Nejat Eren, “Cehalet bütün olumsuz ve şuursuz hareketin odak noktasıdır. Bilmemezlik bir nevi mânevi körlük, inat ve çarpıklıktır.”
Öncelikle kendinizi tanıtmakla başlayalım isterseniz?
25 Eylül 1950 yılında Antalya ili Gündoğmuş ilçesinde doğdum. İlkokul tahsilini Gündoğmuş ilkokulunda bitirdim. 1963 yılında Devlet Parasız yatılı imtihanlarını kazanarak Antalya, Aksu Öğretmen Lisesine kayıt yaptırdım. İlk görev yerim Hatay ili, İskenderun ilçesi, Kömürçukuru Köyü’ydü. Risale-i Nur ile ilk görev yaptığım Kömürçukuru Köyü’nde tanıştım.
1978 Yılında Selçuk Eğitim Enstitüsü İngilizce Bölümü’nden mezun oldum. 1978 yılında “Selçuk Eğitim Enstitüsü İngilizce Bölümünü” ,1994 yılında da Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi İngilizce Bölümü’nde lisansımı tamamladım. Çeşitli şehirlerde öğretmenlik ve idarecilik yaptım. 1983 yılında Antalya Merkez Anadolu Lisesi İngilizce öğretmenliğine atandım. Bu okulda on üç yıl çalıştıktan sonra 1995 yılında kendi isteğimle emekli oldum. Emekli olduktan sonra 1995- 2005 yılları arasında Yeni Asya gazetesi bünyesinde çalışmaya başladım. Yönetim Kurulu üyesi seçildim.
2005 tarihinde Eğitimciler Birliği Vakfı genel kurulunda yönetim kuruluna seçildim ve iki yıla yakın bir süre vakfın Genel Başkanlığı görevini de yürüttüm.
“Eğitimde emeklilik olmaz!” seminer, konferans ve rehberlik çalışmalarıyla “eğitim” hizmetlerine ara vermeden devam ediyorum.
Son yüzyılımızda yazdığı eserler ve şahsında mevcut bütün hususiyetleriyle öne çıkarak, ülkemiz ve dünya genelinde yoğun alâkaya mazhar şahsiyetiyle, Bediüzzaman’ı nasıl bilir ve nasıl anlatırsınız?
Bediüzzaman Hazretleri, asrı, insanları, olayları, zamanı ve kâinatı her yönüyle en iyi okuyan müçtehid bir zattır. Çelik iradesi, sarsılmaz fikri, keskin zekâsı ve bitmez enerjisini “HAK” bildiği yolda gözünü kırpmadan yürüyen Sahibüzzamandır.
İnsanlığın muhtaç olduğu her konuda Kur’ân’dan çözümler sunmuş, modern çağa ve bu çağın insanına ihtiyaç olan her konuda çare ve çözümler üretmiştir.
Bediüzzaman’ın eserlerini okuyan her millet, her kademedeki, her meslek ve meşrepteki insan Risale-i Nur eserlerindeki fikir ve tesbitlere hayran kalmış, bu eserlerdeki düşünce ve yorumlarda gerçeği ve kendini bulabilmiş ve hakkı teslim etmiştir.
Batı felsefesinin haksız yere yüce dinimiz hakkında yamamaya çalıştığı “İslâmofobi” fâsık düşünce ve kara propagandasına karşı, ilmî ve mantıkî açıdan bu safsataları çürüten bir İslâm inanç tesbiti ve pratiğini insanlık âleminin düşünce sistemine arz etmiş ve büyük ölçüde de yerleştirmiştir.
CEHALET OLUMSUZ HAREKETLERİN ODAĞIDIR
Bediüzzaman’ın hayatı incelendiğinde, öne çıkan özelliklerinden birisinin de eğitim unsuru olduğu görülmektedir. Neden eğitime bu derece önem vermektedir? Eğitimde ileri sürdüğü projeler mevcut mu? Bediüzzaman ve eğitim konulu bir değerlendirme yapılırsa, Neler söylenebilir?
Çünkü cehalet bütün olumsuz ve şuursuz hareketin odak noktasıdır. Bilmemizlik bir nevi mânevî körlük, inat ve çarpıklıktır.
Çok uzun yıllardır, devlet bünyesine hâkim mevcut eğitim sisteminin ülkemiz ve insanına kazandırdığı ve kaybettirdiği hususlar değerlendirildiğinde, bu husus nasıl izah edilir? Neler söylersiniz?
Çarpık bir ideoloji, dayatmalı bir felsefe ve doğmacılık. Tarafgir ve ezberci bir zihniyet taze zihinleri çorak topraklara çevirmiş ve mahvetmiştir. Tarihî ve manevî bütün bağlantı ve değerler tek ideoloji adına berhava edilmiştir. Son yıllarda halkın dindar bir hükümet var anlayışı ve algısına rağmen bu durum maalesef eksilmemekte, aksine artarak devam etmektedir.
ÖNCE HÜR ZEMİN
Ülkemiz ve insanımızın geleceği açısından, eğitimde ortaya konulması gereken akılcı projeler bu bağlamlarda ortaya konulursa nasıl bir yol takip edilmelidir?
Hür bir zemin, araştırmaya dayalı bir müfredat, kabiliyetlerin önünü açan bir proje, ezbercilikten öte bir anlayış ve yepyeni bir mantaliteyle yeni programlar yapılmalıdır.
Bir eğitimci gözüyle baktığınızda, Bediüzzaman ve eğitim konusunda, devlet, yönetimler ve insanlarımıza ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?
Her kademedeki insanın hür ve serbestçe yaşama ve fikirlerini beyan etme konusunda büyük bir hürriyet ve serbesti verilmesi. İlmin izzetinin korunması. Eğitimde fırsat eşitliğinin tam sağlanması. Toplumun isteklerinin tamamına saygı gösterilip mümkün olanların icra edilip yerine getirilmesi. Karma eğitim gibi dikteler yerine şahıs ve toplumun isteklerinin yeri, zamanı, şartları dikkate alınarak uygulamasının sağlanması.
Son bir değerlendirme yapacaksanız neler söylersiniz?
Bu ülkenin gerçek değerlerinin dikkate alınması için her türlü ideolojik baskıdan uzak hür bir ortamda fikir ve inanç hürriyetinin temin edilmesi.
RÖPORTAJ: MUSTAFA ÖZTÜRKÇÜ