Eğitim fakültesinde okuduğumuz yıllardı. Manisa’nın Demirci ilçesinde bir yurtta kalıyorduk.
Zengin bir abimizin evinde iftara gitmiştik. Sofrada zeytin, peynir ve reçel vardı. Ezanla birlikte aceleyle kahvaltılıkları yemeye başladık. Kahvaltılıklar neredeyse bitmişti ki çorbalar geldi. Çorbalarımızı da içip karnımızı doyurduk. Bu arada ben ‘keşke yurtta kalsaydım daha güzel yemekler vardı’ diye düşünürken ev sahibi “Daha beş çeşit yemeğimiz var, çorbaları ekmeksiz yiyin.” dedi. Anlaşılan abimiz geç kalmış, biz erken davranmıştık. Ardından karnıyarık, pilâv, keşkek, mantı, sütlaç ve tatlı çeşitleri geldi. Hiçbirini yiyememiştim; çünkü kahvaltılıklarla doymuştum. Gece sahura kadar bu yemekler gözümün önünden geçti.
Halit Aksu
|