Yeni Asya ne zamanki bir mesele hakkında bir fikir beyan eder ardından eleştirilerin ve adeta topa tutulmanın ardı arkası gelmez. Bu durum, ta ki o meselenin hakikatinin Yeni Asya’nın söylediği gibi olduğu anlaşılıncaya kadar devam eder. Tarih tekerrürden ibarettir ve biz bunları defaatle yaşadık-yaşıyoruz.
1980 darbesi öncesinde “darbe” sesleri yükselince Yeni Asya da en yüksek bir ses tonu ile “Darbeye Hayır” demişti. O dönemlerde bir takım “dindar gruplar” Yeni Asya’nın bu tutumuna “sizler solcularla birlik oluyorsunuz” şeklinde cevap vererek şiddetli şekilde eleştirmişlerdi. Bunun bir darbe değil de huzurun tekrar inşası şeklinde yorumlanmasına ön ayak olmuşlardı. Maalesef de başarılı olmuşlardı. Ta ki “darbe” başlarına indikten bir süre sonra başlarının yarıldığını ve bu darbeden aldıkları yaraların tedavisinin seneler süreceğini anlayana dek.. Ama olan bütün millete olmuştu.
Yeni Asya ve öncüleri her zaman darbelere ve darbe girişimlerine karşı olmuştur. Bu mücadelede de genelde yalnız bırakılmıştır. Tâ ki 15 Temmuz gecesine kadar. Ama enteresan olan şu ki senelerce darbelere karşı net bir tavır koyan ve her daim “demokrasi” diyen Yeni Asya şimdilerde bir takım karanlık cenahlar tarafından darbeyi desteklemek ve demokrasi karşıtı olmakla suçlanıyor. Tabiî ki bu toplumun geneli tarafından itibar görmüyor. Çünkü Yeni Asya dünün gazetesi değildir. 47 yıllık mazisi ve öncüleri ile birlikte bakıldığında 60’larda başlayan fikir mücadelesi en büyük belgedir.
Bir dönem Yeni Asya grubunun Fethullah Gülen ve Gülen Hareketi ile ilgili fikirleri, özellikle Nurcu diğer gruplar tarafından ciddî eleştirilere maruz kaldığını yakinen biliyoruz. Bu çok değil 4-5 sene öncesine kadar böyle idi. Halbuki bizler müsbet hareket çerçevesinde ispat etmediğimiz veya ispatı net olmayan hiçbir şey söylememiştik. Bu husustaki fikirlerimizin ne kadar da ölçülü ve doğru olduğunu ispatlayan bir yazı paylaşmak istiyorum. 1997’de 28 Şubat sürecinden sonra Mehmet Kutlular’ın basın toplantısının bir bölümü. Bu, gazetemizde sonradan bir broşür şeklinde okurlarına dağıtılmıştır.
Bir gazeteci’nin Fethullah Gülen’e açılan dâvâ ve yapılan suçlamalar ile ilgili bir sorusuna Mehmet Kutlular şöyle cevap veriyor:
“Acaba bu devlet yeni mi uyandı? Fethullah Hoca’yla bir sıkıntısı yoktu devletin. Bütün dış okullarını da devlet destekliyordu. Medyatikti. Hoşgörü noktasında sizin patronlarınız da dahil (basın mensuplarının patronlarını kast ediyor) Fethullah Hoca’yı hep alkışlıyorlardı. Fethullah Hoca’nın kötü niyeti vardı da bilmiyorlar mıydı bu insanlar, bu devlet? Biliyordu. Niye hiç sesini çıkarmadı? Bana göre onlara sormak lâzım. Bazı meseleler var, bunlar çok enteresan. Dış ülkelerde bunların bu kadar olacağını sanmıyorum. En değerli, mûteber bir insan addediliyordu. Ne oldu ki birden değişti? Yani, bazı meseleler var, bunlar soru işareti. Soruların cevabını bulmak gazetecilerin görevidir.”
Evet, bu yazılar, bu yorumlar yüzünden Yeni Asya az topa tutulmamıştır. Ama gelinen nokta ortada. Son dönemdeki Yeni Asya’nın Gülen grubu ile ilgili tutumunun da demokratlığın, hak ve hürriyetin ne demek olduğunu bilmeyenler tarafından farklı yönlere çekilmeye çalışıldığı zaten ortada. Paralelcilikle dahi suçladılar. Halbuki Yeni Asya, Gülen’i ve grubunu yaptıkları hatalardan dolayı asla savunmadı. Yaptığı tam olarak, geçtiğimiz günlerde manşetini de atmış olduğu “Kurunun yanında yaşı da yakmayın” idi. Kayıtlar ortadadır. Gülen grubunun kanalına dâvet edilen Genel Yayın Müdürümüz canlı yayında defaatle Risale-i Nur’un önemli bir düsturu olan şu cümlelerini açıkça ifade etmiştir: “Cemaatler acilen aslî vazifelerine dönmelidir, idare işine ve hükümetin icraatına karışmamalıdır.” Ama maalesef o cenah bu tavsiyelere kulağını tıkamıştı. Diğer gruplar da bizim bu tavsiyelerimizi ve “demokrat” tavrımızı görmezden ve duymazdan gelerek ezber cümlelerle “paralele destek oluyorsunuz” dediler ve hâlâ da diyenler var.
Yeni Asya bir mihenk taşıdır. Delil isteyenler mâzi derelerine bakıp bu iddiamızın doğruluğunu tesbit edebilirler. Dik durmanın bir bedeli vardır ve Yeni Asya bu bedeli peşinen kabullenerek yola koyulmuştur. Defaatle ödemiştir, ödemeye de devam etmektedir. Kendi malın olması için bedel ödenir. Yeni Asya “Demokratlığın ve darbe karşıtı olmanın bedelini en ağır ücretlerle ödemiştir”. Ücreti fazlasıyla ödenmiş bu değerleri hiçkimse Yeni Asya’nın elinden alamaz. Yeni Asya, tam demokrat bir mihenk taşıdır!