Ömrümüzün yaklaşık üçte birini “yarım ölüm” uykuya kaptırıyoruz.
Uyku saatlerini ilmi verilerle düzenlersek hayatımızı daha iyim programlar, verim alır ve ömrümüzü uzatırız. Ömrü uzatmanın yolu, ölümün küçük kardeşi uykuyu kısaltmaktan geçer. Aşırı uyku ya tiryakilik, ya alışkanlık veya bağımlılıktır.
Bediüzzaman; Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye günümüze bakan veçhelerini muhteşem bir şekilde yorumlayan zamanı kullanma sanatını öğretir ve uyku düzenine önemle vurgu yapar. Ve “gaylûle, feylûle, kaylûle” diye üç çeşit uyku olduğunu ifade ile en faydalı zaman dilimlerini anlatır:
1-Gaylûle: Fecirden (güneş doğduktan 45 dakika) sonra tâ vakt-i kerahet bitinceye kadardır. Bu uyku, rızkın noksaniyetine ve bereketsizliğine hadisçe sebebiyet verdiği için, hilâf-ı sünnettir. Sünnete aykırıdır.”
Vücut ritmi, salgıları, uyku, yemek, gece namazı, sünnet-i seniyye arasında enteresan ve şaşırtıcı bir paralellik vardır. Uzmanlar, kandaki kolestrol miktarının ise, akşam yemeğinden sonra yükseldiğine işâret ediyor. Tansiyon sabah yükseldiğine göre, o saatlerde kalkıp abdest almak ve sabah namazını kılmak, yüksek tansiyon üzerinde müsbet etki yapmaz mı?
2-Feylûle: İkindi namazından sonra, güneşin batmasına dek süren uykudur. Uykudan gelen sersemlik cihetiyle, o günkü ömür kısacık gibi gelir. Bu, maddî bir noksaniyet gösterdiği gibi; mânevî yönden de gösterir. Çünkü, o gün hayatının maddî ve mânevî neticesi ekseriya ikindiden sonra tezahür ettiğinden; o vakti uykuyla geçirmek; o neticeyi görmemek hükmüne geçtiğinden; güya o günü yaşamamış gibi oluyor. (Akşam karanlığına uyanmak karamsarlık, bedbinlik, ümitsizlik verir.)
Tansiyon, akşama doğru düşüş gösterdiğinden ikindiden sonra uyumak iyi değil. Zîra, kalb atışları yavaşlar. İkindi sonrası uykusu (kaylûle) mekruhtur. Peygamber Efendimizin (asm) o saatlerde uykuyu menettiğini hatırlayalım.
3-Kaylûle: Kaylûledir ki, bu uyku sünnet-i seniyyedir. Duhâ vaktinden, öğleden biraz sonraya kadardır. Bu uyku, gece kıyamına sebebiyet verdiği için sünnet olmakla beraber, Ceziretü’l-Arabda, vaktü’z-zuhr denilen şiddet-i hararet zamanında bir tatil-i eşgal, âdet-i kavmiye ve muhitiye olduğundan, o sünnet-i seniyyeyi daha ziyade kuvvetlendirmiştir. Bu uyku hem ömrü, hem rızkı tezyide medardır. Çünkü yarım saat kaylûle, iki saat gece uykusuna muadil gelir. Demek, ömrüne hergün bir buçuk saat ilâve ediyor. Rızık için çalışmak müddetine, yine bir buçuk saati, ölümün kardeşi olan uykunun elinden kurtarıp yaşatıyor ve çalışmak zamanına ilâve ediyor.
(Lem’alar, Enst./inter, s. 269.)