Osmanlının son dönemlerinden itibaren doğru Türkçenin ne olması gerektiği hep gündemde oldu. Günümüzdeyse durum çığırından çıktı desek abartmayız. Restoran, sandviç, kafe, egzersiz gibi sözcüklerin yabancı olduğu unutuldu bile.
Türkçemizdeki bir diğer mesele de argolaşma. Sözcüklerin bozularak kullanılması, yeni sözcüklerin uydurulması, içinde özellikle gençlerin çeşitli tepkilerini barındırıyor.
Ana haber bültenlerinde politikacıların, üst konumdaki birçok kişinin argoyu neredeyse üslup olarak benimsemesi de işi zorlaştırıyor.
Başta cep telefonu, internet, facebook, tweet gibi sosyal medya ağları ve küreselleşen teknolojilerle birlikte dil hızla başkalaşıyor...
Neredeyse meramını beş yüz kelimelik sözcük dağarcığıyla anlatmaya çalışan bir neslin varlığını inkâr edemeyiz. Oysaki, kişinin kullandığı kelimeler dağarcığının zenginliği, düşünce dünyasının derinliğinin işaretidir. Merakını on kelime ile anlatan kişi ile duygularını yüz kelime ile ifade edebilecek kişinin tefekkür ufku farklıdır.
İBRETLİ MANZARALAR!
Ne yazık ki bu tabloyu kimi zaman bilim adamlarında bile müşahede etmek mümkün!
*Yıllar önce uluslararası bir programdaki müşahedelerim bu açıdan çok ibretliydi. Tebliğini Türkçe sunan Alman araştırmacı, “mutasavver” kelimesini kullanabilecek kadar dilimize vakıfken, Türk akademisyenin konuşmasının neredeyse yarıdan fazlası İngilizceydi. Yamalı bohçayı andıran konuşmasından ne demek isteğini anlamak mümkün değildi! Dinleyicilerden birisi, yanındakine dönüp "Boğaziçili Sendromu!" diye gülmüştü.
*Sınıfta sorusuna cevap verirken “kâinat” kelimesini kullanan talebesine şaşkınlıkla “Sen bu kelimeyi nerden öğrendin?” diyen öğretmene “Ben Risale-i Nur okuyorum öğretmenim!” diyen küçücük çocuk da ibretli diğer bir manzara!
UZMANLARDAN PÜF NOKTALARI
Uzmanlar Türkçeyi "doğru ve güzel" kullanmanın 10 püf noktası"nı şöyle sıralıyorlar:
1. Sözlük ve imlâ kılavuzuna bakma alışkanlığı kazanın! Anlamını, imlasını ve telâffuzunu tam ve kesin olarak bilmediğiniz yerli ve yabancı kelimeleri sözlük yardımıyla öğrenin!
2. Kitap okumada seçici davranın!
3. Hoşunuza giden şiir ve düzyazılardan en çarpıcı örnekleri ezberleyin!4. Bir kelimenin yaşayan Türkçe karşılığı varken, Batılı kelimelere özenmeyin!
5. Benzer anlamdaki kelimeleri tekrarlayarak konuşmayı, yazmayı uzatmayın! Özetleyin!
6. Kelime ve kavram hazinenizi seyrederek veya dinleyerek değil okuyup araştırarak artırın!
7. Önce kendi dilinizi eksiksiz öğrenin! Türkçenin zenginliğini hazmetmeyen kişinin yabancı dil öğrenmesi zorlaşır!
8. Hangi ilimle meşgul olursanız olun, bir tarafınız edebiyatçı kalsın!9. Hadiseleri tahlil, mukayese ve çözme kabiliyetiniz, bildiğiniz Türkçe kelime ve kavram sayısıyla doğru orantılıdır!
10. Şiir, hikâye, roman, deneme gibi çalışmalar yapın.
HÜLASA
Okuduklarımızı, dinlediklerimizi, seyrettiklerimizi dikkatli seçmeliyiz. Zira düşünce yapımız, tefekkür ufkumuz bunlarla gelişiyor. “Dervişin fikri neyse zikri odur” sözü boşuna söylenmemiş.
Dilimizin katledildiği bir ortamda Risale-i Nurların okuyucularına dili muhafaza etme ve zenginleştirme noktasındaki kazandırdıkları saymakla bitecek gibi değil! Bu konu şüphesiz geniş araştırmalar, uzman çalışmaları gerektiriyor. ‘Cevamiül kelim’ olan Risale-i Nur’un orijinal dili üzerinde yapılan her araştırma hayatî bir önem taşıyor.