Zübeyir Ağabey, gazete çıkarmadaki bir gayesi de, “Gerçek İslâm, Said NursÎ’nin tarzındadır; o da işte budur” deyip, geniş kitlelere ve devlete “müsBet hareket” modelini anlatmak istemesiydi.
Nur hizmetini daha yakından tanıma ve Türkiye’nin son elli, elli beş yılını Nurculuk perspektifinden değerlendirmek için...
TOPLU NAMAZ FASLI VE RADİKALLER
Şevket Eygi ve sahibi olduğu Bugün gazetesinin tutumu, bu konuda iyi bir örnek teşkil ettiği için bir parça bahsetmek isterim:
İnsanları kışkırtmalara açık toplu eylemlere teşvik ederdi, Şevket Eygi. Bunun en açık örneği “toplu sabah namazları” idi. Müslümanları toplu namazlarla ve toplu hareketlerle radikalize ediyordu. Bu tutumu Üstad Hazretleri’nin sosyal ve siyasî olaylar karşısında takındığı “müsbet hareket” yöntemine zıttı.
Zübeyir Ağabey, Üstadın mesleğine ters bu gibi tutumlar sergileyen insanları sevmezdi. Onların bu yönlerini açığa çıkarıcı hitap şekilleri geliştirmişti. Onun bu tarafından nasibini alanlardan birisi Şevket Eygi, diğeri de Nurettin Topçu idi.
Nurettin Topçu da “İslâm sosyalizmi”nin, Türkiye’de fikir babalığını yapan bir kişi idi. O da Zübeyir Ağabeyin özel olarak isimlendirdiği kişilerden idi.
Şevket Eygi’nin uygulamaları hakkında-ki vurma-kırmaya ve gövde gösterisine dönük tarafları vardı- “Kardeşim bu İslâma zarar verir. Ordu da dahil, ‘İşte bakın Müslümanlar böyle radikal’ diye bir imaj meydana getirir” diyordu.
Dolayısıyla da, günlük gazete çıkarmak istemesinin en önemli sebebi de, “İslâmı Şevket Eygi temsil etmiyor. Şevket Eygi’nin tarzı, Müslümanlığın tarzı değildir” mesajını vermek istemesi idi. Ayrıca, “Gerçek İslâm, Said Nursî’nin tarzındadır; o da işte budur” deyip, geniş kitlelere ve devlete “müsbet hareket” modelini anlatmak istemesiydi.
RADİKALLERE KARŞIYDI
Zübeyir Ağabey, “toplu namaz”lar ve benzeri radikal hareketlerin tahrik amaçlı olduğunu biliyordu. Bilhassa orduyu ve din karşıtı cepheyi fazla tahrik ettiğini, hatta bir takım müdahaleleri beraberinde getireceği endişesini taşıyordu.
Bunların, kışkırtmaya müsait hareketler olduğunu söylüyordu. Çünkü toplu bir hareketi, Şevket Eygi ne ölçüde kontrol altında tutabilirdi ki? Buna gücünün yetmesi mümkün değildi.
“Filânca yerde toplu namaz” diyor, insanlar otobüslerle, kalkıp uzak yerlere, meselâ Edirne’ye toplu namaz kılmaya gidiyordu.
Güç ve gövde gösterisi meselesini Türkiye’ye Şevket Eygi getirdi. Sonradan bunun sıkıntılarını bütün toplum, öncelikle Müslümanlar çekti. 12 Mart Muhtırası’nda kendisi de yurt dışına gitmek zorunda kaldı.
Bu tip radikal meselelere Zübeyir Ağabey şiddetle karşıydı.
İTTİHAD GÜNLÜK MÜ OLUYOR?
Zübeyir Ağabey İttihad’ın günlüğe geçmesini çok arzu ediyordu.
Aslında, İttihad olarak günlüğe de geçecektik. Ancak yine Salih Özcan faktörü vardı karşımızda. Defalarca, istişare yaptık ağabeylerle birlikte. O toplantılarda ben de bulundum.
Biz, “Tamam, İttihad günlük olsun. Yalnız % 51’i cemaatin, % 49’u Salih Özcan’ın olması kaydı ile” diyorduk. Çünkü şirketlerde % 51 kimin ise mal sahibi, söz sahibi o oluyordu. Yarın bir olay çıktığında, “Al ceketini çık git. Sen buraya karışamazsın” sözüne muhatap olmamak, inisiyatifin cemaatin elinde olması için, böyle olmasını istiyorduk: % 51 cemaat, % 49 Salih Özcan.
Salih Özcan ise inisiyatifin kendi elinde olmasını istiyordu. Çünkü İttihad’dan biliyordu ki, biz onu yayın politikası noktasında hiçbir şeye karıştırmıyorduk.
Hatta, yayın politikası noktasında askerlerin, millî istihbaratın onu sıkıştırdığını tahmin ediyorduk. Çünkü, bazen, “Yahu bunları şöyle yapın, böyle yapın” diye bize müdahale etmek istemişti. “Nur Çocuklar” tefrikası bunun bir örneği idi. Onu her halde tehdit etmiş olacaklar ki, “Bu tefrikayı kesin” diye bize baskı yapıyordu. Biz de, “Niye keseceğiz, ne var bunda?” diye onu reddediyorduk. Yani buna benzer şeylerde Salih Özcan bu rahatsızlığı duyduğu için; o, gazete günlüğe geçerken inisiyatifi, yetkiyi kendi elinde toplamak istiyordu.
GAZETE CEMAATE AİTTİR
Biz de buna ısrarla karşı çıktık. Dedik ki: “Olmaz, inisiyatif cemaatin elinde olmalıdır. Bu, cemaate ait olan bir gazetedir. Ona hitap ediyor. Dolayısıyla onun hukuku söz konusudur. Siz % 49’a sahip olacaksınız. Yine eskisi gibi bu gazete, bu cemaatin emrinde, cemaatin yönetiminde yürüyecektir.”
Salih Özcan’la son toplantımızı, 1969’un sonlarında, Galip Gigin’in Fındıkzade’deki evinde yaptık. Tahirî Ağabey de bu evde kalmıştı. Toplantı münakaşalı geçti. Zübeyir Ağabey üzüldü. Salih Özcan’a ısrar etti: “Gel kardeşim kabul et bunu da, bu iş bitsin” dedi. Kabul etmeyince, Zübeyir Ağabey, iyi hatırlıyorum, hiddetlendi ve kalktı. Tabiî Zübeyir Ağabey kalkınca Bekir Ağabey, Fırıncı Ağabey, biz de kalktık.
Zübeyir Ağabey o zaman, “Kardeşim, biz çıkaramaz mıyız bunu, biz bu adama muhtaç mıyız, kendimiz yapamaz mıyız?” dedi.
Biz de, “Ağabey! Sen emret, biz yapalım” dedik. “Yapın kardeşim!” dedi. Ondan sonra biz hemen hazırlıklara giriştik.(...)
Biz günlük gazeteyi kendi imkânlarımızla çıkarmaya başladıktan sonra, Salih Özcan, İttihad’ı bize devretmek istedi. Defalarca konuşmalar, görüşmeler oldu.
Fotoğraf: Yeni Asya - Arşiv
YARIN: Zübeyir Ağabey ve Yeni Asya