Her türlü imkânın arttığı, teknolojinin geliştiği bir zamanda bizler sahip olduğumuz her şeyin en iyi, en güzel ve en kaliteli olmasını isteriz.
Üstelik ömrümüzün çoğunu bu uğurda harcarız. Yani okullar okur, iş hayatına atılır ve maddî durumumuzun en iyi olması için çabalayıp dururuz.
Fakat ne aciptir ki birer mü’min olarak kendimizin en iyi ve en mükemmel bir kişi olmamız icap ettiği gerçeğini görmezden geliriz. Oysa bir insanın kemale ermesi, iyi ve mükemmel biri olması, başka hiçbir şeyin iyi ve mükemmel olmasıyla kıyaslanamaz. Birisi basit bir cam parçası hükmünde iken diğeri paha biçilemez cevherler kıymetindedir.
Evet, Hz. Âişe (r. anha) validemizin ifade ettiği gibi; ahlâkı Kur’ân ahlâkı olan1, ayrıca Cenâb-ı Hakk tarafından “Sen yüce bir ahlak üzeresin”2âyetiyle Kur’ân’da övülen, insanlığa ahlâk yönünden önderlik eden Peygamber Efendimizin (asm) en büyük hedeflerinden biri de her hâliyle ve hareketiyle insanlığa örnek olacak ve ahlâkı güzel bir nesil yetiştirmekti. Zira Peygamber Efendimiz (asm): “Ben, güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim”3 buyurmuşlardır.
Ahlâk hakkında Sahabelerle sohbet eden ve onlara sorular sorarak konunun daha iyi anlaşılmasını sağlayan Peygamber Efendimiz (asm) bir gün ashabına: “Size en hayırlılarınızın kimler olduğunu bildireyim mi?” diye sormuşlardı. Onlar da: “Buyur ya Resûlallah.” diyerek cevabı merak etmişlerdi. Resul-i Ekrem Efendimiz (asm) buyurmuşlardı ki: “En hayırlılarınız, ömrü uzun ve ahlâkı güzel olanlarınızdır.”4
Evet, ahlâkı güzel insanlara doyum olmaz. Böyle insanlar Peygamber Efendimizin (asm) bu dünyada övgülerine mazhar oldukları gibi, kıyamet gününde de Onun (asm) en yakınında bulunacaklardır inşâallah. Bu hususa dikkat çeken Resul-i Ekrem Efendimiz (asm) başka bir gün yine Sahabelere: “Size en çok sevdiğim ve kıyamet gününde bana en yakın olan kimseyi bildireyim mi?” diye bir soru sormuşlardı. Peygamber Efendimizin (asm) hem en çok sevdiği insan hem de Ona (asm) en yakın kimse olabilmek kadar önemli ne olabilir bizim için? Bir mü’min için bundan daha büyük hangi müjde var? O mübarek Sahabe-i Kirâm, bu soru karşısında birden çarpılmışa dönmüşlerdi. Kim Resulullahın (asm) en çok sevdiği ve kıyamet gününde ona en yakın kimse olmak istemezdi! O an tabiri caiz ise nefesler tutulmuş, sesleri çıkmaz olmuştu. Bundan dolayı Peygamber Efendimiz (asm) ikinci hatta üçüncü defa sorusunu tekrarladı. Bir müddet sonra o şokun etkisinden kurtulmuş olmalılar ki, “Evet, ya Resûlallah, haber ver” dediler. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz (asm) buyurdular ki: “Ahlâkı en güzel olandır.”5
İşte biz mü’minler, hem böyle bir müjdeye nâil olmak hem bu fânî dünyada sevilen ve takdir edilen birer insan olmak istiyorsak ahlâklarımızı güzelleştirmeliyiz. Peygamber Efendimizin (asm) eşi benzeri olmayan ahlâkını siyerden, hadislerden öğrenip örnek almaya çalışmalı ve Onun (asm) ümmetinin bir ferdi olduğumuz bilinciyle hareket etmeliyiz. Her dâim Cenâb-ı Hakk’a iltica etmeli, “Ya Rabbi! Yaratılışımı güzelleştirdiğin gibi ahlâkımı da güzelleştir.” diye dualar etmeliyiz.
Ne mutlu ahlâkı güzel insanlara!
Dipnotlar:
1- Müslim, Müsâfirîn, 139.
2- Kalem Sûresi, 68/4.
3- İbn Hanbel, 2/381.
4- Fethu’r-Rabbanî, 19:74, Hadis No: 1.
5- Fethu’r-Rabbanî,19:75, Hadis No: 6.