Çocuk, sokakta, parkta, bahçede ve okulda çocuk olduğu gibi, camide de çocuktur. Fıtratının gereği, yaramazlıklar, huysuzluklar, dikkat çekmek için bazı sıra dışı davranışlar gösterecektir. Bazı büyükler, çocukların teravih namazındaki muzırlıklarına tahammül edemeyip onları camiden kovmaya kalkarlar.
Halbuki, kendi çocukluklarına dönüp, onların yaşındayken kendi yaptıkları muzırlıkları bir hatırlayacak olsalar, bugünkü çocukları saygı ile selâmlayacaklardır.
5-6 yaşlarında iken, bizler de teravih namazlarını bir eğlence olarak görmüyor muyduk? Yarım yamalak elimizi yüzümüzü yıkayıp da abdest aldığımızı zannedip camilere koşmuyor muyduk? Büyükler bizi aralarına alıp yaramazlık yapmamızı önlemeye çalışırken, namaz başlayınca yavaşça aralarından sıyrılıp arka saflara kaçtığımızı ne çabuk unuttuk? Hoca Efendi fatihayı bitirdiği zaman, hep bir ağızdan koro halinde “âmiiiiiin” diye bağırdığımızı, arkasından da birimizin kikirdemesiyle arka saflarda gülme krizleri başladığını, namazı terk ederek patır patır dışarıya kaçtığımızı hangimiz hatırlamıyoruz ki?
Çocukluğumuzda bütün muzırlıklarımıza rağmen, ertesi akşam yine teravih namazına gelir, büyüklerin arasına karışırdık. Onlar da dün gece olanları unutur, yine bizi aralarına alırlardı. Bazı amcaların ve özellikle bekçi Burhan Efendi’nin sert bakışları ve tokat atmak için kalkan elleri bile bizi teravih eğlencesinden vazgeçiremezdi. Ama o gün bir eğlence gibi gelen namaz, daha sonraki hayatımızda ciddi bir ibadetin temellerini atmış oluyordu. Bazı amcaların azarları ve tokatları yüzünden camiyi terk edip, namaza karşı bir soğukluk hissetseydik, belki bugün de camilere giremeyenlerden olacaktık.
Yeri gelmişken, mahallemizdeki camiden güzel bir uygulamayı okuyucularla paylaşmak isterim. İmam efendi her akşam teravih namazına gelirken bir poşet şeker getirir, mihrabın kenarına koyar. Teravih namazından sonra çocuklar hemen mihraba doğru koşarak hem hocanın elini öperler, hem de şekerlerini alıp camiden çıkarlar. Bu şekilde hoca ile çocuklar arasında çok tatlı bir ilişki kurulmuş olur.
Çocuklar, bütün yaramazlıkları ve muzırlıklarına rağmen, camilerin gülüdür. Ufak tefek dikenleri var diye onları camiden ve cemaatten koparıp atmayalım.
|