RAMAZAN HÂLLERİ - OSMAN ZENGİN |
Bediüzzaman bugün Urfa’da Hicrî takvime göre, elli bir sene önceki bir Ramazan ayıydı. Matlub menziline doğru hızla yol alıyordu Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin arabası. Çünkü hızla oraya gitmeyi, o istemişti. Son durak olacak menzilinin orası olmasını istiyordu. Peygamberler şehri olan Urfa’da bâkî âleme göçmeyi arzuluyordu. Hayatını; bu milletin saadeti, refahı, kurtuluşu için harcayan, vatan müdafaasında cepheden cepheye, gönüllü alay kumandanı olarak koşan o büyük insana, Cumhuriyet ilânından sonra, dizginleri eline geçiren despot zalimler tarafından rahat yüzü gösterilmemişti. Adeta dünyasını karartmışlardı. Normal bir insanın çekemeyeceği kop koyu karanlıklara o, nuruyla mukabele ediyordu. Aslında o nurlara gark olurken, diğerleri karanlıklarda kalmıştı. Son yolculuğunda dahi rahat vermiyorlardı, vermek istemiyorlardı. Ama, onların dediği değil, onun dediği oldu ve 25 Ramazan gecesi, ruhunu Rabbine, Urfa’da teslim etti. İşte her Ramazan geldiğinde, unutulmadan hatırlanacak bir hadise de buydu Nur Talebeleri için. Ve her Ramazan’da o gün, onun ruhuna mevlid okutuluyordu Urfa’da. O meşhur Urfa mevlidine biz de ilk defa bundan 36 yıl önce, Ankara’dan gitmiştik. Öyle bir heyecan ve merakla gidiyorduk ki, otobüste gece yol alırken rüyamızda görüyoruz Üstadımızı, üstelik de mevlidi okuyan o olarak görünüyor bize. Çok değişik duygu, hatıra yüküyle geliyoruz ertesi gün Gaziantep’e. Rahmetli Nazım Ağabeyin hizmet mahallinde Kadir Gecesini ihyâ edip, tekrar yola revan olup, gidiyoruz Ankara’ya. |
14.09.2009 |