"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Al iz vell!

Şeyda Sultan ZENGİN
21 Nisan 2019, Pazar
3Idiot (Üç Aptal) filmini izlemişsinizdir. Benim favorilerim arasında. Defalarca izledim ve her seferinde bir yeri dikkatimi çeker; mühendislik fakültesinde okuyan ve her sınavda 1. olan başrol oyuncusu Rancho’ya, arkadaşları sınav stresi hakkında dertlenir;

- Kuizler, vizeler, finaller... Tek dönemde 42 sınava giriyoruz.

- Bu kadar evham yapma dostum. Al elini, kalbine koy ve de ki, ‘All iz vell.’

- All iz vel?

- Evet, All iz vell. Köyümüzde yaşlı bir bekçi vardı, gece devriyelerinde bağırırdı: ‘Aaaall iiiz veeeeell (Herşey yolunda)’ Biz de huzurlu bir şekilde uyurduk. Sonra bir gece, bir hırsızlık oldu ve saat 12 olduğunda bekçi yine bağırdı “Aal iz vell”. Sonra öğrendik ki bekçi körmüş! O, ‘All iz vell’ derdi, biz de güvende hissederdik kendimizi. O gün, bu kalbin ne kadar kolayca korkabildiğini öğrendim. Kandırmanız gerekiyor kalbi. Sorun ne kadar büyük olursa olsun, ‘All iz vell’ diyeceksiniz.

- Peki bunu söylemek sorunu çözüyor mu?

- Hayır, ama sorunla yüzleşme gücü veriyor..

Evet, filmin bu kesitinden de yola çıkarak anlıyoruz ki, gerçekten kalp çok çabuk kanıyor. Duyduğu şeyi gerçeğe dönüştürüyor. Bu yüzden bir adama 40 defa “iyisin iyisin” dense iyileşmesi vuku buluyor. Psikolojide “telkin verme” diyoruz buna. Bir çeşidi de kendi kendine telkindir. Telkin; bir duyguyu, bir inancı ve bir düşünceyi, başkalarına veya kendimize kabul ettirme yoludur. Normal bir insan gerek kendisiyle gerek çevresindeki kişi ve nesnelerle etkileşim halindedir. İnsan, kendini etkileyebildiği gibi, çevresini etkileyen ve çevresinden etkilenen bir varlıktır. Böylece telkinin temelinde “etki”nin bulunduğu anlaşılmaktadır.

Bu yöntemle pek çok hastalığın tedavi edildiği görülmüştür. Kendi kendine telkin, özellikle akıl ve beden hastalıklarının tedavisinde kullanılmıştır. Buna göre kendi kendine telkin, organlara etki ederek onları iyileştirebilmekte, şeker ve verem hastalıkları üzerinde etkili olmakta, baş ağrıları ve siyatiği gidermekte ve hırpalanmış dokuları onarmaktadır. Özellikle psikosomatik ve psikolojik rahatsızlıklarda, kişinin kendine iyi olacağına dair telkinleri etkili olmaktadır. 

Hipnoz da iyi bir telkin çeşididir, ancak günümüzde hipnoz altında telkin uygulaması pek tercih edilmiyor. Hastaların telkine daha kabiliyetli olması ve hipnozdan dolayı kendi iradelerini kaybeder duruma gelmeleri sebebiyle bu uygulamadan kısmen vazgeçilmiştir. Hatta psikolojinin babası olarak bilinen Freud da hipnozla tedaviyi esas edinmiştir. Ancak her hastanın hipnoz edilemediğini görmesi ve istediği sonucu alamaması üzerine hipnozla tedaviden vazgeçmiştir.

Kendi kendine telkin metoduyla, kişi kendisine iyi olacağını telkin ederek iyileşebilir. En azından filmde dendiği gibi; sorunla yüzleşme gücü bulur. İnsan yaratılış itibariyle âciz ve zayıftır. Ancak bazı insanlar bu acziyeti ifrat derecede hisseder. Hiçbir işe güç yetiremeyeceğini, sorun çözemeyeceğini, insanların onu dinlemeyeceğini, başarılı olamayacağını düşünür. Bu yüzden riskli işlere kalkışmak şöyle dursun, yatağından bile çıkmak istemez. İşte böyle durumlarda kendi kendini düzeltmenin bir yolu telkindir. Stresli-korkulu-endişeli anlarda kalbine dokunup; “Başarabilirsin, bu zorlukla ilk defa sen karşılaşmıyorsun/Bu zorlukla yaşayabilirsin, peygamberlerin hayatı, büyük insanların hayatı da kolay değildi./Ağlayabilirsin, ama gözyaşını sil ve yapman gerekeni yap” gibi telkinler verilebilir. Bu seni güçlendirir, çünkü en başta kendin tarafından anlaşıldığını hissedersin. Seni önce sen anlamalısın.

Bir diğer husus, hayatta aşamayacağımız, gerçekten güç yetiremeyeceğimiz şeyler de vardır. Meselâ vefat eden bir yakınını geri getiremezsin. Veya her zaman istediğin başarıyı elde edemezsin. Feleğin çarkını sen değiştiremezsin. Ama yine de üzülür insan. Ve yine telkine başvuruyoruz; “Herşey güzel olacak. Öyle demiyor mu asrın âlimi; “herşey güzeldir; ya bizzat ya netice itibariyle.” Ya burada, ya Cennette. Ama herşey güzel olacak. Bazen güzel bir bahçenin içindeki kaya bile vazifesi itibariyle güzeldir. Herşey güzel olacak kalbim, herşey güzel olacak, ya hemen ya neticesinde...

“All iz vell;” yani herşey yolunda kalbim sıkıntı yok. Evet kırılmış incinmiş olabilirsin, ama bu olayları bir gören var. Sen hayatını kendin idame ettirmiyorsun ki. Senin bir sahibin var. Burada sen misafirsin, fuzuli karıştırma bu dünyayı. Yapman gerekeni yapıp neticeye karışma. Allah görüyor O’na söyle, kendi kendine söylenmeyi bırak kalbim. Ve emin ol, Allah’ın katında herşey ayarlanıyor, herşey yolunda. All iz vell! All iz vell! “ Artık kalbinize hangi telkin iyi geliyorsa çeşitlendirebilirsiniz bunu.

Peki ya içten içe inanmıyorsan herşeyin güzel olacağına, herşeyin yolunda olduğuna? Yine de telkine devam et derim. Çünkü asrın âlimi Bediüzzaman diyor ki; “Gafletle yapılan zikirler dahi feyizden hâli değildir.” Yani bir zikri gafletle, anlamadan yapsan dahi sana feyzi gelir. Aynen öyle de idrak edilmeyerek söylenen “Ben iyiyim, iyi olacağım, herşey güzel olacak, bunlar geçecek” telkinleri de bir sürelik tekrarın ardından işe yaramaya başlayacaktır. Hatta akşam ile yatsı arasında çektiğimiz 33’er adet “La havle vela kuvvete illa billah” “Hasbunallah veniğmel vekil” “Ya Baki entel Baki” gibi zikirler, kalbi bu yönde tedavi eder. Güç verir, yaşamak için gerekli sabrı verir. O zikirleri mümkün olduğunca alışkanlık edinmek gerektir. En güzel telkindir zikir. Peki, bu sorunları çözüyor mu? Hayır, ama sorunla yüzleşme gücü veriyor..

Okunma Sayısı: 4843
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdullah Tunç

    21.4.2019 09:42:51

    Evet,pozitif düşünmek,her zaman iyim ser olmak,güzel görmek,güzel düşün mek.hayata tat verir,lezzet verir.Huzur verir,enerji verir,güven verir mücade dele azmi verir.Böylece olumsuz gibi görünen çok hadiselerin altından ko laylık kalkar,kör düğümleri rahatlıkla çözer.Hem kendisi kazanır,hemde et rafına kazandırır.Yani bir ışık kaynağı gibi olur;hem kendisini aydınlatır ve hemde etrafını..."Hakikaten her şey ya doğrudan güzel veya neticeleri iti barıyla güzel."Çünkü hayata kader ha kimdir.Herşey kaderin tabiri caiz ise proğramı dahilinde cereyan ediyor.Bu rada fevkalade önemli olan husus Kur'anın nazarıyla hadiselere bakmak semavi,rabbani düşünmek.işin içine heva ve hevesimizi karıştırmamak. Kur'anın ölçüleriyle ölçmek,analizler yapmak, buna göre sonuçlar çıkar mak.

  • Ali Tam

    21.4.2019 07:58:56

    I)( Émile Coué, 1857-1926) 1895, Cenevre/İsviçre, Eczacı, Psikolog.Émile Coué nun savunduğu teze göre insanlar hergün, 20 defa kendi söylediğini kendi duyabileceği yükseklikte ‘her yönden kendimi daha iyi hissediyorum’ diye telkinde bulunmalı. (Alman Psikiyatrist Dr. Johannes Heinrich Schultz, 1884 -1970 Batı-Berlin daha sonraları Émile Coué nun yöntemini geliştirerek ‘gevşemiş bir halde kendi kendini telkin’ metoduna dönüştürmüştür)

  • Ali Tam

    21.4.2019 07:58:14

    II)ABD ve birçok ülkede seminerler düzenleyen Émile Coué konuşmalarında her insanın kendi sıhhat gücünü kuvvetlendirebileceğini ve kuvvetlendirmek zorunda olduğunu bildirmiştir. Tedavi ettiği hastalarına. 'Sizi sıhhate kavuşturacak güç bende değil, sadece sizdedir' demiştir. Bilinçli kendi kendine telkin metoduyla kendi kendinize başarmak „Die Selbstbemeisterung durch bewusste Autosuggestion“ adlı kitabında bahsettiği tezi ve tecrübelerini iki temel esasa dayandırır: (Biz bunları Risalelerin mihengince ıslah ettik)

  • Ali Tam

    21.4.2019 07:57:34

    III) 1)İçimizdeki her düşüncede gerçekleşmeye yönelik eğilim/meyelan vardır. (Yani: İçimizdeki her düşüncenin içinde gerçekleşmesi için gerekli potansiyal ve eğilim/meyelan vardır. Düşüncenin içindeki güç) Mana yı harfi olarak bakılmak şartıyla tohumun içinde yarılıp bir ağaç olacak istidat/kabiliyet vardır. Düşünce de manevi bir tohumdur, gerçekleşmesi için gerekli istidat o düşünce ile münderecatında halkolunmuştur. (26. Söz Kader Risalesini hatırlarsak düşünce bir noktada vücuda gelir o an mevcuddur, yaratılmıştır, herhangibir TEORİNİN vücudu gibi, gerek Maturidi gerekse Eşariye göre mevcud olan abde verilmez)

  • Ali Tam

    21.4.2019 07:57:05

    IV) 2) İçimizdeki en önemli özellik irade/istemek değil, bir şeyi yapabileceğine inanma gücü; tahayyül ve tasavvur edilenin mümkün olduğuna telkin ederek kanaat getirmektir, inanmaktır. Bunu teyiden/tasdikleyici mahiyette Albert Einstein şöyle demiştir: Fantazi (tahayyül ve tasavvur gücü) bilgiden daha önemlidir, zira bilgi sınırlıdır. Yeterince sağlam yerleşen her tasvir, gerçekleşmeye meyillidir ve şayet buna tabiat kanunları (biz buna FITRAT diyoruz) mani değilse gerçekleşir.

  • Ali Tam

    21.4.2019 07:56:30

    V) Bu cümleden olarak gazetemizde Ali Talip Güloğlu imzasıyla 14.08.2016 Pazar günü yayınlanan ‘Nikbin Olunuz’ adlı makaleye arşivimizden ulaşarak okumanızı tavsiye ediyorum. Makalede Dr. Victor Pauchet, 1869-1936 in Nikbin Olunuz adlı kitabına atıf yapılmış. Bilindiği gibi merhum ve muazzez Zübeyir Gündüzalp ağabey Risalelerle tanışmadan önce koliler dolusu kitap okumuş bir okuma hayranı ve gayet bariz bir şekilde anlaşılıyor ki okuduğu kitaplar arasında Birinci Avrupa’nın kitaplarından olan mezkur kitabı okumuş ve Notlarında kendi kendine telkin metodunu tavsiye ediyor. Risalelerden tanıdığımız musibet esnasında “buda geçer yahu” dememiz tavsiye ediliyor ki bu da bir kendi kendine telkindir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı