09 Haziran 2014, Pazartesi
İnsanların birçoğu, hukukun değil, konumunun gereğine göre konuşuyor. İnsanların birçoğu, hakkın değil, kârın peşinde koşuyor.
Bir adama bakıyorsun, bir de konuştuğuna. Önce anlam veremiyorsun. Bu adam bunu nasıl savunur, bunu nasıl konuşur? Sonra, adamın konumuna bakıyorsun ve anlıyorsun. Adam, hukukun değil konumunun ve hakkın değil kârının gereğini yapıyor.
Bu durum toplumumuzun geneli için böyle. Adam bir kurumda, bir firmada çalışıyor, başka firmaya geçtiğinde, önceden neyi savunduysa, onu eleştirmeye, önceden neyi eleştirdiyse savunmaya başlıyor. Şimdi diyeceksiniz ki, bu normal, “kimin ekmeğini yersen, onun kılıcını savurursun.” Adam bir topluluk içinde, o topluluk ne derse, kurulmuş robot gibi o topluluğun dediğini uyguluyor. Halbuki, insana düşen, hakkın ve aklın gereğini ve dediğini yapmaktır.
Bunları bir tarafa bırakalım. “Vicdanına göre değil, cüzdanına göre yazanlar” deyince, toplumda öne çıkmış kişilerden, özellikle gazeteci ve yazarlardan bahsediyorum.
Bu gazeteci ve yazarların birçoğu eğer ki, şartlar kendilerini başka bir noktaya getirseydi, hasbelkader o gazetede değil de, başka gazetede yazıyor olsaydı, inanın yalınkılıç şu an savunduklarını acımasızca eleştirecekti. Evet, gerçek şu ki, o yazarlar çok şişko cüzdanlara sahipler. Önemli olan cüzdan, bir tarafta dursun, vicdan!
Şimdi, bu iddiamın hedefinde olan gazeteci ve yazarları açıklasam, o kişiler “hoplar ve zıplar.” İsimlerini belirtmeye gerek yok.
O gazeteci ve yazarların zaten, bir kısmı gazete ve TV değiştirdiğinde, önceki yazdıklarının zıttını yazmaya ve önceki savunduklarının zıttını savunmaya başladılar.
Tabi, bu yazarların tam zıttı olarak, 20-30 yıl, 30-50 yıl aynı gazetede, aynı yerde yazan yazarlar da var. Bu yazarlar ister sağ cenahtan, ister sol cenahtan, ister muhafazakar kesimden olsun, takdir topluyorlar. Bunlara hiçbir sözüm yok.
Vicdana göre değil, vicdana göre yazanlar başlığı altında bir de şunu belirtmek istiyorum. Hatır gönül babında yazanlar, nabza göre şerbet verenler, yer ve zamana ayak uyduran yazar taifesi de var. Millet ne der diye düşünerek de, içinden gelmediği halde yazanlar da var.
Sözü uzatmayalım. Yazımın sonunda bir Alimin sözüne, bir şairin şiirine yer vererek, hak ve hukukun, doğruluk ve hakikatin her şeyin üstünde olduğunu yüksek sesle haykırıyorum.
“Hakkın hatırı âlidir. Hiçbir hatıra feda edilemez.” (Bediüzzaman Said Nursi)
“Budur Cihanda benim en beğendim meslek,/ Sözüm odun gibi olsun, Hakikat olsun tek.” (Mehmed Akif Ersoy)
Allah (cc), “bizleri hakkı üstün tutanlardan ve hakikati yazanlardan eylesin.” Amin
Okunma Sayısı: 1109
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.