Yazarımız Hakan Yalman’ın konuyla ilgili görüşünü sorduğu Vatikan Dinlerarası Diyalog Cizvit Sekreteryası eski Genel Sekreteri Thomas Michel, yazısında “Bu vak’a karşısında benim ilk reaksiyonum Müslümanlardan özür dilemek, dinlerine ve Peygamberlerine yapılan bu saldırı nedeniyle af talep etmek oldu. İncitici sözleri sebebiyle, her ne kadar bunu kasten söylemediğine inansam da, Papa’nın özür dilemesi münasip olacaktır” dedi.
Son günlerde televizyonlarda Müslümanların Papa ve Katolik Kilisesine karşı protestolarını görmek ve Müslüman liderlerin benim de mensubu olduğum Hıristiyan toplumunun ruhani liderine karşı suçlayıcı tepkilerini duymak çok acı verici bir durumdur. Ayrıca 30 yıldan fazla süren çabalarla tesis edilebilen Hıristiyan ve Müslümanlar arasındaki karşılıklı anlayış ve diyalog zemininin bu münferit olayla tehlikeye girmiş olmasını müşahede etmek, olayın vahametini gözler önüne sermekte ve bizleri derinden üzmektedir.
Bu vaka karşısında benim ilk reaksiyonum Müslümanlardan özür dilemek, dinlerine ve peygamberlerine yapılan bu saldırı sebebiyle af dilemek oldu. Cihadın “kutsal savaş” anlamına gelmediğini, bilakis bütün gerçek inananlar için ömür boyu süren, “kötülüklerle ve nefisle mücadele” demek olduğunu, bu anlamda insanın Allah’ın rızasına tam tamına uygun yaşamasını sağlayacak müthiş bir ruhsal tasavvur içerdiğini çok iyi bilen bir çok Hıristiyan olduğu konusunda Müslüman arkadaşlarımı temin etmek isterim. Müslümanları şu konuda da temin ederim ki; biz Muhammed’in getirdiği birçok iyi ve güzel öğretiyi ikrar ediyor, saygı duyuyor ve itibar ediyoruz. Bu manada bütün Katoliklerin “Müslümanlara saygı duymayı emreden” İkinci Vatikan Konsili kararlarına itaatkâr olduklarını söylemek, İslam’ın takipçilerine ve onların inanıp, pratiğe döktükleri şeylere saygımızı göstermesi açısından anlamlı olacaktır.
Bazı gözlemciler Papa’nın Müslümanları incitmek gibi bir niyeti olmadığını ifade ediyorlar. Ben bunun doğru olduğuna inanıyorum ancak olayın bir başka tarafı da var. Hayatımız boyunca, çoğu zaman birilerini incittiğimizde bunu istemeden yaparız, nadiren ise bunu cehalet ya da hassasiyetsizlik sebebiyle yaparız. Bu gibi durumlarda bir özür gerekmektedir. Bu sebeple incitici sözleri sebebiyle; her ne kadar ben bunu kasten söylemediğine inansam da, Papa’nın özür dilemesi münasip olacaktır. Papa bugün açıkça ve usulünce özür dilerse, umarım Müslümanlar da alicenap ve çok affedici olacaklardır.
Bütün bunların yanında bence en derin soru şudur: Papa Regensburg’da sarf ettiği bu sözleri neden söyledi? Değil sadece Müslümanlar, Hıristiyan din adamları, diplomat ve gazeteciler de bana; “Bu olay nasıl olabildi?”, “Orada Papa’yı okuyacağı metni değiştirmesi için uyaracak hiç kimse yok muydu?” ve “Böyle talihsiz bir olayın bir daha yaşanmaması nasıl temin edilebilir?” şeklinde sorular yönelttiler.
1981 ile 1994 yılları arasında Vatikan’da Dinlerarası Diyalog Papalık Konsili bölümünün İslâmiyet kısmının başkanı olarak on üç yıl görev yaptım. İşimin ana ekseni, Papa’yı ulusal ve uluslar arası alanda düzenlenen dinler arası diyalog toplantıları konusunda bilgilendirmek ve Müslüman liderlerin Vatikan’a ziyaretlerini organize etmekti. Bunun yanında bence en önemli görevlerimden biri de, eski Papa İkinci Jean Paul’ün Müslümanlar’a hitaben yapacağı konuşmaları önceden incelemek ve Müslümanları incitebilecek bir öğe olduğu takdirde Papa’dan bu kısımların değiştirilmesini arz etmek idi.
Papa İkinci Jean Paul kazara Müslümanları yahut başka dinlerdeki insanları incitebilecek, yanlış anlaşılabilecek şeyler söyleme konusunda oldukça dikkatli ve hassastı. Esasında böyle bir durumla sadece üç, dört defa karşılaştık, ama ben bunları her defasında tashih ettim ve neticede Hıristiyanların Müslümanlara olan saygılarını yansıtan metinler oluşturma konusunda Papa’ya yardımcı oluyordum. Papa da daima yanlış anlaşılabilecek bu kısımları konuşmayı yapmadan önce değiştirirdi, bu sebeple bugün yaşadığımız türde üzücü bir olayı asla yaşamadık.
Her Papa’nın kendine özgü bir tarzı vardır tabii ki; Papa İkinci Jean Paul, daima Vatikan’daki personel ile iyi ilişkileri olan biriydi. Ben öyle hissediyorum ki, Regensburg’da geçen hafta yaşanan bu talihsiz olay, yeni Papa’da bu tarz bir durumun gerçekleşmediğini gösteriyor.
Şöyle bir durum var ki; o (Jean Paul) Vatikan personelini İslâmî ilimler konusunda eğitim görmesi konusunda teşvik ediyordu. Bir örnek verecek olursak, ben, doktoramı Pakistanlı Profesör Fazlurrahman’ın gözetiminde, büyük alim İbn Teymiyye’nin fikirleri konusunda tamamladım. Benden daha önemlisi, daha altı ay öncesine kadar Dinlerarası Diyalog Papalık Konsili Başkanı olan Başpiskopos Michael Fitzgerald da İslâmî teoloji konusunda oldukça uzmandır ve Londra Şark ve Afrika Bilimleri Akademisinden (London’s School of Oriental and African Studies) mezundur. Başpiskopos Fitzgerald bugün Papa’nın Mısır Temsilcisi ve Arap Birliği delegesidir.
Fakat ne yazık ki Fitzgerald’ın da Vatikan merkezinden uzaklaşmasından sonra, Vatikan’da gerçek manada İslâmiyet inancı, pratikleri ve gelenekleri konusunda eğitim almış hemen hiç kimse kalmamıştır. Ve bu eksiklik de Regensburg’da yaşanan bu talihsiz olayla apaçık bir şekilde gözler önüne serilmiştir. Eğer Papa’nın konuşma metni herhangi bir Vatikan görevlisi tarafından incelenmiş olsa idi, onlar derhal Manuel İkinci Paleologus’tan yapılan alıntıyı metinden çıkarırlardı, zira bu ifadeler Papa’nın gerçek konumuna tamamen zıt ve marjinal sözlerdir. Bizans İmparatoru (Paleologus) Hıristiyan bir teolog değildir ya da İslâmî konulardan haberdar olacak bir alim zat da değildir. Bunun yanında asla bir barış yanlısı da değildir, nitekim o bu ifadeleri 7 yüzyıl önce kullanmıştır, gözlemleri de bugün için oldukça tarihseldir ve pratikte, gerçekte bir mana ifade etmemektedir.
Bu noktadan nereye gidiyoruz peki? En önce umarım ki Müslümanlar Papa’nın özrünü kabul edeceklerdir. Zira bugün Papa Manuel Paleologus’tan aktardığı sözlerin kendi kişisel görüşleri olmadığını deklare etmiştir ve Müslümanları inciten sözlerinden ötürü üzgünlüğünü dile getirmiştir. Şahsım adına konuşacak olursam, bir Katolik Hıristiyan olarak ben, bu gereksiz vakanın, mensubu olduğum Katolik toplumu ile yıllardır büyük bir sevgi ve saygı duyduğum Müslümanlar arasında derin bir çatlağa sebep olmasını çok trajik bulurum. Bu yüzden, bütün Hıristiyanlar adına Müslümanlardan ben de af diliyorum ve bunu Yüce Kur’ân’ın “Affederseniz daha iyi olur” öğretisine sığınarak ve bunun bilincinde olarak emin bir şekilde istiyorum.
İnanıyorum ki bu tür talihsiz vakaların bir daha gerçekleşmemesi için gereken adımlar atılacaktır. Yine inanıyorum ki Hıristiyan ve Müslüman din adamları, topluluk liderleri, diplomatlar, akademisyenler ve gazeteciler yeni Vatikan Devlet Sekreteri (Başbakan) Tarcisio Bertone’yi bundan sonra İslâm ya da diğer dinler hakkındaki bütün beyanatların dikkatlice gözden geçirileceği konusunda teminat vermesi ve eğer ihtiyaç duyulursa tamamen eğitimli personeller tarafından metinlerin gözden geçirilmesinin sağlanması konusunda zorlayacaklar ve böylece Katolik liderlerin her beyanatının İkinci Vatikan Konsili’nde kararlaştırılan “Katolik Kilisesi Müslümanlara saygı ve hoşgörü göstermelidir” direktifine uygun olması temin edilecektir.
|