Bir gün kitap kırtasiye dükkânımda çalışırken bir bayan geldi, kalem silgi istedi.
Ben onları verirken tezgâhın üstündeki Hastalar Risalesi’ni gördü. Birden heyecanla ve şaşkınlık içinde, sevinçle “aaa” dedi. “Bu hayretiniz neden?” diye sordum. Hastalar Risalesi’ni göstererek, “Ben bu kitabı arıyordum. Bir türlü bulamıyordum, hemen almak istiyorum” dedi. Ben de “Bu heyecan ve sevincinizin sebebi nedir?” diye sordum.
“Vaktinizi almazsam anlatayım” deyince, “Buyurun, ne demek, merak ettim, anlatın lütfen” dedim.
Anlatmaya başladı:
“Hastalar Risalesi’ni bir arkadaşım bana hediye etmişti. Kitabı baştan sona okudum, çok istifade ettim. Benim bir komşum vardı, babası kanserdi, Ankara’da tedavi oluyordu. Kendisiyle yolda karşılaştık. Babasının durumunu sordum. Ömrünün son günlerini yaşadığını, doktorların ‘Tıbben yapacak birşey kalmadı, elimizden gelen herşeyi yaptık, hastanızı götürün, evinde son günlerini geçirsin, duâdan başka çare yok’ dediklerini ağlayarak, hıçkırıklar içinde anlattı. ‘Ne olur babama duâ edin’ dedi. ‘Babamın duâdan başka çaresi kalmadı, Ankara’dan getirdik, şimdi evde. ’ ‘Dur sana bir kitap vereyim’ dedim. Hastalar Risalesi’nin manevî bir reçete hükmünde olduğunu arkadaşım bu kitabı bana verirken söylemişti. Hastalığın insan için ne kadar büyük bir nimet ve günahlara kefaret olduğunu, sanki hastalığı sevdirdiğini, manevî bir kazanç ve şifa kapısı olduğunu anlamıştım. Arkadaşıma dedim: ‘Bu kitabı devamlı baş ucunda okuyun, inşaallah şifa bulur, duâ edeceğim’ diyerek tesellide bulundum ve ayrıldık.
“Aradan 5-6 ay gibi bir zaman geçti, tekrar karşılaştık, boynuma sarıldı, başladı anlatmaya: ‘Babamı duâlar kurtardı, verdiğin kitabı devamlı okuduk. Allah’ımıza yalvardık, babam iyi oldu, Allah senden razı olsun. Ankara’ya kontrole götürdük, 2-3 ay ömrü kaldı diyen doktor şaşırdı. Siz buna ne yaptınız diye sordu, yaptığı tetkiklere bakarak birşeyinin kalmadığını söyledi. Biz de yanımızdan ayırmadığımız kitabı gösterdik ve ‘Dediğin gibi duâlar ettik doktor bey’ diye cevap verdik. Doktor hayretler içinde kaldı.’ Onun için Hastalar Risalesi’ni arıyor, ama bulamıyordum, şimdi sizde görünce sevincim ondan.”
Kitaptan birkaç tane aldı, devamlı dağıtmak istediğini belirterek ayrıldı.
Kütahya’da merkezi bir yerde eczacımız var, kampanyalı Hastalar Risalesi çıktığında binlerce alarak maddî reçetenin yanında “Bu da manevî bir reçete, bizden size hediye” diyerek müşterilerine veriyordu.
Eskişehir’in kahraman, fedakâr, cefakâr, ehl-i hizmet Nur postacılarından rahmetli Kadir Tuncay Ağabeyimiz vardı. Eskişehir ve çevre hastanelerini dolaştığı gibi bir gün de Kütahya Devlet Hastanesi’ne gelerek yüzlerce Hastalar Risalesi’ni tek tek hastaları ziyaret ederek hediye etmiş, onlara moral verip şifalar dilemişti. Onun muhtaç gönüllere ulaştırdığı Hastalar Risalesi yukarıda anlattığımız gibi daha kim bilir kimlere şifa oldu... Allah ondan razı olsun, mekânı Cennet olsun ve nurla dolsun.
Cirmen küçük manen büyük bu kitapçıkları çantamızdan eksik etmeyelim, her zaman hediye edebileceğimiz muhtaç gönüller karşımıza çıkacaktır.