Avukat, Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Battal: “Bediüzzaman bir müceddiddir. Yenileme yapmıştır. Yenilenme bir süreçtir ve sürmektedir.”
RÖPORTAJ: MUSTAFA ÖZTÜRK
+ Hocam kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
- Prof. Dr. Ahmet Battal, 1962 Ünye doğumluyum. Fatsa’da büyüdüm. İstanbul Hukuk Fakültesi mezunuyum.
+ Bediüzzaman’ı nasıl tanıdınız? Bediüzzaman Said Nursî kimdir? Eserleri ve değerli şahsiyeti ile birlikte, bir değerlendirmede bulunur musunuz?
- Tanımaya ihtiyacım var iken tanıdım. Tanımaya ve şükretmeye devam ediyorum.
+ Zamanımıza damgasını vuran Said Nursî gerek şahsî tutum ve davranışı ve gerekse te’lif ettiği Risale-i Nurlar’la ne yapmak istemiş, neyi gerçekleştirmeye çalışmıştır?
- Bediüzzaman bir müceddiddir. Yenileme yapmıştır. Yenilenme bir süreçtir ve sürmektedir.
+ Eserlerinde, ilim ile imanı imtizaç ettirerek, insanlığa vermek istediği Kur’ânî mesaj, sizce nasıl bir önem arz etmektedir?
- Tüm dünyada okuyanların ve okumasını sürdürenlerin takdirindedir.
+ Bediüzzaman’ın en önemli gayelerinden birisi de, eğitimdir. Bunun içinde din ilimleri ile fen ilimlerinin birlikte okutulmasını arzu etmiştir. Bu konuyu değerlendirir misiniz?
- Bediüzzaman bildiğim kadarıyla mesleklerden birini diğerine özel olarak tercih etmiyor. Yani “hâkimlik doktorluktan daha iyidir” vs. demiyor. Esma-ı İlâhiyi tecelli ettirmek maksadıyla ve ihlâsla yapılan her dünyevî işin uhrevî boyutunun olduğunu biliyoruz. Bu yönden bakıldığında, hepsi güzeldir, ama Kuddüs ismini tecelli ettirmeye niyet eden bir çöpçü, Musavvir ismini tecelli ettirmeyi maksat edinen bir mimardan daha önemli bir esma tecellisine mazhar. Zira Kuddüs ismi, ism-i Azamdandır. Meslekler yönünden durum genel olarak böyle olmakla birlikte talebelerinin hatıralarından bildiğimize göre Bediüzzaman öğretmenler için farklı şeyler söylüyor. Sebebi herhalde peygamberlerin ve Peygamberimizin (asm) asıl vasıflarından birinin muallimlik ve mübelliğlik olmasıdır.
Gerçekten “sebep olan yapan gibidir” kuralı sebebiyle öğrencisine hayrı yaşayarak öğretip öğrencisinin hayrına vesile olan muallim minare başında iken, şerri öğretip şerre sebep olan öğretmen de kuyunun dibindedir.
Bu yönden bakıldığında bazı öğretmenlikler daha önemlidir: Meselâ din dersi öğretmeni “dinî bilgi” ihtiyacını giderdiği için iyidir, ama dindar bir matematik öğretmeni dini ihlâsla yaşayarak örnek olursa ve ilmini dine hizmet ettirebilirse bu çok daha kıymetlidir. Yine meselâ başı dumanlı gençler üzerinde çalışan lise öğretmeninin nasihati de belki işe yarar, ama-adı üzerinde-anaya benzeyen bir anaokulu öğretmeninin tabular asa durumunda olan çocuk üzerinde müsbet veya menfi tesir etmeme ihtimali yoktur.
Allah hepimizi ihlâsta muvaffak eylesin.
+ Teşekkür ediyorum.