Ş
aHıs
B
ilgileri
| 272 | MuhakeMat
Tartışılan konulardan birisi de Zülkarneyn’in, Yunanlı hükümdar İskender-i Rumî olup olmadığıdır.
Zülkarneyn’in isim değil de lâkap olması, tartışmaları biraz daha zorlaştırmıştır. Zülkarneyn, Arabca bir
kelime olarak malikiyet ön eki olan “zü” boynuz, perçem, zaman, tepe, anlamlarına gelen “karn” ve iki
anlamındaki son ek “eyn”in birleşmesinden meydana gelmiştir. Bazı tarihçilerin onun İskender oldu-
ğunu kabul etmelerine rağmen, daha önce yaşamış olması, “Zü” tabirinin Yemen hükümdarları
tarafından kullanılması, Zülkarneyn’in İskender-i Rumî olmadığının önemli delillerindendir. Eğer bu ta-
rihçilerin tesbiti doğru ise Zülkarneyn ünvanını taşıyan ve Büyük İskender olarak bilinen cihangirin
İskender-i Rumî olmadığı kabul edilmelidir.
Zülkarneyn’in peygamber olduğuna hükmeden âlimler, Kur’ân-ı Kerim’de geçen, “Ey Zülkarneyn!
Onlara ya azap edecek veya haklarında iyilik etme yolunu seçeceksin, dedik” (Kehf Suresi, 86.) nida-
sından hareket etmektedirler. Bu müfessirlere göre Allah’ın hitabı vahiy ile olur, vahiy de sadece
peygamberlere gönderilir. Dolayısıyla peygamber olduğu açıktır. Diğer taraftan, bu nidanın ilham ne-
vinden olabileceğini veya o dönemde yaşayan bir peygamber vasıtasıyla yapılmış olabileceğini kabul
edenler de vardır. Böylece, Zülkarneyn’in nebiliği tartışmalı olmakla beraber, üstün şahsiyeti hakkında
hiç bir kuşku yoktur. İcra ettiği idare, kendisinden sonra da asırlar boyunca örnek teşkil ederek, insan-
ların huzurunu ve saadetini gaye edinen üstün vasıflı adil hükümdarların hayalini işgal eden bir gaye
haline getirilmiştir.
®