Isparta denince her ne kadar ilk akla gelen Isparta gülü olmakla beraber memleketimize maddî ve manevî büyük hizmetleri dokunan “Bediüzzaman âlim değil diyenin alnını karışlarım” diyerek en sıkıntılı zamanlarda dahi Bediüzzaman Hazretlerine ve Risale-i Nur’lara sahip çıkmış büyük bir devlet adamı olan İslamköylü Hafız Ali Ağabeyin talebesi olan Süleyman Demirel’in de hatırlanması gerekir.
Bununla beraber zamanın idarecileri tarafından zulm-ü beşeri olarak ve de sevk-i kaderi ile Bediüzzaman Hazretleri’nin şarki Anadolu’dan sürgün edilerek gönderildiği ve onunla adının anıldığı bir şehrin adıdır.
Yine Bediüzzaman Hazretleri’nin Denizli Hapsi’nde çiçek aşısı yapıyoruz diye zehir şırınga edilerek günlerce acı ve ızdırap çektiği sırada, “Yarabbi; Üstadımın bu sıkıntılarını gider bu hastalık ve musîbetlerine şifa ihsan eyle. Üstadımın yerine benim ruhumu al“ diyerek hapishanede Risale-i Nur’ları yazarken ve okurken vefat eden talebe-i ulum olarak şehadetle vefat eden İslamköylü Hafız Ali Ağabey misüllü Nur kahramanlarının ortaya çıktığı bahtiyar ve mübarek bir şehrin adıdır.
Yine Isparta Bediüzzaman Hazretleri’nin tabiri ile taşıyla toprağıyla mübarek addedilen bir şehrin adıdır.
Yine Bediüzzaman Hazretleri’nin altı bin sayfalık Risale-i Nur Külliyatı’nın mühim bir kısmının telif edildiği Barla gibi mübarek bir beldenin bulunduğu şehrin adıdır.
Yine Bediüzzaman Hazretleri’nin, malûm o ceberrut devrinde hizmet-i Nuriyeyi kudsiyesinde Risale-i Nur’ların bin kalemle çoğaltıldığı Sav, Barla, Kuleönü, İslamköy ve diğer mübarek beldelerin, mübarek insanları bağrında barındırdığı bir şehrin adıdır.
Yine Bediüzzaman Hazretlerinin bu dehşetli zamanda ortaya koyduğu hizmet-i imaniye ve Kur’âniyesinde hapis, işkence ve hakaret misüllü pek çok sıkıntılara göğüs gererek Nur fabrikası sisteminde diyerek Hafız Ali ağabeylerin, gül fabrikası sisteminde diyerek, Hüsrev Ağabeyin mübarekler heyeti diyerek otuz defa Külliyatı yazan büyük ruhlu küçük Ali Ağabeylerin hizmet-i Nuriye-yi kudsiyede istihdam olunduğu bahtiyar ve mübarek bir şehrin adıdır.
Yine; Bediüzzaman Hazretleri’nin Al-i Beyt’ten tevarüs eden ecdadının Isparta’dan, Bitlis’in Hizan Kaza’sının İsparit Nahiye’sinin Nurs Köy’üne nakl-i mekân ettikleri bir şehrin adıdır.
Yine Bediüzzaman’ın; helâket ve felâket asrının deccalı ve süfyanı tahribat-ı maneviyelerinin tamiratının bu zamanda karşılığı olan doğrudan doğruya Kur’ân’dan ilhamını alarak Resul-i Ekrem (asm) talimatı ile ilham-ı İlâhî ile ve sünûhat-ı kalbiye olarak telif edilen Risale-i Nur Külliyatı’nın zuhur ettiği şehrin adıdır.
Yine Bediüzzaman Hazretleri’nin sekiz yıl süreyle sürgün gönderildiği Barla nahiyesinde, yaz aylarında kaldığı tefekkür ve ubudiyetin doruk noktasına taşındığı bir kısım Risalelerin telif edildiği Çam Dağı’nda üzerine oturduğu ve tefekkür ettiği Katran ve Çam ağaçlarının malûm bir zihniyet tarafından bir kış mevsiminde kestirildiği bir şehrin adıdır.
Yine; Bediüzzaman Hazretleri’nin, tarikat ve tasavvuf merakında ve hevesinde olan bir talebesine hitaben; “Bu memlekete bir kutub bir gavs-ı azam gelse seni on günde derece-i velâyete çıkaracağım dese sen Nurları bırakıp onun yanına gitsen Isparta kahramanlarına arkadaş olamazsın.“ dediği bahtiyar Nur Talebelerinin bulunduğu mübarek bir şehrin adıdır.
Yine, Bediüzzaman Hazretleri’nin 55 senedir Risale-i Nur’un telifine himmet hasrettiğim gibi bir o kadar da Medresetüzzehra’nın tesisine himmet hasrettim dediği bu büyük idealinin örgün eğitim olarak cismanî vücudunu Van’da, Diyarbakır’da ve Bitlis’de gerçekleştirememiş olmasına karşılık, yaygın eğitim olarak ilk Medresetüzzehra projesinin merkezinin gerçekleştirildiği şehrin adıdır.
Yine, Bediüzzaman Hazretleri’nin hayatının yeni Said diye adlandırdığı hem dünya hem her şeyi bırakarak bütün himmetini hakaik-ı imaniye ve Kur’âniyenin telifine hasrettiği Kur’ân medresesinde ders verdiği bir şehrin adıdır.
Yine, Bediüzzaman Hazretleri’nin müceddid-i ahirzaman kimliği ile ümmet-i Muhammediyenin hakaik-i imaniyede olduğu kadar, hakaik-i içtimaiye ve siyasiyede de tenvir ve irşad etmekte mükellef olduğu eski Said ve yeni Said’in mezci olan üçüncü Said devre-i hayatında, vazife-i hakikiye ve büyük bir vazife diye addettiği vatan, millet ve din namına mükellef olduğu içtimaî ve siyasî hayata taalluk eden Kur’ânî mesaj ve mektupları ihtiva eden ikinci Emirdağ Lâhikası’nın telif edildiği mübarek bir şehrin adıdır.
Ondandır ki; Bediüzzaman Hazretleri’nin vefatından sonra gerçekleştirilen Urfa, Van ve Isparta Bediüzzaman Mevlüdleri; Risale-i Nur Talebeleri için hem müfritane irtibata vesile olmaktadır, hem şevk alıp şevk vermeye vesile olmaktadır. Hem memleketimizdeki Nur Talebelerinin şarkını garba, cenubunu şimaline bağlayan Allah için uhuvvete medar olan fevkalâde bir faaliyettir.
Hem de; Bu zamanda ‘Nurlara hizmet her tarafta ilânatla olur’ hakikatına muvafık olarak nazarların Üstada ve dolayısıyla da Risale-i Nur’lara çevrilmesine vesile olarak, en muannid ve müştakların nazar-ı dikkatlerini çekerek, inadlarının kırılmasına ve de imanlarının kurtulmasına vesile olunmaktadır. Böylelikle de Nurun dersanesinin genişlemesini netice verdirmektedir.
Bu kabil Allah için buluşma ve kaynaşmaların rahmet-i İlâahiyenin celbine vesile olacağını ümit ederken, Isparta Bediüzzaman Mevlidimizin memleketimiz ve âlem-i İslâm üzerindeki kara bulutların dağılmasına vesile olmasını temenni eder, hizmet-i imaniyemizde ve Kur’âniyemizde küllî ferec ve fütuhatlara ve hayırlara vesile olmasını Cenâb-ı Erhamürrahminden niyaz ederiz .