“Başlığın sonundaki ‘mü’yü ayrı yazmayı ve sonuna da bir soru işareti koymayı başaramamışlar, hata olmuş” diye düşünmeyiniz. Başlık doğru.
Uydurukça “dönüşüm” kelimesinin yerine gençlerimizin de anlayabileceği daha iyi bir kelime bulamadığımız için de üzgünüz.
İşin özünü iki cümlede özetleyebilmek için önce örneğimizi uzun ve ayrıntılı olarak ele alalım:
AKMHP cumhurunun başkanı Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda yaptığı ve Bahçeli’nin hararetle tebrik ettiği duyurulan konuşmanın haberini iktidar yanlısı medyadan okuyup izlemiş olabilirsiniz.
Devlet taraftarı olmak ile iktidar taraftarı olmanın birbirine geçirilip karıştırıldığı bu kötü habercilik anlayışında Erdoğan “dünyanın kahramanı”dır.
Ve başka da kahraman yoktur! Varsa da yoktur!
Zira “üçüncü dünya savaşının yaklaştığı bu kötü günlerde devletimizi güçlendirmemiz gerekiyor”dur ve bunun da yolu “liderimizi güçlendirmek”tir. Zira “devlet eşittir parti ve parti eşittir lider”dir.
(Bu mottonun ilk sahibi olan Hitler’i kınayan bir konuşmanın bu hale evrilmesi, ya da böyle bir haberciliğe hizmet eden bir konuşmanın Hitler’e lanet içermesi, Allah’ın bu millete ayrıca bir lütfudur!)
Liderimizi güçlendirmenin de yolu “liderimizi güçlü göstermek”ten geçer.
Hatta “gerekirse liderimizi zayıf gösterenleri zayıflatmalıyız”dır.
Bu sebeple de “o Genel Kurulda başka kahramanların yaptığı diğer kahramanlıkları haber yapmamamız ve gizlememiz gerekiyor”dur. Zira “o kahramanlar da sadece kendi ülkelerinde kahramanlıklarını pekiştirmelidir” ki bütün kötülüklerle dünya çapında mücadele etmeye hazır bir kahramanlar ordumuz ve onların kurşun askerleri olabilsin!
Bu yemeğin içerisine “dünya çapında cinsiyetsizleştirmeye dünya çapında karşı çıkmak” gibi bir ahlak sosu da eklemek lazım ki tadı tuzu tutsun.
Türkiye’de ve Esir Dünya’da imagemaker’ların ve PR’cıların tutturmaya çalıştığı kıvam bu. Böylesi iyi yutturuluyor!
Zira Macaristan ve Rusya gibi ülkelerde de maalesef durum bu.
Mesela cinsiyetsizleştirmeye hangi devletin ve hangi liderin katıksız sahip çıktığını bilen yok.
Bu bilgisizlik de çok işe yarıyor: Böylece akla gelen tek örnek Fransa topyekün şeytanlaştırılıyor. “O tip ahlaklı” liderler ve çevreleri, elinden gelse Fransa’yı güya yerin dibine batıracak. Yani düşman da hazır.
“O tip güçlü” liderleri içeride güçlendirmenin yolu da elbette iç siyasete oynamaktır.
Dış politikayı da diplomasiyi de, kanı da acıyı da içeriye ve iç siyasete alet etmektir.
Güçlendirmeyi (tahkimatı) yapanların kimler olduğu ve bunu kimin ya da kimlerin iyiliği için yaptığı yani Esir Dünya’daki iktidarların bu şekilde devamından kimlerin nemalandığı ayrıca sorgulanması gereken bir husus.
Ama elbette varsa “akıl sahipleri”nce…
Bu tehlikeli gidişatın hem güzel ülkemizi ve hem de yakın coğrafyamızı ve hatta dünyayı ne hale getirdiği ise başlıkta özetlenmiş durumda:
Birileri dünyayı tersine dönüştürüyor: Dünya güçlü demokrasilerden güçlü totaliter devletlere doğru hızla evriliyor.
Türkiye tarafını seçmeli.
Biz Esir Dünya’lı olmayı reddediyoruz: Biz Hür Dünya’dan yanayız.
Ölüme de kıyamete de bu yandan gideceğiz!