"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sevgi bombardımanı

Şeyda Sultan ZENGİN
02 Aralık 2018, Pazar 00:20
Psikolojik danışmanlar bilir, son sınıfta grup rehberliği dersi alıyoruz ve bu dersin son faaliyeti sevgi bombardımanıdır.

Herkes sandalyeleriyle yuvarlak oluşturur, gönüllü olan birisi el kaldırır ve diğerleri onun hakkındaki fikirlerini, eleştirilerini, güzel-çirkin yönlerini söyler. İyisiyle kötüsüyle bütün düşüncelerini... Bir şartla ki; bu eleştiri yapıcı olacak, kelimelerini dikkatli seçecek. Çok güzel sonuçlar veren bir faaliyettir ve ne söylenirse söylensin sonucunda sevgiyle dolduğun, mutlu ayrıldığın bir oturumdur. Biz de zamanında staj yaptığımız okullarda, lisedeki ve ortaokuldaki öğrencilerimize uygulamıştık ve gerçekten grubun bağını güçlendirdiğini gördük.

Sonra düşündüm bunu neden dersanede uygulamıyoruz? Madem bu kadar faydalı, geri bildirim ihtiva eden bir faaliyet, öyleyse biz de uygulayalım. Bir akşam meşveret yapıp ev içi meselelerimizi konuştuktan sonra, son olarak ben bir şey sordum; “Kızlar, hepimiz bir aile gibiyiz, aynı evde yaşıyoruz. Ben de görevli olarak başınızdayım. Bende gördüğünüz bir istibdat hâli, sevmediğiniz bir davranışım, bir huyum var mı? Bilip düzeltmek istiyorum.”

Cevaplar gelmeye başladı, “senin şu hareketine kırılmıştım, ama söyleyememiştim çünkü ne tepki vereceğini bilememiştim, bir gün şöyle olmuştu, ama sonra neden öyle dediğini anladım vs.” Kimsenin içinde bir şey kalmayıncaya dek dinledim, sonra açıkladım, fark etmediğim hareketlerimi söyledikleri için ‘iyi oldu söylediğiniz, daha dikkatli olacağım’ dedim. Sonra meşvereti bitirip çay saati yaptık. Herkes konuşmaların etkisi altında kalmış olacak ki, ‘beni de eleştirsenize çok merak ediyorum’ teklifi geldi. ‘Birbirimizden rahatsız olduğumuz şeyler var mı konuşalım’ dediler. Yani o sevgi bombardımanı faaliyetinin işleyişini kızlar kendi buldu, fıtrî olarak. En verimlisi de budur zaten. Ardından konuşmalar başladı, ‘sen çok iyi huylu birisin, ama bazen sert çıkıyorsun, sanırım fark etmiyorsun, ama ben kırılıyorum. Bir de şöyle şöyle...” Başkası eleştirilmek için gönüllü oluyor, onu eleştiriyoruz; “Sen birine kızdığında başkalarına da surat asıyorsun, ama biz masumuz, bize kızma. Bir de bir yanlışını fark ettiğin an düzeltiyorsun, bu çok güzel birşey...” Bir başkası gönüllü oluyor; “Senin alarmların çok çalıyor buna bir çözüm bulalım (gülüşmeler..)” ve böylece isteyenler hakkında fikirlerimizi bildirip arkadan konuşacak veya içe atılacak konu bırakmadık. Beğenmediğimiz huylar yanında beğendiğimiz huylarımızı da söyledik. Hakkında konuşulmasını istemeyenler de olabilir, sonuçta gönüllülük esas bunda. Kimisi eleştiriye hazır olmayabilir, bu normal.

Sevgi bombardımanının sonunda bu birbirimize geri bildirimlerden çok memnun kaldık, bir de üzerine nefis muhasebesi kitabından tefeül çektik. Tevafuklar, tevafuklar.. Güzel oldu elhamdulillah. Hadis-i şerifte denildiği üzere; “Komşuların sana ‘İyi bir iş yaptın’ dediklerini duyduğunda iyi bir iş yapmışsın, ‘kötü bir iş yapmışsın’ dediklerinde kötü bir iş yapmışsındır.” demek bizi tanıyan insanların hakkımızdaki söylediklerine itibar etmeliyiz. Çünkü bazen başka bir gözle kendimizi görmeye ihtiyacımız var, dışarıdan kendimize bakmaya ihtiyacımız var. İyi yönlerimizle kötü yönlerimizle kendimizi tanımaya ihtiyacımız var. Bu tabi yıkıcı değil yapıcı bir dil ile olmalı ki nefis üzerine alabilsin. Yoksa reddeder.

Biz ki; Medresetü’z zehra hayalini gerçekleştirmek için dersanelerde kalıyoruz, din ile fen ilimlerini birleştiriyoruz, neden okulda öğrendiklerimizi dersanede uygulamayalım? Neden okula münhasır bırakalım? Hele de bu uygulamalar dersane içi muhabbeti arttıracaksa neden yapmayalım?

Sevgi bombardımanının ardından bir de duâ kardeşliği çekilişi ve hediye çekilişi yaptık. Normalde kâğıtlara isim yazıp, herkes çekiyordu, kime hangi isim geldiyse onun duâ kardeşi oluyordu. Bu sefer biraz değiştirerek yaptık, ama format yine bu idi. Tevafuk ki, hediye ve duâ kardeşliğinde birbirine çıkan kişiler, pazar alış veriş nöbetinde zaten eş olan kişilerdi. Aklımıza geldi; Pazar nöbetlerimiz bir, alış verişimiz bir, kardeşliğimiz bir, hediyemiz bir.. Bir bir bir, bine kadar bir bir.. Uhuvvetimiz bir, tesanüdümüz bir, dersanemiz bir, bir bir yüze kadar bir bir..

“Bu bir birler, bize yekdiğerimizi Allah için sevmek kaydını sağlamlaştırmakla beraber, ruhî, kalbî, ebedî, lâyemut bir birlik temin etmektedir. Hamd ve şükürler olsun mü’miniz.” (Barla Lâhikası)

Okunma Sayısı: 6847
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı