Risale-i Nur Külliyatı’ndan Lâhikalar bölümünü okuduğumuzda değişik guruplardan ve özelliklerinden bahsedildiğini görürüz. Bu gurupların hepsinin bizim için örnek davranışlarını Üstad nazara vermektedir.
Kastamonu Lâhikasındaki bir mektupta sekiz guruptan şu şekilde bahsediliyor: Nur fabrikası ve gül fabrikası devairinde, mübarekler heyetinde, Lütfü’ler nümünelerinde, Hacı Hafızlar cemaatinde, Sıddık Süleyman, Hakkı’nın makamlarında bulunan herbir kardeşlerimize, hususan elli ümmiden çıkan Risale-i Nur Talebelerine. Bunlardan başka Risale-i Nurdaki kalem sahipleri, Soru soranlar, Dünya ile alâkasızlar, Talebe-i ulumun en hasları, Altı rükün, Efeler, Mübarekler yüksek heyeti, Masumlar, Ummî ihtiyarlar, Isparta nuranileri, Risale-i Nur’a fedakârane yapışan hanımlar, Şefkat madenleri gibi.
1- Nur ve Gül Fabrikası: Nur fabrikasının sahibi Hafız Ali, Gül fabrikasının sahibi olarak da Hüsrev olarak isimlendiriyor ve şöyle diyor: “Nur ve Gül Fabrikalarının hademe ve sahipleri insanın başında iki göz gibidir. Bu memleketi tenvir eden Cennet kokularıyla rayihalandıran o fabrikalar”. Üstad Hazretleri ayrıca Nur ve Gül fabrikaları için “Dünyada en ziyade alâkadar olduğum onlardır.” diyor. Yine Nur ve Gül fabrikaları için “iki cereyan-i nuranî” ifadesini kullanıyor.
2- Sava Kahramanları: “Maşaallah, barekallah, kalemlerinizin mükemmel çalışmaları devam etmekle beraber tezâyüd etmeleri ve hususan Sav’da birden çoğalması... 1
Nur fabrikasının sahibi Hafız Ali’nin ve mübareklerin köyleri ortasında, duâda, Sav Köyü mevki almış. Tam bir senedir ahyâ yüzünden emvat dahi hisse alıyorlar. 2 Hacı Hafız’ın Sav Köyü’nün kahraman talebelerinin fevkalâde hizmetleri, oralarda sebeb-i teşvik ve medar-ı gayret ve nümune-i imtisal olduğu gibi, bu havalide dahi onların o harikulâde sa’y ve gayretleri, fevkalâde hüsn-ü misal ve nümune-i gayret olarak ehemmiyetli bir intibah ve iştiyaka sebebiyet vermiş. Kahraman Hüsrev’in onlara dair mektupları, mübarek nüshalar gibi, tembellik, lâkaytlık hastalıklarına müptelâ olanlara şifa olur, ellerde gezer. 3 En başta, kahramanlar yatağı olan Sav Köyü’nün ehemmiyetli bir talebesi olan Ahmed’in mektubunda öyle bir mesele gördüm ki, beni sürur yaşlarıyla ağlattırdı. 4 Hem bu Tahir’in yüzünden bugünden itibaren Atabey’de, İslamköyü, Sav Köyü, Kuleönü karyeleri gibi Nurs karyesine arkadaş olup umum manevî kazancımıza hissedar oldu. 5 Yalnız bu kadar var ki, Isparta havalisinde yüzer genç Said’ler ve Hüsrev’ler yetişmişler. Bu ihtiyar ve zayıf Said dünyadan kemal-i istirahat-i kalble veda etmeye hazırdır. Ve bilhassa mühim bir medrese-i Nuriye olan Sav Köyü’nün başta Hacı Hafız, Mustafa Gül olarak Ahmed’leri, Mehmed’leri, hatta muhterem hanımları (Tahirî’nin refikası ve kerimeleri gibi) ve masum çocukları, Risale-i Nur’la meşgul olmalarını düşündükçe bu dünyada Cennet hayatının manevî bir nev’îni zevk ediyorum, görüyorum. Oranın Ahmed’lerinin hediyesini umum o köy hesabına bir teberrük deyip öpüp başıma koydum. 6 Evet, biz de deriz ki: Maddî bir kışta, güzel çiçeklerin açılmasıyla bir harika kudret olduğu gibi, bu asrın manevî ve dehşetli kışında, Sava karyesinin, yani Sava şeceresi bin güzel çiçekler ve cennet meyveleri açması ve Isparta memleket bahçesi, binler gül-ü Muhammedî (asm) çiçekleri açması,elbette harika bir mu’cize-i rahmet ve bu memlekete harika bir keramet-i inayet-i Rabbaniye ve Risale-i Nur talebelerine hârikulâde bir ikram-ı İlâhidir diye itikad edip, Cenab-ı Hakk’a hadsiz şükür ederiz. 7
Dipnotlar:
1- Bediüzzaman Said Nursî, Kastamonu Lâhikası, 16.
2- A.g.e, 21.
3- A.g.e, 63.
4- A.g.e, 65.
5- A.g.e, 70
6- A.g.e, 71. 7- A.g.e, 95