MuhakeMat | 271 |
Ş
aHıs
B
ilgileri
– Y –
Ye’CÜC-Me’CÜC:
Kur’ân ve hadislerde kıyamete yakın zamanda çıkacağı belirtilen, ortalığı fitne,
fesat ve anarşiye boğacak olan kısa boylu çapulcu iki kavmin adıdır.
– Z –
ZeMahŞeRî:
Harezm kasabalarından Zemahşer’de 1075 yılında dünyaya geldi. Adı, Ebu’l-Kasım
Mahmud b. Ömer ez Zemahşeri el-Harizmî’dir. Büyük bir müfessir, dilci ve kelâm âlimidir. İlk tahsilini
doğduğu yerde yaptıktan sonra ilim ve medeniyet merkezi olan Buhara’ya gitmiştir. Burada muhtelif
hocalardan fıkıh, tefsir, hadis, kelâm, mantık, felsefe ve Arabca dersleri aldı. Bu dönemde Harezm ve
Horasan’ın bir çok şehrine giderek bilgilerini artırdı. 1124 yılında Mekke’ye gelerek uzun bir süre kaldı.
Eserlerinin bir çoğunu burada yazmıştır. Kendisine Mekke’de uzun süre kaldığından Carullah lâkabı ve-
rilerek “Carullah Zemahşerî” adıyla meşhur olmuş, ayrıca “Fahr-ı Harezm” ünvanı da verilmiştir.
Mekke’de uzun müddet kaldıktan sonra Harezm’e dönmüş ve burada 1143 senesinde vefat etmiştir.
Zemahşerî itikatta ateşli bir Mutezile, fıkıhta ise Hanefîdir. Zemahşerî İslâmî ilimler, nahiv ve edebiyat-
ta çok sayıda talebe yetiştirmiştir. Elli civarında eseri olduğu bildirilmektedir.
ZÜLkaRNeYN:
Zülkarneyn’den, Kur’ân-ı Kerim’de Kehf Suresinin 83-101. ayetlerinde söz edilmek-
tedir. Bu ayetler; Mekke’de insanlar arasında fitne çıkarıp, müminleri zor durumda bırakmak için çalışan
kimselerin bazı eski din âlimlerinden öğrendikleri tarihî olaylarla ilgili olarak, Peygamber Efendimizi
(
ASM
) zor durumda bırakmak maksadıyla soru sormaları üzerine, nazil olan ayetlerdir.
Bu ayetlerden anladığımıza göre; Cenab-ı Hak, Zülkarneyn’e yeryüzünde sür’atle her yere ulaşma
ve fethetme imkânlarını sağlayarak güçlü kılmıştır. Zülkarneyn, önce batıya yönelerek Atlas Okyanu-
su civarlarına kadar ulaştı. Burada Güneşin, sislerle kaplı deniz ufkunda, sanki balçıklı bir su gözesine
gömülür gibi battığını müşahede etti. Atlas Okyanusu kıyılarında yaşamakta olan insanlar Allah’a inan-
mıyorlardı. Allah, bu kavme nasıl davranacağı konusunda, onu serbest bıraktı. O da bu insanlara
haksızlık edeni cezalandırarak Rabbine göndereceğini ve Allah katında korkunç bir cezanın uygulana-
cağını söyledi. İman edip iyi davranan kimseler de mükâfatlandırılacak ve güzel karşılık göreceklerdi.
(Kehf Suresi, 83-88.)
Batıdaki ülkelerde hâkimiyetini tesis edip irşad ve ikaz vazifesini bitirdikten sonra doğuya yönelen
Zülkarneyn tekrar büyük bir denizle karşılaştı. Müfessirler bu büyük denizin Hint Okyanusu veya Ha-
zar Denizi olduğu üzerinde durmaktadırlar. Bir başka ifadeyle Zülkarneynin hükümranlığı Atlas
Okyanusundan Hind Okyanusuna ve Hazar Denizine kadar yayılmıştı. Doğuya doğru gittikçe iki dağ sil-
silesinin ardında, o ana kadar hiç bilmediği bir dille konuşan bir kavimle karşılaştı. Bu kavim, Ye’cüc ve
Me’cüc adını verdikleri bozgunculardan kendilerini kurtarmaları konusunda ondan yardım istedi. Bu
yardıma karşılık çok kıymetli hediyeler vereceklerini ve yüklü bir vergi ödeyeceklerini bildirdiler. Zül-
karneyn, “Rabbimin beni içinde bulundurduğu nimet ve kudret daha hayırlıdır” diyerek, vergi
vermelerine gerek olmadığını, kuvvetleriyle destek olmalarının yeterli olduğunu söyledi. Zülkarneyn’in
idaresinde, aşılması mümkün olmayan bir seddi inşa ettiler. Böylece tehlikelerden ve saldırılardan ko-
runmuş oldular. (Kehf Suresi, 89-97.)
Zülkarneyn ile ilgili olarak, bir çok yorum yapılmıştır. Peygamber olup olmadığı, ne zaman ve nere-
de yaşadığı müfessirler arasında olduğu gibi, araştırmacılar arasında da tartışma konusu olmuştur.
Özellikle Milâttan önceki tarihî kaynakların yetersizliği, aranan cevapların bulunmasını zorlaştırmakta-
dır.