Teravih namazlarında imamlar, çoğunlukla kısa sûreleri okurlardı. Yani Fîl (elem tere) sûresinden başlayıp, Nâs (Kul Eûzü birabbinnâs) sûresinde bitirerek, iki defa devredip, yirmi rekât namaz kılınırdı. Vitir namazındaki son tekbirde eller yukarıya kaldırılıp, kunut duâları okunacağı zaman, birçok kimse şaşırıp rükûa giderdi.
Hele biz çocuklar, daha çok şaşırıyorduk. Orada da ben, bir şey keşfettim. Baktım ki, vitir namazının 3. rekâtında İhlâs Sûresi okunuyor, (iki tane teravihte, bir tane de vitirde olmak üzere üç ihlâs okunduğunu keşfederek) “Haa, üçüncü kul hüvallahta eller yukarıya kalkacak demek ki..” diyerek şaşırmadan namazları kılmaya başlayınca, arkadaşlarıma da öğrettim. Ama çoğu dikkat etmediğinden yine şaşırıyordu. Fakat, bazen de ihlâs o tertiple okunmayınca yine şaşırıyorduk. Ama, mazideki bu halleri hatırlayınca yine de insana bir hoş geliyor. Mahallemizde teravih kıldığımızda, genellikle arkadaşlarımızla giderdik namaza. Ama, yaramazlıktan da geri kalmazdık. Tam namaz esnasında arkadaşlarımız muziplik yapar, hepimizi güldürürdü. Tabiî, selâmdan sonra ya sille tokat girişirdi büyükler, ya da azarlarlardı ve bizi birbirimizden ayırıp, aralarına alırlardı. Ama yine de, namazın tam şuurunda olmadığımızdan birbirimize eğilip bakar, yine gülüşürdük. Çocukluk halleri işte...
Bir seferinde hiç unutmam, bir dede, 4-5 yaşlarında torununu getirmiş, yan yana namaz kılıyorlar, bizim de yakınımızda. Çocuk namaz esnasında “Dede sıkıştım” dedi. O da “Çık dışarıya, duvarın dibine yap gel” dedi ya, artık nasıl gülmezsin buna, çocuk olursun da? Bunlar komik şeyler olsa da, milletin cehaletinden meydana gelen haller. İşte “inkılâp” yapacağız diye, zavallı milletimizi bu hale getirenlerin meydana getirdiği “fetret devrinin” hediyesi, bu milletin cehaleti. “Allah” demenin yasak olduğu devirlerde millet dinini, imanını öğrenemezse ne beklersin ondan?
|