Bugünkü duruma bakmayın, bugünkü durum geçicidir. keser döner sap döner, bir gün gelir hesap döner.
“MİSYONU AYAKTA TUTABİLMEK LÂZIM”
Demirel: (Demokratların, merkez sağın toparlanması hakkında devamla:) Ben fizikî gücümden bazı şeyleri (ancak) yaparım. Sabah kalkacağım, külüstür bir helikopterle önce Eskişehir’e uğrayacağım, oradan Kütahya’ya, oradan da Afyon’a gideceğim, konuşacağım, akşam Ankara’ya döneceğim. Bunu ben bir zamanlar yaptım. Ama bir daha yapamam. Fizikî gücümden…
Benim perspektifim şu ki, bize oy verenler altımızdan kaydı. Ve bunlar bir takım sloganlarımızı çaldılar. Halk eski şeyi unuttu. Eskinin içinde ırkçılık yok, ayırımcılık yok, insanları “Kürt-Türk, Çerkez” diye ayırmak yok.
Bizim misyonumuzun içinde bu ülkenin vatandaşları her türlü eşit şartlara sahip olacak. Yani herkesi kucaklayan Demokrat misyon bugün görev başında değil. Bunlar (AKP) şeklen iddia ediyorlar.
“KORKULARIN YATIŞMASI LÂZIM”
Halkın tabiatı, başındaki babası da olsa, bir yerden sonra bıkıyor. Halk kendine uygun bu misyonu aslında arıyor. Ama destek bulmak çok zor. Bir defa finans olayı duruyor önünde. Biz parasız-pulsuz yaptık, ama şimdi olmuyor.
Korkuların yatışması lâzım. Herkes kahraman değil. Herkes Silivri’ye gitmeye râzı değil. Bediüzzaman, “Hak yolda tek başına da olsa sebat edeceksin” diyor. Misyonu ayakta tutabilmek lâzım, ayakta durması gerekiyor. Bizim arkadaşlar da geldiler, “misyonun ayağa kaldırılması” hakkında herkesin bir beklentisi var.
Bugüne bakmayın, keser döner sap döner, bir gün gelir hesap döner. Türkiye’de, dünyada bir yıl sonra ne olacağı belli değil. Evet, bizim kadrolarımızda erime oldu. Bazı arkadaşlarımız vefât etti. Ama söylediklerimizi söylemeye devam ettik, edelim…
“BUGÜNKÜ DURUM GEÇİCİDİR, MİSYON BİTMEMİŞ”
Bugün için konuşuyoruz. Bugün ortalıkta bir travma var. Seçim ortaya bomba gibi düşmüş. Türkiye henüz bu seçimin psikolojik etkisinden kurtulmuş değil. Beklentiler var, ümitsizlikler var. Ama yine diyorum, bugünkü duruma bakmayın, bugünkü durum geçicidir. Evet, bizim misyonumuz başsız kalıyor, ama mesele bugünün meselesi değil, yarının meselesidir.
Bu işin rehberliğini yapacak olan adamın cesur olması, korkusu olmaması lâzım. Para-pul korkusu olmaması lâzım. “Başıma şu gelecek” korkusu olmayacak. Çünkü yarın Silivri’ye götürebilirler. Ben bu misyonun bitmediği kanaatindeyim…
“SABIR, AMA TESLİMİYET DEĞİL…”
M. Kutlular: Yani “sabır” diyorsunuz…
Demirel: Teslimiyet mânâsında sabır değil. Eleştirelim, ama sabredelim. Dökülmeye gelince. O dökülenler gider, inançlı-azimli bir avuç kalır. Hakta sebat kolay değil.
Elli sene içinde pek çok şey oluyor. Turgut Bey’in binasında DYP oturuyor; hatta kıyısından köşesinden satıp geçiniyorlar. Buna istihzaî şuyu’ diyorlar.
50 SENEMİ VERDİĞİM BU DÂVÂDAN BAŞKA BİR ŞEYİM YOK…
Ali Vapurlu: Bediüzzaman, “Hak ve hakikat neşv u nemâ bulacak, eğer çendan toprakta gizlense de. Ve taraftarları ve müstelzimleri muzaffer olacaklardır, eğer çendan zaman ve zeminin merhametsizliğinden az ve zayıf olsalar” diyor. Biz bu düsturlara göre devamlılığı, kararlılığı sürdürüyoruz. Ve sizlerin de “demokrat misyon”un yeniden dirilmesi meselesinde kavlî-fiilî duâlarınızı bekliyoruz.
Demirel: 50 senemi verdim bu dâvâya. Benim başka bir şeyim yok. Bu misyonun içinde ışık var, ekmek var, kalkınma var, hizmet var. Onun için elbette sahip çıkacağız.
Victor Hugo, “Zamanı gelen fikri tutamazsınız” diyor. Zamanı gelen adamı da tutamazsınız. Zamanı gelince her şey olur. Mc Arthur’un dediği bir şey var; “Başarının yerine konulacak bir şey yok” diye.
(Yarın Isparta’da “Bediüzzaman Mevlidi”nin okunacağı hatırlatılarak, Isparta’da ‘Bediüzzaman Külliyesi’nin inşaallah reâlize olması dileğine karşı:)
Demirel: Seneler, yıllar insanlardan bir şeyler alıyor götürüyor, bir şeyler getiriyor. Ömrümün en verimli 7 senesini burada, dört duvar arasında geçirdim. Dedik ki Allah’ın bir takdiri vardır.
Hz. Musa, davarlarını sulayan iki kıza yardım etmiş, kızlar ihtiyar babalarına söylemişler; “Bu adam bize iyilik yaptı” diye. Ve babaları bu iyiliğin karşılığı olarak Hz. Musa’yı yanına almış, “Bana on sene hizmet edersen şu iki kızımdan birini veririm” demiş. O adam Hz. Şuayb’dır. Ve Hz. Musa on sene hizmet etmiş, sonra çoluk çocuğa karışmış.
İnsanlara böyle dayanabilmek lâzım. Günlük hâdiseler karşısında dayanabilmek lâzım. Dayanamayıp dökülenleri de kötülemiyorum; tâkâtı o kadar adamın…
Demirel’in Genel Yayın Yönetmenimiz Kâzım Güleçyüz ve arkadaşlarımızla en son görüşmesi.
“KAR HELVASI GİBİ DAĞILACAKLAR…”
N. Tokdemir: Sizin bir sözünüz var; “Siyasette bir gün çok uzundur” diye. Bildiğiniz gibi geçen süreçte çok kısa zamanda çok büyük olaylar yaşandı. İktidar partisinde çeşitli fikirdekiler toplanmış, doku uyuşmazlığı var. Bunun ne kadar devam edeceği belli değil. Bu bakımdan siyasette bugünden yarına her an yeni yeni gelişmelerin olabileceği belirtiliyor…
Demirel: Kar helvası gibi dağılacaklar…
“AKIL İÇİN YOL BİR”
N. Tokdemir: Suriye zikzak, politikaları ortada. Daha birkaç ay önce ortak bakanlar kurulu toplantısı yapılırken bugün âdeta “savaş” ilân ediliyor. Akdeniz’deki sondaj ve Mavi Marmara meselesinde tutarsızlık, ilkesizlik var. Bunları gören, “ne oluyor?” diye soruyor. Bizim yakın siyasî tarihimiz unutulmuşa benziyor. Oysa sizin demokrasi mücadeleniz tam bir destan. Geldiniz, büyük bir siyasî mücadele verdiniz. 150 bin oyla siyasî yasakları kaldırdınız.
Şerif Mardin, bir televizyonda “Bunlar (AKP), Menderes’ten bahsediyorlar, ancak Menderes’in kökleriyle bunların kökleri bir değil” diye bir tahlil yaptı. Özellikle sizin şahsınızda, şahsınız üzerinden “Demokrat misyon”a darbe vurmaya çalışıyorlar. Sıradan insanlar, sizin şahsınıza, herkese, Demokratlara hücum ediyorlar. Kader bize diyor ki, bu bir mücadele gerektiriyor. Uzun zaman sizin siyasî mücadelenizle bu misyon ilerledi. Sonra benim de “seçmeniniz” olarak zât-ı âlinizin Çankaya’ya çıkmasından sonra düğme ters vuruldu, o gün bugün gidiyor…
Bugün durum bir herc-ü merc. Bunun için, misyona sahip çıkacak, zât-ı âlinizin engin tecrübesi içinde, herkesin güvenebileceği, misyonu hakikaten temsil edecek arkadaşlarla bir yol inşa edilmesinin gerektiği kanaatindeyiz…
Demirel: Evet, akıl için yol birdir. Siyaset, imkân sanatıdır. O günkü imkân o idi. Teşekkür ederim…