Dizi Yazısı: A. Pınar Deniz - İstanbullu Sahabeler - 5
Ebu Zer (ra), Müslüman olduğunu bütün kâinata haykırmak için yanıp tutuşuyordu. Kâbe’ye gitti, müşrikler toplanmış konuşuyorlardı. Yüksek sesle şahadet getirdi. Bunu duyan müşrikler çıldırdı. Büyük bir öfke ile Ebu Zer’i (ra) bayıltana kadar dövdüler.
HZ. EBÛ ZER EL GIFARÎ (ra) makamı
Efendimiz’in (asm) “Allah, Ebu Zer’e rahmet etsin. O yalnız yürür, yalnız yaşar, yalnız ölür” hadis-i şerifini buyurduğu Ebu Zer el Gıfarî Hazretleri Ashab-ı Kiram’ın en çok tanınan ve sevilen simalarındandır. Dindarâne, zahidâne bir hayat yaşaması, Allah’tan çok korkması, doğru sözlülüğü, dürüstlüğü, kimseye minnet etmemesi, mücadeleci, cesur, hakkı arayan kişiliğiyle tanınır. Ebu Zer, künyesidir. Gıfar kabilesine mensuptur.
KÂBE’DE YÜKSELEN SES
İslâm’a dâveti duyunca Mekke-i Mükerreme’ye gitmişti. Bir türlü Allah Resûlü’ne (asm) ulaşamamıştı. Çünkü Resul-ü Ekrem (asm) o dönemde Ashab-ı Kiram tarafından korunuyordu. Nihayet bir gün Hz. Ali (ra) bu garip yabancıyı evine dâvet etti. Hz. Ali (ra) onun Allah Resûlü’nü (asm) tanımak istediğini anlamıştı. Birlikte Peygamber Efendimize (asm) gittiler ve Ebu Zer el Gıfarî (ra) Müslüman oldu.
Efendimiz (asm) Gıfarî kabilesinden birinin gelip Müslüman olmasına hayret etmişti. İslâm’ı kabul eden Ebu Zer el Gıfarî (ra) çok heyecanlanmıştı. İmanını herkese duyurmak istemişti, ancak Efendimiz (asm) şimdilik gizlemesini tavsiye etmişti.
Ancak Ebu Zer (ra), Müslüman olduğunu bütün kâinata haykırmak için yanıp tutuşuyordu. Kâbe’ye gitti, müşrikler toplanmış konuşuyorlardı. Yüksek sesle şahadet getirdi. Bunu duyan müşrikler çıldırdı. Büyük bir öfke ile Ebu Zer’i (ra) bayıltana kadar dövdüler. Efendimizin (asm) amcası Hz. Abbas (ra) araya girmese belki öldüreceklerdi. Ebu Zer (ra) ertesi gün de aynı şekilde saldırıya uğrayınca, Efendimiz (asm) Ebu Zer (ra) Hazretlerini kabilesine İslâmı tebliğ etmesi için memleketine gönderdi. Bu tavsiye üzerine memleketine dönen Ebu Zer (ra), İslâm’ı Gıfarlılara tebliğ ederek, halkının yarısının Müslüman olmasına vesilelik etmiştir.
Hz. Ebu Zer (ra) Suffe Ashabı’ndandır
Rebeze’de ömrünün son 2 yılını geçiren Ebu Zer (ra) Hazretleri sıkıntılı günler geçirmiş, evi harap olmuş, hatta giyeceği bile kalmamıştı. Vefat ettiği gün (653) Irak’tan, aralarında Abdullah bin Mesud’un da (ra) bulunduğu bir kafile çıkageldi. Hz. Ebu Zer’i (ra) Ensar’dan bir gence ait kefenle kefenleyip cenaze namazını kılarak oraya defnettiler.
Ebu Zer (ra) uzun boylu geniş omuzlu esmer ten ve gür saçlıydı. Rivayet ettiği hadis sayısı 281’dir. Hayatının büyük bir kısmını fetih hareketlerine katılarak cihad meydanlarında geçirmiştir.
RÜYA İLE YAPILAN TÜRBE VE CAMİ
Ebu Zer el Gıfarî (ra) Hazretleri’nin makamı Fatih ilçesinde, Ayvansaray’da, önceki ismi Atik Mustafa Paşa Mahallesi olan Karabaş mahallesindedir. Hz. Cabir’in (ra) Türbesine çok yakındır. Makam, sadrazam Şehit Ali Paşa tarafından (III. Ahmet dönemi, 1716) bir rüya üzerine, aynı rüyadaki işaretle Çınarlı Çeşme Mescidi inşa edilip bitişiğine türbe yaptırılmış. 6 Ağustos 1716’da Avusturya ile yapılan Petervaradin Savaşı’nda, Ali Paşa şehit olmuştur.
Kabir, makam ve türbeleri ziyaret etmenin faydaları
Efendimiz (asm); bir hadisi şerifte ’’Bir mü’min dünyada iken tanıdığı bir mü’min kardeşinin kabrine uğrarda selâm verir ise, o kabir de yatan ölü de elbette selâm veren kimseyi tanır ve ona selâm ile mukabele eder.’’ buyurmuştur.
Efendimiz (asm) kabir ziyaretine önem vermiş ve ‘’Kabirleri ziyaret etmek isteyen etsin, çünkü kabir ziyareti bize ahireti hatırlatır, diyerek ziyaretleri tavsiye etmiştir. Bu duruma göre kabir ziyareti üç sebepten dolayı yapılır;
1- Ölüye faydalı olmak, 2- Ölümden ibret almak, 3- Ziyaret edilen büyük zatın şefaatini istemek. Allah’ın yardımını vesile kılmak.
İstanbul’daki sahabe kabirleri ve bu kabirlerdeki medfun bulunan kimseleri vesile ederek duâ ve niyazda bulunma konusunda Osmanlı âlimlerinden Ahmet Reşit bu zevatın kabir/makamlarının ziyaret edilip ervah-ı tayyıbelerine duâ ve Kur’ân-ı Kerîm tilâvet edilerek ruhlarına bağışlamanın faydasına dikkat çekmektedir. Sahabe kabirlerini ziyaret ederken yapılması gereken en önemli şey, bu insanların kıymetine bu derece nasıl ulaştıklarını, buralara neden geldiklerini tefekkür etmek kendimizi onların aynası tutmak davranışlarımızı ve yaşantımızı gözden geçirmektir.
Ziyaret adabı
Âyet ve Hadislerden anlaşıldığına göre ruh bedeni terk ettikten sonra dirilerin bazı hallerinden özellikle o kişi ile dünyadayken bir tanışıklığı varsa haberdar olabilmektedir. Onun için Allah’ın seçkin kulları vesile edilerek hayır talep etme ve musîbetlerin giderilmesi için Allah’tan yardım dilemek üzere kabir ziyaretinden istifade edilir. O halde bir kişi kabiri ziyaret edip kabir sahibinin ruhuyla karşı karşıya gelince iki ruh arasında bir irtibat başlar. Sahabe kabirlerini ziyaret ederken bu şuurda olup ziyaret edilen kimsenin idrak sahibi olduğunu düşünerek önce selâm vermeleri sûreler okuyup duâ etmelidir. Allah Resul’ü (asm) ashabına kabristana vardıklarında şöyle selâm vermelerini öğretmiştir:
‘’Selâm size ey gerçek dünyanın mü’min ve Müslüman sakinleri inşallah bizde yakında size katılacağız. Allah’tan size ve bize afiyetler vermesini dilerim.’’ (Müslim, İbni Mace, cenaiz: 35/36)
Kabir ziyaretinde;
1- Abdestli olmak, 2- Kabirin ayak tarafında ziyaret ettiği kimsenin yüzüne bakacak şekilde ayakta, ziyaret ettiği şahsa hayatta çok yakınsa kabir sahibinin yakınına sokulur, yakını değilse uzak durur. 3- Kabir ehline selâm verilir.
4- En az 3 İhlâs 1 Fatiha, makbul olan 11 İhlas 1 Fatiha okumaktır. Vakit müsaitse daha güzeli Yasin-i Şerif, Âyete’l-Kürsi ve Felâk ve Nas Sûreleri okunabilir. 5- Okunan sûreleri en başta Efendimiz (asm) olmak üzere bütün peygamberlere, onların aile efradı ve dâvâ arkadaşlarına, o belde de medfun büyük şahsiyetlere, kabiri ziyaret edilen kişiye, ziyaretçilerin yakınına ve bütün Müslümanların ruhlarına hediye edilir.
-DEVAMI YARIN-