"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sahabe İstanbul yollarında... İstanbullu Sahabeler - 1

23 Mayıs 2018, Çarşamba
Dizi Yazısı: A. Pınar Deniz

Bu yazı dizisine başlamadan önce, çok zor olmayan ve manevî boyutuyla da bizi etkileyen zevkli bir çalışma olacağını umuyorduk. Heyecan verici bir çalışma olmakla birlikte işin o kadar kolay olmadığını ve bu işin görünenden öte bir derya olduğunu müşahede ettik. “Zahmette rahmet vardır” düşüncesiyle niyetimizin halis olması münasebetiyle de bu  güzel ve meşakkatli çalışmaya azimle devam ettik  ve her seferinde  bilemediğimiz, tevafuken karşımıza çıkan kaynaklara ulaşma lütfuna mazhar olduk. Bu çalışmayı sizinle paylaşmayı nasip eden Rabbimize hamdolsun.

İstanbullu sahabeleri ziyaret ettiniz mi?

Doğduğum şehri, İstanbul’u dinliyordum gözlerim kapalı… Dile geldi ve dedi ki; “Bağrımda yatan aziz misafirlerim var.’’ O zaman anladım neden “AZİZ İSTANBUL’’.

PEYGAMBER EFENDİMİZ (s.a.v.); “Ashabımın her biri vefat ettiği belde halkı için kıyamet günü önder ve nur olarak dirilecektir” buyurmuştur.  Bu ifade, sahabi mezarının bulunduğu bölge mensupları için dikkat çekici uyarı niteliğinde ve aynı zamanda sorumluluk yükleyen müjdeleri içinde barındırmaktadır.

Bu yazıda, Allah Resûlünün (s.a.v.) sohbeti ve dostluğuyla şereflenmiş bu kutlu misafirler tanıtılmaya gayret edilmiştir. ’Gayret bizden, gayemize ulaştırmak yüce Rabbimizden...

Mezarlık ve mezarlık kültürü her milletin tarihî, dinî, içtimaî, iktisadî v.s. yapısının şekillenmesinde, sanat ve edebiyat hayatının belirlenmesinde ve incelenmesinde çok önemli sosyolojik ve psikolojik unsurlardır. Bu yüzden “mezarlıklar vatanın tapu kütükleri ve sicilleridir’’ denilmiştir.

“Türkler medeniyet namına ortaya hiçbir şey koymamış olsalar bile mezarlıkları onların büyük bir medeniyet sahibi olduklarını gösterir’’ cümlesi  merhum Süheyl Ünver  Hoca tarafından bir müsteşrike atfen söylemiş.

Tanpınar’ın “İstanbul’u tanımak kendimizi tanımaktır” diye bir sözü vardır. Bunu daha özelleştirerek “İstanbul mezarlarını tanımak medeniyetimizi tanımaktır” şeklinde söylemek de mümkündür.

Anket ve gözlemler göstermiştir ki; Sahabe türbelerini ziyaret etmenin onlarca sebebi vardır. Ancak ziyaretçilerinin önemli bir kısmının sahabe kabirleri, İstanbul’a yapılan sahabe seferleri hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığı gözlemlenmiştir. İnsanların “Onlar eren/evliya mıdır?” sorusuna şahit olmak, bu sahadaki eksikliği gösteren önemli ipuçlarından birisidir.

İSTANBULA SEFER VAAAAAAAR: 

Sahabeler İstanbul yollarında

İstanbul’un İslam orduları tarafından ilk defa kuşatılması Hz. Muaviye tarafından gerçekleşti. Hz. Muaviye 48/668 senesinde İstanbul’a karşı sefer hazırlığına başlayıp gönüllülerin gelmesi için ülkenin her tarafına haber gönderdi. Hazırlanan ordu Fedale bin Ubeyd el-Ensarî (r.a.) komutasında harekete geçti. İslam ordusu Kadıköy’e kadar geldi, hem uzun yolculuk, hem de soğuklar İslam ordusunun büyük kayıplar vermesine sebep oldu. Kışı Kadıköy de geçiren ordu, halifeden yardım istedi. Bunun üzerine 49/669 ilk baharında Yezid bin Muaviye (r.a.) komutasında yardımcı kuvvetler gönderildi. Bu ordu, İstanbul’a Sütlüce’deki Cemal Efendi Türbesi’nin olduğu bölgede konuşlanarak muhasaraya katıldı. Fakat surları aşmak mümkün olmadı, ordu Suriye’ye döndü.

Bu kuşatmaya Hz. Hüseyin (r.a.), Ebu Eyyüb el Ensarî (r.a.), Ebu Şeybe el-Hudrî (r.a.), Abdullah bin Abbas (r.a.), Abdullah b. Ömer (r.a.), Abdullah b. Zübeyir (r.a.) gibi meşhur sahabeler katılmıştır. Pek çok sahabe de bu savaşta şehit olmuş ve İstanbul’a defnedilmiştir.

İkinci kuşatma yine Hz. Muaviye’nin son döneminde gerçekleşmiştir. Şehir bu defa karadan ve denizden kuşatılmıştır. 673’te Cünade b. Ebi Ümeyye el Ezdi komutasında hareket etmiştir. Soğukların başlaması üzerine geri çekilmiştir. Ertesi sene yine harekete geçmiş, 6 sene (674-680) süren bu kuşatmada Bizans donanması bir hayli yıpratılmış, buna mukabil Müslümanlar da Grejuva adı verilen Rum ateşinin kullanılmasıyla önemli zayiatlar vermiştir.

SAHABELERLE İLGİLİ ÂYET VE HADİSLER

Kur’ân-ı Kerîm; insanlık için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmet. (Al-i İmran, 3/110) diye tanıtır.

Övmüş ve mütedil bir ümmet olduklarını (Bakara, 2/143); Allah ve Resulüne (asm) iman edip tam teslimiyet gösterdiklerini ve büyük ecir kazandıklarını (Al-i İmran, 3/172-173); Allah’ın kendilerinden, kendilerinin de Allah’tan razı olduğunu ve ebedî kalacakları Cennetin onlar için hazırlandığını (Tevbe, 9/100) bildirmiştir.

Efendimiz (asm); insanlık tarihinin en hayırlı nesli (Buhari, Fezailü Ashabı-n Nebi); Ümmetin en hayırlıları (Müsned, V350); Cehennem ateşinin yakmayacağı kimseler (Tirmizi, Menakıb 57); Ashabım yıldızlar gibidir. Hangisine tabi olsanız hidayete erersiniz. (Kenzu’l-ummal, 1002); Bir kimse ashabımı, zevcelerimi ve Ehl-i Beytimi sever ve onlara dil uzatmaz, dünyadan da onlara sevgi üzerine çıkarsa kıyamet gününde (Cennette) benimle beraber olur. Ashabımdan bir kimse bir yerde vefat ederse, o yer halkının şefaatçisidir, buyurmuştur. 

-DEVAMI YARIN-

Etiketler: istanbul, sahabe
Okunma Sayısı: 6264
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Uğur

    5.3.2021 21:45:43

    Ağzına yüreğine sağlık.. Sahabelerin anlam ve değerlerini bu denli güzel anlatılırdı. onların birer peygamber aynası olduğunun sevincini yaşattın Rabbim razı olsun çalışmalarınızın ve başarılarınızın devamı daim olsun işallah🙏🤲🤲

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı