Selim Ali, bu cumhuriyet işi nedense bazılarının kafasına yatmıyor. O isim altında yanlış şeyler yapılmış mı; yapılmışsa… cumhuriyetin suçu ne bunda?
Cumhuriyetle kavga ederek nereye gideceksiniz, diyor Bilgin Abi. İstibdattan başka nereye?
İçine bu cumhuriyetin hakkı, hukuku, hürriyeti, adaleti, meşvereti, Meclis’i, demokrasiyi doldurmak gerekiyor ki yüzümüz güle.
Kıyamet kopacak; kelimelerle, kavramlarla aramız açık. Kum tanelerince cehaletle bığuşmak kolay mı? Cebimiz, cepkenimiz delik; konuyu dağıtıyorlar boyuna.
Kitapta okudum Selim Ali; dört halifenin yukarıdaki gibi içi dolu cumhuriyetçiler olduğunu. Selim Ali, Bilgin Abi’nin hayalindeki cumhuriyeti anlatan şiiri oku da gideriz belki bir gün oralara.
CUMHURİYET ÜLKESİ
İyisinden bir cumhuriyet istiyorum.
Gevezelerin sustuğu...
Nutukların üstümüze savrulmadığı…
Hukukun üstün olduğu...
Zalimlerin dik başlı gezemediği...
Halkın başının dik olduğu...
Sermayenin üç beş elde toplanmadığı…
Okullarında kalbe din; akıllara fen üflendiği…
Ezbere eğitimin sırra kadem bastığı…
Nezaketin hürmet gördüğü…
Gürültülerin dindiği…
Savaşların sindiği…
Telâşsız insanlar topluluğu...
Vergilerin âdil olduğu, zalimlerin solduğu...
Kuşların konacak dal bulduğu...
Ağaçların, kedilerin düşünüldüğü...
Yüzlerin tebessüme büründüğü…
“Ben yaptım oldu!”ların bittiği...
Binaların hayallerimizi aşmadığı...
Fırınlarda mis gibi ekmeklerin piştiği...
Gelirlerin, giderlerin âdil bölüşüldüğü...
Ağlayanların güldüğü...
Köyler şehirlere; şehirler köylere muhtaç değil…
Torpilsiz imtihanlar...
Liyakatin ellerinin öpüldüğü…
Ühüüü… ne çok şey istiyorum!
Cehaletin kaçacak yer aradığı...
Yalancıların itibar görmediği...
Fikirlerin suç sayılmadığı...
Karnı tok, sırtı pek...
Aklı başında, kalbi yerinde...
İyisinden bir cumhuriyet istiyorum.
Ücretli, ücretsiz kölelik...
Tören tezgâh sona ersin gayrı.
Adı var; kendi yok cumhuriyeti n’ideyim!
İçinde adalet, hürriyet olacak.
Baştacı olacak hukuk...
Ali gibi Fatih gibi atnı mahkeme...
Suçu sabit olana dek herkes suçsuz...
Çok şey mi istiyorum?
Karışma bana; karışmam sonra!
Her şey kalsın öyle!
Zaten her şey yerli yerinde...
Hırslarını dizginle hele!
Bir asır geçti de geleli; nerdesin?
Bir âşık gibi arıyorum seni; nerdesin?
Sen yoksun diye bu cehalet bu sefalet...
Gel artık; topla şu Meclis’i...
Yetsin gayrı bu baştan savmalık.
Gel, ey milletin gözü, kulağı cumhuriyet!
Kirleniyor baktığınız her yer.
Dokunduğunuz hastalanıyor, ölüyor.
Kurtları, kuşları yerinden ettiniz.
N’ettiniz dünyayı böyle?
Harç bitti; yapı paydos!
Kalan ağaçları seyredelim.
Kuşların hürriyetine gidelim.
Çaylar demlensin, yüzler gülsün.
Renk renk köy sofraları kurulsun.
Yirmi Üçüncü Söz’ü açsın dünya.
Bu aynada kendimizi görelim.
Heey, yordunuz be!
Herkes evine!
Dünya doldu taştı gayrı.
Son “Zamanlar İskelesi” yazıyor rotada.