Daha önce, “Cenab-ı Hakkın kader (plan, proğram, karar), kaza (uygulama, infaz) ve atâ namında üç kanunu” olduğunu, “Atâ, kaza kanununu; kaza da, kaderi bozduğunu”, yani, bir şey hakkında verilen karar, kader, kararın infazı kaza; kararın iptaliyle affetmek, atâ olduğunu izah etmeye çalışmıştık. Bu durumda hatıra gelen sual şu: “Kader değişir mi?”
İlk, nihai ve net cevap: Kader, ilm-i ilahinin plan ve proğramıdır; değişmesi muhaldir. Ezelden ebede olmuş ve olacak bütün hadiseler ve dahi atâ kanunu da o ilmin şümûlündedir. Ve asıl kader değişmez. Ancak, değişiklikler Levh-i Mahv ve İsbat denilen “yazar-bozar” tahtada olur. Yani, takdir edilen nice ceza daha sonra tevbe vesilesi ve atâ kanunu ile affedilir, infaz, yani hüküm durdurulur, Levh-i Mahv ve isbat’tan silinir. Buna, şu mealdeki ayet delildir:
“Allah dilediği şeyi mahveder ve dilediğini isbat eder. Nezdinde kitabın aslı olan Levh-i Mahfuz vardır.”1 Bediüzzaman Levh-i mahv İspat’ı şöyle tarif eder: “‘Levh-i Mahv-İsbat’ ise, sabit ve daim olan Levh-i Mahfuz-u A’zam’ın daire-i mümkinatta, yani mevt ve hayata, vücud ve fenaya (varlık ve yokluğa) daima mazhar olan eşyada mütebeddil (değişen) bir defteri ve yazar bozar bir tahtasıdır ki, hakikat-ı zaman odur.”2
İlim adamı, öğretmen zihnindeki manaları tahtaya yansıtır, yazar. Mevzu değiştikçe ve tahta doldukça siler, yenilerini yazar. Ancak, silinen o mana ve ilimler, onların zihninde sabittir. İşte, yüce Allah da ilmindeki manalardan bir kısmını zamanın sayfasına yazar, siler ve tekrar tekrar yazar, siler. İşte buna ‘Levh-i Mahv-İsbat, denir. Varlıkların, ilm-i İlahideki hallerinde zaman söz konusu değil; Ezel-ebed beraberdir. Mesela, uçaktan şehre baktığımızda, başı ile sonunu aynı anda görürüz! Sadece varlıklar vücud sayfasında belli bir tertip ve sıra ile yazılıyor. Ve böylece “zaman” ortaya çıkıyor. Tıpkı ezbere bildiğimiz bir meselenin veya bir şiirin başı ve sonunun ilmimizde beraberce bulunması gibi. Konuşup yazmaya başlayınca da sıra, tertip ortaya çıkar. İşte, İlahi kudret ve iradeyle varlıklar zaman sayfasında yazılır (ispat) ve ölüm kanunuyla silinip (mahv ile) yerlerine yenileri gelir.
Aynen bunun gibi, dua, sadaka ve hasenatların değiştirmeleri, “Levh-i Mahv-İsbat”tadır, yoksa, Levh-i Mahfuz-u A’zam’da değil. Mesela, öğretmen öğrencinin notlarını, “Levh-i Mahv-İsbat” olan not defterine yazar. Onu dikkate, teyakkuza, çalışmaya teşvik için notlarını yazılı ve sözlü ile değiştirir. Ama, kanaat ve asıl notlar zihninde ve asıl defterdedir.
İşte, yazar bozar tahtası “Levh-i Mahv-İsbat” ve sabit kader olan “Levh-i Mahfuz-u A’zam”a bu örnekler penceresinden bakıldığında hakikatlerde bir çelişki olmadığı bir parça anlaşılır.
Dipnotlar:
1-Ra’d Suresi, 13/39.;
2-Sözler, Enst./intr., s. 505.