"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ölüm hakikatı ve Bediüzzaman

Adil SÖYLEMEZ
07 Ağustos 2016, Pazar
Ölüm bütün kültür ve inançlarda insanı etkileyen bir durum olmuştur. Çok tanrılı pagan kültürlerde ölümden sonraki hayata inanmanın olduğunu arkeolojik bulgularda ki materyallerde görmekteyiz.

Ölüm insan psikolojisini etkileyen bir olgu olmakla birlikte, toplumların da sosyolojik hayatını etkileyen bir kavramdır. Ölümün sosyolojik etkilerini gelenek ve kültür dünyamıza bakarak görebiliriz. Semavî dinlerin bütününde ölümden sonraki hayatın olduğuna inanılır. İnsanın dünyada yapmış olduğu iyi ve kötü fiillerin karşılığının diğer âlemde görüleceğini anlatan semavî kitaplar, öteki dünyada hayatın sonsuz olduğunu insanlara anlatmaya çalışmıştır. Şu bir gerçektir ki Allah’a inanmayan bir şahıs bile öldükten sonra ne olacağım sorusunu kendisine sorar ve cevabını bulmak için kendi ruh dünyasıyla çatışma içine girer. Her ne kadar Allah’ı ve ahireti inkâr etmiş olsa da, öldükten sonra ne olacağını ve kendini nasıl bir hayatın beklediğini kendi zihin dünyasında düşünür ve canlandırmaya çalışır. Yani ölüm kavramı inanan ve inanmayan bütün şahıs ve toplumları etkilemiş ve etkilemeye de devam etmektedir. 

Ahiret kavramı, yani hesap gününün olduğuna inanmak din ve geleneğin insanlar üzerindeki etkisine bağlıdır. Meselâ yaşadığınız din ve kültür bölgesi sizin ölüm kavramını ve Ahiret inancını kabul edip etmemekteki tercihiniz şekillendirmektedir. İslâm’ın etkin olduğu bir coğrafyada yaşıyorsanız bu dinin ölüm kavramı esaslarına göre inancınızı şekillendirirsiniz. Hıristiyanlık ve Musevilik dinlerinin hâkim olduğu yerlerde de bu dinlerin ahiret kavramlarına göre inancınızı şekillendirmek zorunda kalırsınız. Allah’a ve dinlere inanmayan bir anne ve babadan dünyaya gelen bir kişi ölümden sonraki hayatı kabul etmeyecek, dünya görüşü ve hayat tarzını da buna göre şekillendirecektir. Tabi istisna durumlarında olabilmesi gayet mümkündür. Allah’ın hidayet vermesi sonucunda Hıristiyan, Musevi, Budist veya Ateist bir insan Müslüman olabilmekte ve hayat tarzını da artık İslâm dinine göre şekillendirebilmektedir. 

Allah’a inanmayan bireyler ölümün ve sonrasında ki gelişmelerin belirsiz ve tam kesin delillerle ispatlanamadığını ileri sürerek ahiret kavramını reddederler. Buna bağlı olarak da öldükten sonraki bir dünya tasavvurunu düşünmezler. Dinlere inanan bireyler ise ahiret kavramının var olduğunu, kutsal kitaplardaki (Kur’ân-ı Kerîm, Tevrat, İncil) sözleri delil göstererek anlatırlar. Bu yüzden dünyadaki hayatın aslında ahiret hayatının bir yansıması olduğunu ve bu hayatın ufak bir ara geçiş evresinden ibaret olduğunu düşünürler. 

Ölüm ve sonrasında hayat ile ilgili Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri eseri Risale-i Nurda çok detaylı bilgiler vermiştir. Risale-i Nur’un birçok bölümünde ölüm hakikati çok derin mânâlar verilerek anlatılmıştır. Misal vermek gerekirse Lem’alar’da ölümden şöyle bahsedilmektedir: ‘’Herkesi korkutan, en korkunç tevehhüm edilen ölümün yüzüne baktım. Nur-u Kur’ân ile gördüm ki, ölümün peçesi gerçi karanlık, siyah, çirkin ise de, fakat mü’min için asıl siması nuranîdir, güzeldir gördüm.’’ 

Sözler adlı eserinde ise Üstad Hazretleri ölüm hakikatini şöyle açıklamaktadır: “Sizlere müjde! Mevt idam değil, hiçlik değil, fena değil, inkıraz değil, sönmek değil, firak-ı ebedî değil, adem değil, tesadüf değil, fâilsiz bir in’idam değil. Belki bir Fâil-i Hakîm-i Rahîm tarafından bir terhistir, bir tebdil-i mekândır. Saadet-i Ebediye tarafına, vatan-ı aslîlerine bir sevkiyattır. Yüzde doksandokuz ahbabın mecma’ı olan âlem-i berzaha bir visal kapısıdır.” (Mektubat, 21. Mektup)

Sözün özü, ölümün sosyolojisi kültürlerde farklılıklar göstererek insanları etkilemiş ve etkilemeye de devam etmektedir. İnanç sonucu şekillenen ölüm kavramı, toplumlarda ki ölüme dönük algıyı da şekillendirmiştir. Ölümü anlamak için şahıs ve toplumların din ve kültür şekillerine bakmamız konuyu anlamamız için daha faydalı olacaktır.

Okunma Sayısı: 2277
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı