“Küre-i arzdaki boğuşmalara merak edip bakanlar, dikkat edenler, ya aklını dağıtır manevî bir divane olur ya kalbini dağıtır manevî bir dinsiz olur, ya fikrini dağıtır manevî bir ecnebi olur.”(Kastamonu Lâhikası)
(Asrın ekser insanı pek çok sosyal medya unsuru ile küre-i arzın boğuşmalarını takip ederek akıl, kalb ve fikrini dağıtmaktadır. Oysa Üstad siyasetin şerrinden Allah’a sığınmaktadır. Siyasetin şerli kısmını takip etmek değildir. Oysa vazifemiz, biz böyle hayrette kaldığımız noktalarda iman hakikatlerinden doğan düsturlara sarılmalıyız ve dehşet alınan fitne zamanlarında ise hakikat rehberlerinin izini takip etmek düsturumuz olmalıdır. İmam-ı Şafii Hazretleri ise “fitne zamanında düşman oklarını takip edin; Onlar size hak yolu gösterecektir” diyor. Bizler de eğer hakikaten Risale-i Nur gibi asrın çaresini sunan bu hak mesleğin düsturlarını anlamak istiyorsak Emirdağ, Kastamonu, Barla Lâhikası mektuplarını azamî dikkatle okumalıyız. Ve Üstadımızın hiçbir zaman menfî bir yol çizmediğini görmeliyiz. Ayrıca neye (dinsizlik cereyanına mı, İslâmiyet namına mı) taraftar olduğumuza azamî dikkat göstermeli! Şahıslara değil hakikatlere göre disipline olmanın yolu Lâhikalardaki düsturlarda gösterilmektedir.)
Şimdi Lâhika Mektuplarının ehemmiyetine dair Tarihçe-i Hayat’tan ve de Barla Lâhikası’nın Takdim bölümünden bir kaç kısmı burada aktaralım:
“Gayet ehemmiyetli ve hakikatlı olduğu kadar gayet güzel olan ve Risale-i Nur’un “Lâhika Mektubları” ismini alan bu mektublar, Nur Talebelerinin ruhî birçok ihtiyaçlarını tatmin etmiştir. Hem Risale-i Nur Talebelerine, Kur’ân ve iman hizmetinde birer rehber hükmüne geçmiş; hem İslâmiyet düşmanlarının bütün bütün yalan ve uydurma propagandalarına aldanmamak ve intibah vermek hususunda uyandırıcı bir tesir husûle getirmiştir. Ve bu suretle de, dinsizliğin o muvakkat şaşaalı saltanatı devrinde -çok kimselerin ümidsizliğe ve atalete düşürüldüğü o karanlık günlerde- kalblere inşirah ve sürur vermiş ve iman hizmeti için faaliyet aşkını yerleştirmiştir. Ve böylece mü’minleri yeisten kurtarıp, İslâmiyetin, Risale-i Nur’la istikbaldeki parlak zaferlerine işaretler edip müjdeler vermiştir. Evet o nuranî Lâhika mektubları ki; ruhları, kalbleri cezb ve fetheden, akılları teshir eden hakikatlarla doludur.” (Tarihçe-i Hayat)
“Bu lâhika mektubları -ki “Yirmiyedinci Mektub’dur- Risale-i Nur’un ilk te’lifi ile başlayıp devam edegelmiştir. Risaleler Barla’da te’lif edilmeye başlanıp Isparta ve civarındaki kıymetdar talebeleri bu Risaleleri okumak ve yazmak suretiyle istifade ve istifaza ettiklerinde hissiyatlarını, iştiyak ve ihtiramlarını bir şükran borcu olarak muhterem müellifi Hazret-i Üstad’a mektublarla takdim etmişler. Bazı müşkilâtlarının ve suallerinin halledilmesini rica etmişler; böylece hem Hazret-i Üstad’ın, hem talebelerin mektubları ile “Barla”, “Kastamonu” ve “Emirdağ” lâhika mektubları vücuda gelmiştir.” (Barla Lâhikası)
“Kastamonu Lâhikaları: ...Risale-i Nur’un mahiyeti, kıymeti, deruhde ettiği kudsî vazife-i imaniyesi ve mazhariyeti; hem talebelerinin tarz-ı hizmetleri, mütecaviz dinsizler karşısında sebat ve metanetleri ve ehl-i İslâm’ın birbiri ile muamelâtında takib edecekleri ihlâslı hareketleri gibi, dâhilî ve haricî bir çok mes’elelere temas etmiştir. Bu itibarla Kastamonu Lâhika mektubları bilhâssa yazıldığı zaman itibariyle de büyük ehemmiyet kesbeden bir devrin mahsûlü olması ve birçok içtimaî mes’eleleri ve küllî imanî bir nazar-ı hakikatla mütalâa, mülâhaza ve küllîleşmesi gibi cihetlerde büyük kıymeti haizdir.” (Barla Lâhikası)
“Risale-i Nur’un te’lifi ve neşriyle beraber bu lâhika mektublarının zuhuru, devamı ve neşri, bizzât muhterem müellifi tarafından yapılması ve tensib edilmesi ve müteaddid mektublarda da bu lâhikaların kıymetini ifade buyurmaları ve nazara vermeleri, her halde bu lâhikaların ehemmiyetini tebarüze kâfidir.” (B. Lâhikası)