Dizi Yazısı: A. Pınar Deniz - İstanbullu Sahabeler - 2
İstanbul’da vefat ettiği ve defnedildiği kesin olarak kayıtlar da yer alan bir sahabe daha var ki yeterince bilinmiyor. Bu sahabi, Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (asm) süt kardeşi Ebu Şeyb El Hudrî (ra) hazretleridir.
İSTANBUL’ DA İLK EZAN
Üçüncü kuşatma Emevi hükümdarı Süleyman b. Abdulmelik (715-717) yapıldı. Hükümdar Süleyman, kardeşi Mesleme b. Abdulmelik kumandasındaki kara ve deniz ordusunu İstanbul’a gönderirken, şehri fethetmeden dönmemelerini emretti. Büyük sıkıntılar sonrası İstanbul karadan ve denizden kuşatıldı. Donanma Haliç önündeki zincire kadar gelse de Rum ateşinden büyük zarar gördüğü için çekilmek zorunda kaldı. Üç yıl sonunda sadece İstanbul’un kuşatılmasıyla kalınmadı, İslâm askerleri Gelibolu’dan Trakya’ya geçerek Edirne ve Selânik’e kadar ilerledi. İstanbul’un en büyük kuşatması bu seferdir. İlk defa İstanbul Perşembe pazarındaki Arap Camii inşa edildi, İstanbul’da ilk ezan burada okundu. Kahramanlıkları efsaneleştirilen Battal Gazi bu savaşa iştirak ederek Anadolu’da vefat etti.
İstanbul ufuklarında parıldayan sahabeler, bu nur yıldızları, sadece isimlerini verdikleri mahalle ve mekânları değil, ecdadımız gibi, bizim de ruhlarımızı nurlandıracak, gelecek nesillerin gönül fezalarını da kıyamete kadar aydınlatmaya devam edecektir.
Fetih hadisi “Konstantiniyye ne güzel bir şehirdir. Onu feth eden komutan ne güzel bir komutandır, onun ordusu ne güzel bir ordudur” vatan topraklarına İstanbul’u kazandırdığı gibi, kültürümüze de “Ni’me’l-ceyş/kutlu-mutlu asker’’ tabirini kazandırmıştır.
PEYGAMBER EFENDİMİZİN (ASM) SÜT KARDEŞİ EBU ŞEYBE EL HUDRİ (S.a.)
İstanbul’da defnedildiği kesin olarak bilinen iki sahabeden biri; EBU ŞEYBE EL HUDRİ’dir.
İstanbul’da en çok ziyaret edilen yerlerin başında Eyüb Sultan Türbesi geliyor. Özellikle üç aylarda ve Ramazanlarda hem yurt içinden, hem de yurt dışından insanlar manevî havayı teneffüs etmek için Eyüp Sultan semtine akın ediyor. Bu ilginin sebebi, şüphesiz Mihmandar-ı Resûlullah (asm) olan ve Hicret’in ilk aylarında Medine’de Efendimiz’i (asm) evinde ağırlayan Halid bin Zeyd Ebu Eyyüb el Ensarî’nin (Eyüp Sultan) Hazretleri’nin kabrinin burada oluşu. Bu kutlu sahabenin tanıtılması bilindiklerin dışında geniş çapta bir gezi rehberi şeklinde sizlere sunulacaktır.
Yalnız İstanbul’da vefat ettiği ve defnedildiği kesin olarak kayıtlar da yer alan bir sahabe daha var ki yeterince bilinmiyor. Bu sahabi, Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (asm) süt kardeşi Ebu Şeyb El-Hudrî (ra) Hazretleridir.
HZ. EBU ŞEYBE EL HUDRİ (ra)
İlerlemiş yaşına rağmen fetih hadisindeki övgüye mazhar olmak için İstanbul’un fetih seferine iştirak etmiş sahabedendir. Sefer sırasında 85-90 yaşındadır. Surlar önünde şehit olmuş, surların dibinde bulunduğu yere defnedilmiştir.
Peygamber Efendimiz (asm), “Sur dibinde ashabımdan bir zat yatacak. Kim kabrine gitse, duâ etse, duâsı red olunmayacak’’ buyurduğunda yanında Ebu Eyyüp El-Ensarî (ra) bulunmaktadır. Bu hadis-i şerifi işiten Ebu Eyyüp el Ensarî (ra) “Umulur ki, o kişi ben olurum” der.
Ebu Eyyüb el Ensarî’nin naklettiği bir hadis şerifte de, “Beni düşman diyarı içinde elinizden geldiği kadar ileriye götürüp defnedin. Çünkü Resûlullah’tan işittim ki Konstantiniyye surunun dibine salih bir kimse defnolunacaktır, umarım o kişi ben olurum’’ der. Bu hadise mazhar olan sur dibine en yakın vefat eden sahabe Efendimizin (asm) süt kardeşi olan Ebu Şeybe el Hudrî (ra) olduğu düşünülmektedir. Doğrusunu Allah bilir…
İbn Hacer el Askalani, İbn Abdülberr, Suyuti ve Abdullah Ahıskavi gibi âlimler Ebu Şeybe el Hudri (ra) Hazretleri’nin vefatıyla ilgili şu bilgiyi vermektedir. “Yunus b. el Haris es Sakafi şöyle anlattı: Müsris’in babasından bahsederken şunları anlattığını duydum: Resûlullah’ın (asm) ashabından olan Ebu Şeybe el Hudrî (ra) Kostantiniyye surlarında beraber bulunduğumuz bir zaman şehit oldu. Biz de kendisini oraya defnediverdik.”
Bu ifadelerden Ebu Şeybe el Hudrî Hazretleri’nin İstanbul surları yanında şehit olduğu, beraberinde bulunan Müsris adlı oğlunun diğer askerlerle beraber cenaze namazını kılarak onu şehit olduğu yere defnettiği anlaşılmaktadır.
SON NEFES’TE HADİS
Sura yakın bir yerde vefat edeceği zaman şu hadisi rivayet etmiştir. ’’Peygamberimiz’in (asm) şöyle buyurduğunu işittim: ‘Her kim ihlâsla LA İLAHE İLLALLAH derse Cennete girer.’’’
Kaynakların verdiği bilgiye göre, hadisi söyleyip vefat etmiş ve bulunduğu yere defnedilmiştir.
Hazire ve bu türbelerin etrafı tamamen surlarla çevrilidir. Bu yönüyle de İstanbul’da tek olma özelliğine sahiptir.
Ebu Şeybe el Hudrî Hazretleri Osmanlı tarihçilerinden Hüseyin Ayvansariye’ye göre de İstanbul’da şehadet makamına erdiği kesin olan sahabedendir.
1453’de İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet Han’ın isteği üzerine, Şeyhi Akşemseddin hem Eyyüb Sultan Hazretleri’nin, hem de Ebu Şeybe el Hudrî’nin kabirlerini manevî keşif yoluyla tesbit etmiştir. Ebu Şeybe el Hudrî’nin kabri sınırlı sayıda yaptırılan sahabe türbesindendir.
Türbedarlığa, fethin övülmüş askerlerinden ve devrin velilerinden Şeyh Toklu İbrahim Dede getirilmiştir. Bu kutlu türbenin ihtiyaçları için Fatih Sultan Mehmet’in oğlu, veli makamıyla anılan Sultan İkinci Bayezid (1481-1512) vakfından tahsisat ayrılmıştır.
Eyüp Sultan sınırları dahilinde, Anadolu yakasına geçerken Haliç Köprüsü’nün sağında kalan, Köprüden kuşbakışı görülebilen bu türbe, Ayvansaray Caddesi’nin sağında çevre yolu ile surların arasında yeşilliklerle kaplı bir alanda yer almaktadır.
Bugün restorasyondaki mevcut yapı Sultan II. Mahmut tarafından 1835 yılında inşa ettirilmiştir. Bu durum, türbe giriş kapısı üzerinde bulunan kitabede de belirtilmektedir.
Geçmişte Eyüb Sultan Hazretleri gibi yoğun kalabalıklar tarafından ziyaret edildiği bilinen türbe, bugün aynı ilgiyi ne yazık ki görmemektedir. Bu türbe, Ayvansaray’daki Toklu Dede Haziresi’nde yer alıyor.
Ebu Şeybe el Hudrî’nin (ra) sandukası oldukça büyüktür. Sandukanın bundan iki asır önce sedefli bir parmaklıkla çevrili olduğu bildiriliyorsa da günümüz de böyle bir parmaklık bulunmamaktadır. Sandukanın ayak ucunda bir kuyu bulunmaktadır. Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki Nuri Arlasez koleksiyonunda bulunan yazıya göre, Ebu Şeybe el Hudrî Hazretleri ve Ebu Said el Hudrî Hazretleri kardeş olup aynı sanduka altında medfundur. Türbenin giriş kapısına bakan alanda hazire içerisinde sahabi olduğu rivayet edilen Abdullah el Ensarî Hazretleri’nin mezarı bulunmaktadır.
-DEVAMI YARIN-