“Hâlık-ı Kâinatın kudretine nisbeten masnuiyetindeki garabet ve cezalet noktasında zühre çiçeği, Zühre yıldızından geri değil ve karınca, filden aşağı olmaz ve mikrop, gergedandan hilkatçe daha acib ve arı sineği, hurma ağacından fıtrat-ı acîbesiyle daha ileridir.” (Şualar, s.696)
Karıncayı, Rabbimiz acib bir sanat suretinde yaratmıştır. Birkaç örnekle bu acib yaratılışa daha yakından bakmaya çalışacağız.
Karıncalar arasında sosyal dayanışma oldukça ileri düzeydedir ve insanlar gibi topluluk halinde yaşayıp şehir kurarlar. Bu şehir görünümündeki yuvaların arasından yollar, caddeler ve geçitler geçer. Karıncaların yuvası tüm detayların düşünüldüğü 13 bölümden oluşan bir komplekstir:
1. Havalandırma kapısı. 2. Yabancıların girmesine mani olmak için nöbetçilerin mekânı. 3. Yazın çalışanlar için istirahat yeri. 4. Yiyeceklerin depolama yeri. 5. Yemek yeme yeri (mutfak). 6. Ordunun kışlası. 7. Kraliçe karıncanın yumurtlama odası. 8. Karınca sığırlarının yem yiyecek ahırı. 9. Karınca sığırlarının sağımı için diğer bir ahır. 10. Yumurtaları koruma yeri. 11. Küçük karıncaların eğitim yeri. 12. Karıncanın kışlık yeri ve onun sağında ölen karıncaları gömme yeri. 13. Kraliçe karıncanın kışlık yeri.
Her karınca kolonisi kendisine has bir kokuya sahiptir. Üzerinde taşıdığı özel “koloni kokusu” sayesinde yuvaya gelen karıncanın koloniden olup olmadığı tespit edilir. Yabancı bir karınca yuvaya girmek istediğinde saldırılarak etkisiz hale getirilir. Eğer misafir aynı cinsten fakat farklı koloniden ise yuvaya kabul edilir, fakat koloninin kokusunu elde edinceye kadar misafir karıncaya daha az yiyecek verilir.
“Naturwissenschaften” dergisinde yayımlanan araştırma, başka koloniden bir davetsiz misafir ile karşılaşan karıncanın düşmanının kokusunu aklında tutarak koloninin diğer üyelerine geçirdiğini ortaya çıkardı. Karıncaların kendi kolonilerinden olanları belirli kimyasal özellikler sayesinde ayırt ettiğini keşfeden bilim adamları, karıncaların düşmanlarını da aynı şekilde tanıyabildiğini belirledi. Bu araştırma karıncaların düşmanları hakkında “ortak bellek” oluşturduğunu gösteriyor.
Zorlu tabiat şartlarında en kısa yoldan yiyecek arayan “Eciton hamatum” türü karıncalar birbirlerine tutunarak inşa ettikleri köprülerle yolu kısaltıyorlar. Aynı zamanda bedenleri ile hareket eden bu köprülerin, kendi aralarındaki trafik akışını da yönlendirdikleri belirlendi.
Rusya’da yapılan bir deney, karıncaların sadece karada değil suda da etkin bir haberleşme sağladıklarını göstermiştir. Su dolu bir küvetin içine, su üzerinde yüzen ve bir ucunda arpa tanesi bulunan bir labirent yerleştirilmiştir. Bu labirentin başına yerleştirilen bir karınca, arpa tanesini buluncaya kadar, deneyerek bulduğu her dönüşü ezberleyerek, yiyeceğe ulaşmıştır. Sonra bu karıncanın yanına birkaç tane daha karınca konmuş ve yeni karıncaların yollarını hiç şaşırmadan arpa tanesini bulmaları araştırmacıları şaşırtmıştır.
13 bölmeden oluşan kompleks yuvası, koloni kokusuyla dostu ve düşmanı ayırt edebilmesi, kendi bedenlerinden canlı köprü yapmaları ve suda da yiyeceklerin yerini bulmaları karıncaların acib yaratılış örneklerinden birkaçıdır. Hakkıyla tefekkür etmek duasıyla…