Zaman zaman duyarız bu sefil cümleyi: “Kitap okumakla karın mı doyar!” Ne kadar yanlış, ne kadar tehlikeli, ne kadar cahilce bir söz!
Ey okumaktan bî-behreler! (Nasipsizler) Ne sanıyorsunuz, sizin karnınız da okunan kitaplar ve kitap okuyanlar sayesinde doyuyor!
Zira, ziraat teknolojisi,
Ziraat fakülteleri,
Tohum ıslah çalışmaları,
Barajlar/sulama teknikleri,
Hava raporları,
Tarım ekim, dikim, biçim, harmanlama usûlleri, paketleme teknikleri,
Ürün depolama işleri,
Gıda üretim ve hijyen faaliyetleri,
Ürün nakliye tekniği ve araçları…
Arıcılık, sebzecilik, meyvecilik vs. ile ilgili tarım bilgileri,
Ve bunlara bağlı yan sanayi hep kitaba bağlı, okumaya bağlı, okuyana bağlı, ilme bağlı, tefekküre bağlı…
Bunca hayırlı faaliyet ve işler kitapsız olur mu? Niçin kitapların kitabı ve anlamı “okunan” olan Kur’ân, “Oku!” emriyle başlıyor?
“Yaratan Rabbinin adıyla oku!
“İnsanı bir kan pıhtısından yarattı!
“Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir.
“O Rab ki kalemle yazmayı öğretti.
“İnsana bilmediği şeyleri öğretti. (Alak Sûresi, 1-5.)
Bunların hepsi İlâhî kitapta yazılı ve emirdir. Demek, hayat ve doymak, “Okumanın, yazmanın ve bilimin” etrafında dönüyor!
İşte diğer İlâhî ferman:
“Kitabını oku! Hesap görücü, muhasebeci olarak bugün sana nefsin yeter!” (İsra Sûresi, 14.) Dünyada da ahirette de…
Medeni dünya okuduğu için ilim, teknoloji, zenginlik, adalet, düzen, hak ve hürriyetlerde/demokraside ilerledi, ilerliyor! Demek karınlar, kitap okumakla doyar ve doyuyor!
“Oku!” Allah Azze ve Celle Celaluhuy’u seversen!
“Oku!” Peygamber-i zişan’ı (asm) seversen!
“Oku!” Kitabın Azimüşşan’ı seversen!