Buhârî ve Müslim’deki bir hadîsi şerîfte Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyuruyor: “Îmân, Süreyya yıldızına çıksa, Fârisoğullarından biri elbette alıp getirir.”
İslâm âlimleri, bu hadîs-i şerîfin İmâm-ı A’zam hakkında olduğunu ve ona işaret ettiğini bildirmişlerdir. Çünkü ondan başka İran’dan bu hadîse muvâfık bir kimse çıkmamıştır.
Yine Buhârî ve Müslim’de bildirilen bir hadîs-i şerîfte şöyle buyuruluyor:
“İnsanların en hayırlısı, benim asrımda bulunan Müslümanlardır (Ashâb-ı kirâm). Onlardan sonra en iyileri, onlardan sonra gelenlerdir (Tabiîn). Onlardan sonra da onlardan sonra gelenlerdir (Tebe-i tâbiîn).”
İmâm-ı A’zam da, bu hadîs-i şerîfle müjdelenen Tâbiînden ve onların da en üstünlerinden biridir.
“Yüz elli senesinde dünyânın zîneti gider” hadîs-i şerîfinin de, İmâm-ı A’zam için olduğunu İslâm âlimleri bildirmiştir. Çünkü o târihte İmâm-ı A’zam gibi bir büyük vefât etmemişti.
“Hayrâtu’l-Hisân”, “Mevdû’âtü’l-Ulûm” ve “Dürrü’l-Muhtâr” da yazılı olan hadîsi şerîflerde şöyle buyuruldu:
“Âdem (aleyhisselâm) benimle iftihar ettiği gibi ben de ümmetimden bir kimse ile iftihar ederim. İsmi Nu’mân, künyesi Ebû Hanîfe’dir. O, ümmetimin nûrudur.”
“Peygamberler benimle iftihar ettikleri gibi ben de Ebû Hanîfe ile iftihar ediyorum. Onu seven beni sevmiş olur. Onu sevmeyen beni sevmemiş olur.”
“Ümmetimden biri, şerîatımı canlandırır. Bid’atleri öldürür. Adı Nu’mân bin Sâbit’tir.”
“Her asırda ümmetimden yükselenler olacaktır. Ebû Hanîfe zamanının en yükseğidir.” Hazret-i Ali (ra) da İmâm-ı A’zam’ı şöyle haber vermiştir:
“Size bu Kûfe şehrinde bulunan, Ebû Hanîfe adında birini haber vereyim. Onun kalbi ilim ve hikmet ile dolu olacaktır. Âhir zamanda, birçok kimse, onun kıymetini bilmeyerek helâk olacaktır. Nitekim Şiîler de, Ebû Bekir (r.a) ve Ömer (r.a.) için helâk olacaklardır.”
|