Güncel |
Diyarbakır’dan sonra hedef Mardin |
DİYARBAKIR'DAN sonra yönünü Mardin’e doğru çeviren TIR’ımız burada Öğretmenler Lojmanı Sitesi Sahası’nda konakladı. Melih Atom’un sunuculuğunu yaptığı programda konuşan Yeni Asya Medya Grubu Genel Müdürü Recep Taşcı, katılımlarından dolayı bütün Mardinlilere teşekkür etti. Yeni Asya Medya Grubu’nun Bediüzzaman Said Nursi’nin görüşleri ekseninde faaliyet yapan bir kuruluş olduğunu hatırlatan Taşcı, Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet TIR'ı projesinin de bu görüşleri Türkiye’ye mal etmek ve yaygınlaştırmak maksadıyla ortaya çıkmış bir proje olduğunu ifade etti.
BEDİÜZZAMAN'IN CUMHURİYETLE BİR PROBLEMİ YOKTUR Taşcı’dan sonra söz alan Harran Üniversitesi Daire Başkanı ve eski Mardin İl Millî Eğitim Müdürü Tahir Ünverdi ise, Bediüzzaman’ın memleketin en büyük probleminin eğitim olduğunu tesbit ettiğini ifade etti. Bediüzzaman’ın bu sebeple Van’dan İstanbul’a gelerek Şark’ın problemlerini Sultan’a iletmek istediğini ifade eden Ünverdi, Bediüzzaman din ve fen ilimlerinin bir arada okutulduğu bir şark üniversitesi projesini Sultan’a sunduğunu belirtti. Şarklı insanlarda din hissinin etkili olduğunu ifade eden Ünverdi, Bediüzzaman’ın buna da dikkat çektiğini belirtti. Bediüzzaman’ın üç büyük düşman olarak, cehalet, fakirlik ve ihtilâfı saydığını belirten Ünverdi, Bediüzzaman’ın cehalet ve fakirliğe çözüm olarak, din ve fen ilimlerinin bir arada okutulduğu bir üniversite projesi geliştirdiğini söyledi. Ünverdi sözlerini şöyle sürdürdü: “Bediüzzaman Hazretleri asrı okumuş bir İslâm âlimidir. Bir filozoftur, bir edebiyatçıdır, bir pedagogtur, bir sosyologtur. İslâmiyet’in en büyük meselelerini Allah’ın inayetiyle çözmüş bir İslâm alimidir. En büyük bir İslâm âliminden, en dinsiz bir filozofa kadar herkese meydan okumuştur. Herkese din ile iman ile ve ilim ile meydan okumuştur. Bediüzzaman’ın en büyük hedeflerinden biri de ülkede huzur, barış ve kardeşliğin tesisidir. O bu ülkede ırkçılık illetinin yok edilmesi gerektiğini düşünüyordu. Irkçılık olmasın istiyordu. Bu illeti aramıza koyan ifsad komiteleri, “din yok, milliyet var” diyordu. İşte bundandır ki 25-30 seneden beri ülkemiz kan gölüne döndü. Dinî silerseniz içtimaî hayattan, anarşi doğar. Çünkü meşhur tabirle “Din hayatın hayatı, hem nuru hem esası. İhya-ı din ile olur şu milletin ihyası.” Dinî hayattan çıkarıp atarsan, anarşiyi davet edersin. Bediüzzaman en gerçek hürriyetçi, demokrat, cumhuriyetçi insandır. Bediüzzaman’ın cumhuriyetle bir problemi yoktur. Ancak cumhuriyet adı altında diktatörlük yapanlarla mücadele etmiştir. Biz demokratız, cumhuriyetçiyiz. Bediüzzaman hürriyet, demokrasi, kardeşlik, eğitim, kalkınma, din, iman ve Kur’ân için mücadele etmiştir. Biz de bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Evet Bediüzzaman demin bahsettiğimiz 6 hastalığı şöyle sıralıyor: Ümitsizlik, adavete muhabbet, sosyal ve siyasal hayatta sıdkın yani doğruluğun ölmesi, dördüncüsü ehli imanı birbirine bağlayan manevî bağları bilmemek, beşincisi çeşit çeşit bulaşıcı hastalıklar gibi yayılan istibdat yani diktatörlük, altıncısı ise menfaati şahsiyesini himmetini hasretmek... İşte bizi geri bırakan altı tane dehşetli hastalık. Bu hastalıkların çaresini de Kur’ân’da göstermiştir.” Mardin’de de konuşmaların ardından sinevizyon gösterimi yapıldı. Gazete, broşür ve kitapçıklar dağıtıldı. |
05.10.2010 |