İsim belirtmeyen okuyucumuz: “Resim yapmak hangi ölçülerde caiz, hangi ölçülerde dinen sakıncalıdır?”
Sizin İsminiz Hangisi?
Resim yapmak bir kabiliyet olarak Allah’ın El-Musavvir ismine mazhar olmaktır. Yüce Rabbimiz esmasının muhteşem bir halitası olarak yarattığı insanı, bir ismiyle de tezyin etmiştir. İnsanların kimi El-Hakîm ismine mazhardır; hikmetli düşünür, hikmetli söyler. Kimi Er-Rahim ismine mazhardır; merhameti ve şefkati öndedir. Kimi el-Celil ismine mazhardır; şecaatte ileridir. Kimi El-Alîm ismine mazhardır; ilim adamıdır. Kimi El-Mukaddir ismine mazhardır; matematikçi, mühendis, mimar, tasarımcı veya plânlamacıdır.
Kimi El-Cevad ismine mazhardır; fevkalâde cömerttir. Kimi El-Muktesıt ismine mazhardır; tutumlulukta üstüne yoktur. Kimi El-Ğafur ismine mazhardır; hoşgörülü, müsamahakâr ve affedicidir. Kimi El-Vedud ismine mazhardır; karşılıksız sevgide ve fedakârlıkta ileridir. Kimi Eş-Şakir ismine mazhardır; kadirşinaslıkta üstüne yoktur. Kimi El-Halim ve Es-Selam isimlerine mazhardır; tevazuda, nezakette bir numaradır. Kimi Es-Sani ismine mazhardır; sesiyle, eliyle, maharetiyle sanatkârdır, sanayicidir.
Her bir sıfatın kırmızı çizgileri vardır
Örnekler arttırılabilir. İnsan, kendini insan yapan sıfatların tamamını Hâlık-Teâlâ’dan alır. Fakat bunları düzgün, kırmızıçizgileri aşmadan, başkasına zarar vermeden kullanmaktan da sorumludur. Her bir sıfatın kırmızıçizgileri vardır. Bu çizgileri belirleyen ise, Şeriattır.
Meselâ El-Cevad isminin kırmızıçizgisi savurganlık yapmamaktır. El-Muktesıd isminin kırmızıçizgisi cimrilikten kaçınmaktır. El-Vedud isminin kırmızıçizgisi haram sevgiden korunmaktır. El-Hakim isminin kırmızıçizgisi cerbezeden sakınmaktır. Es-Sani ve El-Musavvir isimlerinin kırmızıçizgisi de haramdan kaçınmaktır.
Resim Sanatının Sınırları
Resim yapmak her ne kadar El-Musavvir ismine dayanıyorsa da, insanlık tarihi boyunca resim ve suret yapanların sicili pek temiz olmamıştır. İslâmiyet’ten önceki hemen bütün devirlerde resim, suret ve heykel şirke ve putperestliğe malzeme yapılmıştır. Bu, doğrudan Tevhid inancını örselediği için, İslâmiyet bu konuya şartlı yaklaşmıştır.
Bir defa Cebrail (as), Resulullah Efendimiz’e (asm) geldi. Resulullah Efendimiz (asm): “Buyurunuz!” dediğinde Cebrail (as): “Nasıl gireyim? Evinizde at ve insan misallerini ihtiva eden bir perde asılıdır. Ya bu resimlerin başlarını koparınız. Yahut bu perdeyi indirip yere seriniz. Biz melekler zümresi içinde resim bulunan eve girmeyiz” diye cevap verdi.1
Cebrail’in (as) bu sözünden anlaşılan, hayatî bir uzvu bedeninden koparan resim, canlıyı değil ölüyü resmetmiş oluyor. Çünkü o uzuv olmadan hayatiyet söz konusu olmaz. Kutsama da olmamak şartıyla böyle resimlerde sakınca yoktur.
Nitekim bir ressam, fakih sahabelerden İbn-i Abbas’a: “Ben resim yaparak geçinirim. San’atım hakkında bana bir fetva lütfediniz!” dediğinde İbn-i Abbas (ra):
“Resulullah (asm), canlı resim yapmayı yasakladı. Eğer sen san’atına devam etmek mecburiyetinde isen, ağaç ve zihayat olmayan aksam-ı vücudu tersim et” demiştir.
Tammü’l-Hilka Şartına Dikkat!
Bu rivayetlerden, âlimler ve fıkıh mezhepleri, manzara resimlerinin ve üryan bir biçimde tammü’l-hilka olmayan, yani çıplak olup da tam bir canlılığı ve tam bir yaratılışı vasfetmeyen insan ve hayvan resimlerinin caiz olduğunda birleşmişlerdir. 2
Tammü’l-hilka olmamaktan maksat, onsuz hayatiyetin devam etmediği bir uzvun resimde eksik olmasıdır. Meselâ gövdesiz bir baş veya belden yukarı resmi caizdir. Çünkü gövdesiz baş yaşamaz. Bu, cansız hükmündedir. Sadece el, sadece ayak gibi uzuvlar da tek başına cansız hükmündedir. Sadece baş, el, ayak gibi uzuvlar çizilir ve bedenin geri kalanı için elbise çizilirse, bu cansız hükmünde olur. Çünkü bu durumda baş, el ve ayağın dışında çizilen bir açık beden yoktur.
Dolayısıyla, elbise giydirilmiş olarak çizmekte bir mahzur bulunmuyor. Çünkü çizilen beden değil, elbisedir. Elbise ise cansızdır. Elbiseden taşan el, ayak, boyun, baş gibi vücud aksamı da bedensiz canlı kalamadıklarından, tam canlılığı ifade etmezler.
Fakat anadan üryan (tam çıplak) olarak tam bir bedeni resimde çizmek, canlıyı tam canlılık unsurlarıyla çizmek olacağından caiz değildir. Bu esasen mahremiyet açısından da caiz değildir.
Dipnotlar:
1- Buharî, Büyu’, 980. 2- Buharî, Tecrid-i Sarih Tercemesi, 6/419.