Sözler - page 1266

Zat-ı Ehad olmakla her şeyi bizzat elinde tutmak”
olan hakaik-ı âliye-i Kur’âniyenin Dört Şua namıy-
la gayet mühim bir sırrını tefsir ediyor. Ve o ha-
kaikı müstakim akıllara ve selim kalblere teslim et-
tiriyor.
On Yedinci Söz
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
328
o
øn
°ùr
Mn
G r
ºo
¡ t
`jn
G r
ºo
gn
ƒ o
?r
Ñn
æp
d Én
¡ n
d k
án
æj/
R ¢p
Vr
Qn
’r
G n
¤n
Y Én
e n
Éæ r
?n
©n
L És
fp
G
Én
en
h
(1)
@ Gk
Ro
ôo
L Gk
ó«p
©n
°U Én
¡r
« n
?n
Y Én
e n
¿ƒo
?p
Yn
Én
÷ És
fp
Gn
h @ k
Ón
ªn
Y
(2)
l
ƒr
¡ n
dn
h l
Öp
© n
d s
’p
G BÉ n
«r
ft
ódG o
Iƒ '
«n
?r
G
ayetlerinin meallerinde,
lezzet-i hayat içinde elem-i mevt; ve sürur ve visal
içinde elem-i zeval hakkındaki ayatın mühim bir
sırrını ve ism-i Kahhar’a karşı Rahman isminin cil-
vesini gayet güzel bir suretle gösterip tefsir ediyor.
Ve ehl-i iman için dünyanın mahiyetini, seyyar bir
ticaretgâh ve muvakkat bir misafirhane ve birkaç
günlük bir teşhirgâh ve kısa bir müddet için işle-
yecek bir tezgâh ve ahzüita için yol üstünde kurul-
muş bir pazar olduğunu gösterip, dünyadan ber-
zah ve ahiret tarafına insan seyahatini sevdirir ve
dehşetini izale eder. Ve bu Sözün ahirinde bazı
nüshalarda “Siyah Dutun Meyvesi” namıyla kıy-
mettar ve cazibedar ve şiir kıyafetinde birkaç ha-
kikat var.
ahiret:
öbür dünya.
ahzüita:
ödeme, ihsan ve bahş
alma.
ayat:
Kur’ân ayetleri.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cümlesi.
berzah:
ruhların kıyamete kadar
bekleyeceği, dünya ile ahiret ara-
sındaki yer.
bizzat:
kendisi.
cazibedar:
çekici.
cilve:
yansıma.
elem-i mevt:
ölüm sıkıntısı.
elem-i zeval:
sona erme acısı.
gayet:
son derece.
hakaik:
doğrular, gerçekler.
hakaik-ı âliye-i Kur’âniye:
Kur’ân’ın yüce gerçekleri.
hakikat:
gerçek.
imtihan:
sınav, ölçme.
ism-i Kahhar:
Cenab-ı Hakkın
“kahredici kuvvet ve kudret sahi-
bi” anlamındaki Kahhar ismi.
kalb:
insanın manevî bünyesin-
deki hislerin ve duyguların mer-
kezi, ruh, Allah’ın tecelli ettiği yer
kıyafet:
kılık, şekil.
kıymettar:
kıymetli.
lezzet-i hayat:
yaşama lezzet ve
zevki.
mahiyet:
sonuç.
meal:
anlam, mana.
misafirhane:
geçici bekleme yeri.
muvakkat:
geçici.
müddet:
süre.
mühim:
önemli.
nam:
ad, isim.
Rahman:
Cenab-ı Hakkın,
“mü’min-kâfir, iyi-kötü ayırı-
mı yapmadan, bütün yaratıl-
mışların rızıklarını ve geçim
şekillerini içine alan, her şeyi
kaplayan, merhamet, acıma
ve şefkat sahibi” oluşunun is-
mi.
selim:
temiz, samimî.
seyyar:
hareketli.
sır:
insanın aklının erişemedi-
ği İlâhî hikmet.
suret:
biçim.
sürur:
sevinç.
şua:
ışık, parıltı.
tefsir:
açıklama.
teslim:
doğrulama.
teşhirgâh:
sergi yeri.
tezgâh:
sergi yeri, iş işleme
yeri.
ticaretgâh:
ticaret yeri.
visal:
ulaşma, kavuşma.
Zat-ı Ehad:
tek ve hiçbir şeye
muhtaç olmayan zat, Allah.
1.
Yeryüzünde ne varsa Biz dünya için bir süs olarak yarattık ki, insanlardan hangisi daha gü-
zel işler yapacak diye onları imtihan ederim. • Onun üzerindekï her şeyi Biz elbette kup-
kuru bir toprak hâline getireceğiz. (Kehf Suresi: 7-8)
2.
Dünya hayatı ancak bir oyun ve bir oyalanmadır. (En’am Suresi: 32.)
F
İHRİST
| 1266 | SÖZLER
1...,1256,1257,1258,1259,1260,1261,1262,1263,1264,1265 1267,1268,1269,1270,1271,1272,1273,1274,1275,1276,...1482
Powered by FlippingBook