"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Allah bize şah damarımızdan yakındır” ne demektir?

Ali FERŞADOĞLU
27 Kasım 2018, Salı
Bu, psiko-sosyal, yani fıtri bir olgudur: İnsan sevdikleriyle beraber olmak ister. Özellikle kendisine yardım eden, destekçi olan, koruyanların yakınında yaşamaktan tarifi imkansız haz alır.

Kur’ân’da Rabbimiz bize, “şah damarından daha yakın”1 diye tanıtılıyor. Başka bir ayette de mealen, “Melekler ve Cebrâil, elli bin sene uzunluğunda bir gün olan Kıyâmet Gününde, Allah’ın emrini almak üzere Arşa yükselirler.2 diye ferman edilir. Burada zahiren bir tenakuz var gibi. Oysa her zaman Ona yakın olmak isteriz! Allah’ın bize yakınlığı, bizim Onda uzaklığımız ne anlama geliyor?

Çoğumuz “yakınlık, uzaklık” gibi mefhumların zaman ve mekân boyutlarında geçerli olan izafi/göreceli kavramlar olduklarını bilir. Dolayısıyla bizim gibi maddi varlıklar için geçerlidirler. Zaman ve mekânı da yarattığına göre, O bunların dışındadır. Çünkü, maddeden ve mekândan münezzeh olan Allah isim ve sıfatları sonsuz bir Kadir-i mutlaktır. 

Şu halde, bu ayetlerde dikkate sunulan “yakınlık veya uzaklık” ifadeleri zaman ve mekânla ilgili değildir. Öyle ise bu tabirleri asıl anlamalıyız ve biz Rabimizle yakınlığı nasıl kurmalıyız?

Dünyanın öbür ucunda bulunan birisi için, “O benim yakınımdır, ilgilen!” derken, mesafeyi kastetmediğimiz açıktır. Allah’ın bize yakın olması da, atomaltı parçalardan hücrelerimize, duygularımızdan duyularımıza kadar bütün ihtiyaçlarımızı bizzat görmesi, karşılaması; ilim, kudret, rahmet gibi sıfatlarıyla yerine getirmesi anlamında olmalıdır. 

Değişik kültür seviyelerindeki insanlarla bir sanat sergesini, müzesini veya galerisini gezdiğimizi düşününüz. Herkesin ilgisi farklı olacaktır. Kimisi kendisini sanatkara yakın hissederken, kimisi uzak değerlendirecektir. Buradaki anat yakınlık-uzaklık bedenen değil; düşünce ve bilgi derecesinde olacağı açıktır. 

Allah Halık, Rab (terbiye eden) Rezzak gibi tüm esma ve sıfatlarıyla bize yakındır. Çünkü, bu isim ve sıfatlar her an bizde tecelli etmektedir. Ancak, biz ondan uzağız. Ona yaklaşmak, ancak, tefekkür, ibadet, zikir ve şükürle mümkün. Bir hadis-i kutsîde, “Kulum bana nafilelerle yaklaşır...” ifadesiyle bizim yaklaşmamınızın mânevî kalbî ve ruhî olduğu nazara verilir. 

Tefekkürümüzle ay kadar büyüyüp, galaksiler ötesi tefekküre geçip, oradaki muhteşemlikleri düşünerek ve sayısız yıldızları tesbih gibi kullanarak zikretmemiz; namazda onları arkamıza alıp olara imam olmamız, hatta onların ibadetlerini, tahiyyelerini kendi namımızla gerçek Mabud olan Allah’a takdim etmemiz oranında gerçekleştirebiliriz.

Dipnotlar:

1-Kur’an, Kaf, 16. 

 2- Meâric, 4. 

Okunma Sayısı: 9682
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı