe el Hudrî Türbesi’yle aynı çatı altında, fakat farklı odalarda bulunmaktadır. Türbe Fatih Sultan Mehmed tarafında inşa ettirilmiştir.
Türbedarlığına Şeyh Toklu İbrahim Dede atanmıştır. Kapının hemen yanında ziyaretçilerin rahatça içerideki sandukayı görebilecekleri, duâ edebilecekleri niyaz penceresi bulunmaktadır. Türbenin içindeki kabirde üstüvane şeklinde, kitabeli bir şahide ve ayak taşı bulunmaktadır.
Bu türbede Ebu Şeybe el Hudrî (ra) Hazretleri’nin türbesi gibi Osmanlı yöneticileri tarafından yakın alâka görmüş. Türbenin ziyaretçi yoğunluğu ve ziyaret edilme zamanları komşuluğundan dolayı Ebu Şeybe el Hudrî Hazretleri’nin türbesiyle aynı kaderi paylaşmaktadır.
HZ. AHMED EL ENSARİ (ra)
Nisbesinden Medineli olduğu anlaşılan Ahmed el Ensarî hazretlerinin kabri Ebu Şeybe el Hudrî Hazretleri ile Hamdullah el Ensarî Hazretleri’nin türbelerinin bulunduğu Toklu Dede haziresindedir. Hamdullah el Ensarî’nin (ra) Şahide Kitabesi’ndeki Arapça harfleri bazıları yanlış olarak Ahmed el Ensarî (ra) okumuş, aynı kimseler zehabına doğurmuştur. Fakat burasının sahabe makamı olarak korunması halkımızın onlara karşı olan müsbet hislerinin ifadesidir. Nitekim kayıtlarda bu hazirede çok sayıda sahabenin medfun bulunduğu da bilinmektedir. Türbenin eski hali bugünküne göre daha özenli imiş. Şu andaki hali ise restorasyondadır.
Hz. KA’B (ra)
Eyüp Sultan sınırları dahilinde, Ayvansaray caddesinin sağında kalan Efendimiz’in (asm) süt kardeşi Ebu Şeybe el Hudrî’nin (ra) türbesine çok yakın ve yeşillik alanda bizi karşılayan ilk sahabedir. Yanında, yine kendisi bakımlı ve yeni yapıldığı belli olan, ancak tarihî dokusunu koruyan küçük bir cami bulunmaktadır. Türbeye ait kayıtlarda, kitabelerde sadece Ka’b ismi kullanılmaktadır.
Kaynaklarda İstanbul seferlerine iştirak eden Ka’b künyesinde 4 tane sahabe olduğu görülmektedir. Allah dostlarının keşf-i kurub hadisesi ile buradaki sahabenin Ka’b bin Malik (ra) olduğu kabul görmüştür. Ka’b bin Malik (ra) sevgili Peygamberimizin (asm) meşhur üç şairinden biridir. İkinci Akabe Biatı’na katılmış. Tebük Seferi dışında bütün gazvelerde bulunmuştur. Uhud Harbi’nde büyük kahramanlık gösterip 17 yerinden yaralanmış, hayatının sonlarına doğru da gözlerini kaybetmiştir.
-DEVAMI YARIN-