YÂ Hafîz! |
Ya Hafîz! Yapılan işleri bütün tafsilâtıyla tutan, her şeyi belli vaktine kadar âfât ve belâlardan saklayan ve muhafaza eden Sen’sin. Saklama, koruma ve muhafaza işlemini iki şekilde yaparsın. Birincisi, varlıkların devamını sağlayarak. İkinci olarak, birbirine zıd olan şeylerin, yekdiğerlerine saldırmasını önlemek ve birbirlerinin şerrinden onları koruyarak. İşte, Ya Hafîz, Sen, her mahlûkuna, kendine zararlı olan şeyleri bilecek bir his ilham etmişsindir. Bu, Sen’in Hafîz ism-i şerifinin tecelliyâtındandır. Hafiz isminin gereği olarak, bir hayvan kimyasal tahlil raporuna muhtaç olmadan kendine zararlı otları bilir ve onları yemez. Biz kullarının amellerimizin yazılması, zâyi olmaktan korunması da Hafîz isminin gereğidir. Bu bakımdan âhirette yeniden dirilme ve yaptıklarından hesaba çekilme ile Sen’in Hafîz isminin yakından alâkası vardır. Ya Hafîz, kullarını din ve dünya işlerinde tehlikelerden korursun. Bu koruma fiilin Sen’in ilim sahibi, hayattar ve bütün bunlara gücünün yettiğini gösterir. Hafîz ismini lâyıkıyla anladığımızda, Sen’in koyduğun bütün sınırları ve üzerimize düşen haklarımızı korumamız ve aynı zamanda öğrendiğimiz bütün bilgileri korumamız gerektiğini anlıyoruz. Sen’in bize verdiğin bütün güzellikleri de korumalıyız. Eskilerin dediği gibi; “Kim Allah için azalarını korursa, Allah da onun kalbini korur. Kim Allah’ın hakkını korursa, Allah da onun hakkını korur.” Bu konuda yine Sevgili Peygamberimiz (asm) şöyle buyuruyor; “Allah’ın hukukunu koru ki, O da seni korusun. Allah’ın hukukunu koru ki, O’nu yanında bulasın.”Ya Hafîz, bütün varlıkların her türlü davranış, hal ve hareketlerini kaydeden; milyonları aşan canlı türlerinin nesillerini, tohum ve nutfelerinde muhafaza edip devam ettiren Sen’sin. Biz insanların da bütün yaptıklarının sorgulanması için inceden inceye dikkatle kaydettirir ve bütün varlıkları devamlı gözetimi altında tutarsın, onları her türlü zarar ve kötülüklerden korursun. “Kim zerre kadar bir iyilik yaparsa karşılığını görür. Kim zerre kadar bir kötülük işlerse, o da onun karşılığını görür.” (Zilzal Sûresi, 99:7-8.) gereğince, her bir tohum, Sen’in Hafîz isminin cilvesiyle ve ihsanıyla, ona pederinin ve aslının malından verdiği irsiyeti, iltibassız, noksansız muhafaza edip gösterir. Biz insanların geçmiş hayatımızı buğday tanesi küçüklüğündeki kuvve-i hafızamızda ve her bitki ve ağacın gelecek tarihçe-i hayatının her anını çekirdeğinde yazarsın. Her zihayatın muhafazasının gereği olan organlarına, meselâ arının kanatçıklarına ve zehirli iğnesine ve dikenli çiçeklerin süngücüklerine ve çekirdeklerin sert kabuklarına baktığımızda hafîziyetini ve hâfiziyetinin lâtif güzelliğini görüyoruz. Beni, ailemi, evimi, komşularımı, vatanımı, milletimi, insanlık âlemini, bütün belâlardan ve kötülüklerden, insi ve cinni şeytanların şerlerinden muhafaza et, Ya Hafiz!
FAHRİ UTKAN |
29.08.2010 |