Sözler - page 1270

İKİNCİ MAKAMI
ise
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
463
Hakikat-i tevhidi ve tevhid-i hakikîyi On İki Lem’a
namıyla hikâye-i temsiliyenin perdesi altında on
iki bürhan-ı bâhire ile vahdaniyet-i İlâhiyeyi ispat
etmekle beraber, evsaf-ı celâliye ve cemaliye ve
kemaliyesini vahdaniyet içinde ispat ediyor. O
lem’alardaki deliller o kadar kat’îdir ki, hiçbir şüp-
he yeri kalmıyor. Ve o kadar küllîdirler ki, mevcu-
dat adedince, belki zerrat sayısınca, marifetullaha
pencereler açıyor. Ve onunla Vacibü’l-Vücud’un
vücudunu umum sıfât ve esmasıyla en muannitle-
re karşı ispat ediyor.
Yirmi Üçüncü Söz
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
495
n
?n
Ø°r
Sn
G o
?Én
fr
On
On
Q s
º o
K @ m
Ë /
ƒr
?n
J p
øn
°ùr
Mn
G »=/
a n
¿É°n
ùr
fp
’r
G Én
ær
? n
?n
N r
ón
?n
d
(1)
p
äÉn
ëp
dÉ°s
üdG Gƒ o
?p
ªn
Yn
h Gƒo
æn
e'
G n
øj/
ò s
dG s
’p
G @ n
Ú/
?p
aÉ°n
S
ayetle-
rinin mealindeki çok ayatın imana dair ve terak-
kiyat ve tedenniyat-ı insaniyeye medar hakikatle-
rini Beş Nokta ile ve Beş Nükte içinde herkese ta-
allûk eden ve herkes ona muhtaç olan on mebhas
ile o sırr-ı azîmi tefsir eder. İstidadat-ı insaniye ile
vezaif-i insaniyeyi gayet makul ve makbul bir su-
rette beyan eder.
Bu Söz, şimdiye kadar binler adamı hâb-ı gaf-
letten kurtardığı gibi, çoklarını da imana getirmiş;
gayet kıymettar ve yüksek olmakla beraber,
temsillerle fehmi kolaylaşmış, herkes onun dilini
anlıyor.
adet:
sayı, miktar.
ayat:
Kur’ân ayetleri.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cümlesi.
beyan:
anlatma, açıklama.
bürhan-ı bâhir:
büyük ve geniş
delil.
bütün:
hepsi.
dair:
ilgili.
delil:
kanıt, bürhan.
esma:
Allah’ın zatını adlandırdığı
isimleri.
esma:
isimler.
evsaf-ı celâliye ve cemaliye ve
kemaliye:
Allah’ın sonsuz güzel-
lik, ululuk, yücelik ve mükem-
mellikteki vasıfları, sıfatları.
fehim:
anlama, anlayış.
gayet:
son derece.
hâb-ı gaflet:
gaflet uykusu.
hakikat:
gerçek.
hakikat-i tevhid:
tevhid gerçeği.
hikâye-i temsiliye:
örnek hikâ-
ye.
iman:
inanma, inanç.
ispat:
doğruyu delillerle göster-
me.
istidadat-ı insaniye:
insanî kabi-
liyetler.
kat’î:
kesin.
küllî:
bütüne ait.
lem’a:
parıltı.
makbul:
geçerli, muteber.
makul:
akla yakın, akla uygun.
marifetullah:
Allah’ı tanıma, an-
lama, bilme.
meal:
anlam, mana.
mebhas:
bölüm; bab.
medar:
dayanak noktası, sebep,
vesile.
mevcudat:
var olan her şey.
muannit:
inatçı.
muhakkak:
şüphesiz, mutlaka.
muhtaç:
ihtiyacı olan.
müstesna:
hariç.
nam:
ad, isim.
nokta:
konu ile ilgili önemli
bölüm.
nükte:
gizli anlam; ince an-
lamlı, düşündürücü, zarif ve
şakalı söz.
perde:
örtü.
sıfât:
hâl, keyfiyet, nitelik.
sırr-ı azîm:
büyük sır.
suret:
biçim, tarz.
taallûk:
ilişik, ilgi.
tedenniyat-ı insaniye:
insan-
lığın alçalışı, gerilemesi.
tefsir:
açıklama.
terakkiyat-ı insaniye:
insan-
lığın yükselişleri, ilerlemesi,
gelişmesi.
temsil:
örnek; benzetme.
tevhid-i hakikî:
gerçek tev-
hid.
umum:
bütün.
Vacibü’l-Vücud:
“varlığı baş-
kasının varlığına bağlı olma-
yıp kendinden, ezelî-ebedî
olan” anlamında, Allah’ın bir
sıfatı.
vahdaniyet:
birlik, teklik.
vahdaniyet-i İlâhiye:
Allah’ın
bir ve tek oluşu.
vahdet:
birlik.
vezaif-i insaniye:
insana ait
görevler.
vücut:
varlık.
zerrat:
zerreler, atomlar.
1.
Muhakkak ki Biz insanı en güzel bir şekilde yarattık. • Sonra da onu en aşağı seviyeye in-
dirdik. • Ancak iman eden ve güzel işler yapanlar müstesna. (Tîn Suresi: 4-6.)
F
İHRİST
| 1270 | SÖZLER
1...,1260,1261,1262,1263,1264,1265,1266,1267,1268,1269 1271,1272,1273,1274,1275,1276,1277,1278,1279,1280,...1482
Powered by FlippingBook