Son zamanlardaki akıl tutulmalarından birisi, dindarlar arasında, “dindar M. Kemal modası”dır.
M. Kemal dindar mıydı?
Veya şöyle soralım: Kemalistler M. Kemal’i dindar olarak mı tanıtıyor?
Veya şöyle de sorabiliriz: “Hakikî Atatürkçüler, Kemalistler dindar mı ki?”
O zaman nereden çıkıyor “dindar M. Kemal?” Yoksa, “dindar bir Kemalizm” ihya edilip, dindarlar ile Kemalizm, barıştırılmak mı isteniyor? Bilgi, ilim dediğimiz şey ispatlanabilir bir hakikat değil mi? Eğer “M. Kemal dindardı!” derseniz bu dogma olmaz mı? Bu hususta “hakikî mürşit olan ilim, tarih bilimi” ne diyor?
Bırakınız tarih ilmini, M. Kemal din, iman, Kur’ân hakkında ne diyor?
“Dindar” dediğimiz olgu (hakikî dindarlık da ayrı bir meseledir) iman, tevhid, ihlâs, namaz, niyaz, oruç, zekât, hac, uhuvvet, tefekkür, Allah rızası için çalışmak değil mi? Allah’a, meleklere, kitaplara, ahirete iman ile ilgili ne söylemiş? Bırakın söylemi ne düşünüyor?
M. Kemal hiçbir vakit namaz kılmış mı, oruç tutmuş mu, zekât ve sadâka vermiş mi? İhlâs ile yani Allah rızası ile ilgili ağzından bir kelime çıkmış mı?
Anayasa, kanunlar, devlet organları yapılanmalarına Kemalizm hakim değil mi? Eğitim sistemi halen Kemalizm’i, Darwinizm’i, yüceltmiyor mu? “Her şeyi tabiat ana yaptı, doğanın mu’cizesi” anlayış-ı fasidanesini körpe dimağlara işlemiyor mu? İsraf (tüketim), haram, köşe dönme, saçma-sapan giyenme vs. üzerine bina edilmemiş mi? Kur’ân, Arapça dersleri dahil Kemalizm ile donatılmamış mı? Tv yayınları, programları, filmleri, dizileri, hatta belgeselleri, “sebepler, tabiat, tesadüf, güçlüler zayıfları ezer, büyük balıklar küçükleri yer!” anlayışı üzerine değil mi?
Halbuki bu bir yardımlaşmadır: Bir balık milyonlarca yumurta yumurtlar. Büyük balıklar küçük balıkları yemezse, çok kısa zamanda denizler balık leşleri ile dolmaz mı? O zaman deniz hayatı bitmez mi? 2001 krizine gelene kadar Kemalizm, eğitim, idarî, ekonomik vs. bütün yönleriyle bitme ve tükenme noktasına gelmemiş miydi? Bugün söylem dışında her yerde ihya olmamış mı?
Eskiden beri resmî ideoloji, yani, devlete hakim olan Kemalizm cemaatleri ortadan kaldırmak, bu mümkün değilse konrol etmek istemiyor mu?
Şimdi Kemalizm tövbekâr mı oldu? Veya şöyle soralım: Devlet yapılanması, Anayasa, eğitim, sosyal hayatın katmanları Kemalizm’den arındırılmış mı?
Dindarlığı geçtik, M. Kemal ve Kemalizm diktatör olduğuna, ilkeler ve inkılâplar içinde “demokrasi” olmadığına göre bu nice bir dindarlıktır?
İşarat’ül-İcaz’ı basıp, meydanlarda göstermekle kitleler aldatılmak uyuşturulmak mı isteniyor?
Bediüzzaman Said Nursî ve M. Kemal
İman ve tefekkür adamı Bediüzzaman Said Nursî, M. Kemal hakkında ne düşünüyordu?
http://www.yeniasya.com.tr/gundem/bediuzzaman-said-nursi-ve-m-kemal_363885
M. Kemal’in teklifini neden kabul etmedim?
Eğer o teklifi ben kabul etseydim, hiçbir şeye âlet olamayan ve tâbi olmayan ve sırr-ı ihlâsı taşıyan Risâle-i Nur meydana gelmezdi.
Mühim bir suale hakikatli bir cevaptır
Büyük memurlardan bir kaç zat benden sordular ki: “Mustafa Kemal sana üç yüz lira maaş verip, Kürdistana ve vilâyât-ı şarkiyeye, Şeyh Sinûsî yerine vâiz-i umumî yapmak teklifini neden kabul etmedin? Eğer kabul etseydin, ihtilâl yüzünden kesilen yüz bin adamın hayatlarını kurtarmaya sebep olurdun” dediler.
Ben de onlara cevaben dedim ki:
http://www.yeniasya.com.tr/risale-i-nur-dan/m-kemal-in-teklifini-neden-kabul-etmedim_367719