Hak ve hukuk konusu, ‘azınlık-çoğunluk’ meselesi değildir. Dolayısıyla her hangi bir konuda hiç bir kimse; ‘çoğunluğun hakkı var, azınlığın hakkı yok’ diyemez, dememeli. “‘Hak’ haktır, küçüğüne/büyüğüne bakılmaz” ifadesi bu noktada önemli bir tesbittir.
Türkiye’nin önünü tıkayıp, ufkunu karartan başörtüsü yasağını bazıları ‘azınlık/çoğunluk’ noktasından değerlendiriyor ki, bu değerlendirme kökten yanlıştır. Hak ve hukukun, bu noktadan değerlendirilmesinin yanlış olmasının yanında, bazıları gerçekleri ters yüz edip, Türkiye’deki başörtülülerin, başı açık olanlardan daha az olduğunu (başörtülüler ‘azınlık’ başı açık olanlar ‘çoğunluk’) bile söyleyebiliyor. (Bu tesbit, şu şekilde olursa doğrudur: Türkiye’de başı açık bay ve bayanların toplamı, başı kapalı olan bayanların toplamından fazladır!)
Nitekim, 12 Eylül ihtilaline imza atmak suretiyle başörtüsü yasağının yaygınlaşmasına katkı yapanlardan Kenan Evren, bir gazeteye yaptığı açıklamada şöyle demiş: “Ülkemizde başörtüsü kullanmayanlar çoğunluktadır. Başörtülüler azınlıkta kalıyor.” (Sabah, 30 Mayıs 2006)
Bir defa daha tekrar edelim: Hak ve hukuk konusu ‘azınlık/çoğunluk’ meselesi değildir. Ama bu tesbit kökten yanlış ve yanıltıcıdır! Konuyla ilgili yapılan onca araştırma tam aksini ortaya koymuştur ki, bunları hatırlatmaya bile ihtiyaç duymuyoruz. (Merak edenler için: Konu ili ilgili son araştırmalardan birini Milliyet gazetesi yapmış ve bir ‘dizi’ olarak yayınlamıştı.)
Demek ki başörtüsü yasağının altında, tesettürü tercih edenleri ‘azınlık’ gören bir anlayış var. Tesettürü tercih edenler azınlık değil, ama azınlık olmuş olsa bile bu bir ‘hak’tır ve kimse bu hakkı ihlal etme yetkisine sahip olmamalıdır.
12 Eylül’ün lideri Evren Paşa, bir yandan başörtülüleri ‘azınlık’ olarak görüp başörtüsü yasağını savunuyor, öte yandan da “Açık saçık giyinen bayanlara kızıyorum” diyor. Açık saçık giyinenlere kızan, aynı anda tesettürlülere niçin kızar?
Evren’in “Köşk’e çıkacak kişinin eşi başörtülü olabilir mi?” sorusuna verdiği cevap da aynı çelişkiyi barındırıyor: “Yakışmaz. Çıkamaz değil, çünkü böyle bir kanun yok. Yakışmaz. Ama olursa da, ‘Kanunlarımıza aykırıdır’ diyemeyiz.”
Evren, arzu ettiği manzarayı da şöyle açıklamış: “Bazen aklıma gelir: Böyle biri çıksa, cumhurbaşkanlığına çıkar çıkmaz da başını açsa!.. Herkes alkışlar!.. ‘Aferin’ der.” (agg.)
Başını açarsa ‘alkış,’ açmazsa ‘tu kaka’ öyle mi? Yasakçılara, çelişkileri hayırlı olsun!
*
Tevrat’a uygun yemek
İsrail Dışişleri Bakanının Türkiye’yi ziyareti sebebiyle gazetelere yansıyan bir haberde, konuk Dışışleri Bakanına “Tevrat’a uygun yemek ikram edildiği” anlatılıyor. (Hürriyet, 30 Mayıs 2006)
Kartel medyası, İsrail Dışişleri Bakanına “Tevrat’a uygun yemek” ikram edilmesini alkışlıyor da, eskaza Müslüman bir misafir bakana; “Kur’ân’a uygun yemek ikramı” yapılsa acaba nasıl davranırdı?
“Türkiye’ye irtica geldi!” diye vaveyla etmezler miydi?
01.06.2006
E-Posta:
[email protected]
|