Mektubat - page 738

katolik mezhebine hücum edildi ve tahrip edildi. sonra,
çoklar tarafından tasvip edildi. Frenkler dahi ondan son-
ra daha ziyade terakki ettiler.”
El cevap
: Bu kıyasın dahi, evvelki kıyaslar gibi, farkı
zahirdir. Çünkü, Fransızlarda, havas ve hükûmet adam-
ları elinde çok zaman din-i Hristiyanî, bahusus katolik
mezhebi, bir vasıta-i tahakküm ve istibdat olmuştu. Ha-
vas, o vasıta ile nüfuzlarını avam üzerinde idame ediyor-
lardı. Ve “serseri” tabir ettikleri avam tabakasında intiba-
ha gelen hamiyetperverlerini ve havas zalimlerin istibda-
dına karşı hücum eden hürriyetperverlerin mütefekkir kı-
sımlarını ezmeye vasıta olduğundan ve dört yüz seneye
yakın Frengistan’da ihtilâller ile istirahat-i beşeriyeyi boz-
maya ve hayat-ı içtimaiyeyi zirüzeber etmeye bir sebep
telâkki edildiğinden, o mezhebe, dinsizlik namına değil,
belki Hrıstiyanlığın diğer bir mezhebi namına hücum
edildi. Ve tabaka-i avamda ve feylesoflarda bir küsmek,
bir adavet hâsıl olmuştu ki; malûm hâdise-i tarihiye vu-
kua gelmiştir.
Hâlbuki, din-i Muhammed (
AsM
) ve şeriat-ı İslâmiyeye
karşı hiçbir mazlumun, hiçbir mütefekkirin hakkı yoktur
ki, ondan şekva etsin. Çünkü onları küstürmüyor, onları
himaye ediyor. tarih-i İslâm meydandadır. İslâmlar için-
de, bir iki vukuattan başka, dahilî muharebe-i diniye ol-
mamış. katolik mezhebi ise, dört yüz sene ihtilâlât-ı da-
hiliyeye sebep olmuş.
adavet:
düşmanlık.
avam:
cahil halk tabakası, sıra-
dan insanlar.
bahusus:
özellikle.
dahilî:
içe dönük.
din-i Hristiyanî:
Hristiyanlık dini.
din-i Muhammed:
İslâm dini.
evvel:
önce.
feylesof:
filozof, felsefeyle uğra-
şan, felsefî.
firenk:
Avrupalı.
Frengistan:
Avrupa.
hâdise-i tarihiye:
tarihi hâdise,
tarihi olay.
hamiyetperver:
hamiyet duygu-
ları besleyen, gayret sahibi.
hâsıl olan:
meydana gelen, orta-
ya çıkan.
havas:
üst tabaka, seçkinler sını-
fı.
hayat-ı içtimaiye:
sosyal hayat,
toplum hayatı.
himaye:
koruma.
hücum:
saldırma.
hükûmet:
yönetim.
hürriyetperver:
hürriyet sever.
idame:
devam ettirme.
ihtilâl:
isyan, karışıklık.
ihtilâlât-ı dahiliye:
iç karışıklık-
lar, çatışmalar.
intibah:
uyanma, uyanış.
istibdat:
keyfî idare sistemi,
baskı ve zulüm.
istirahat-ı beşeriye:
insanlı-
ğın rahatı, huzuru.
kıyas:
karşılaştırma.
malûm:
bilinen.
mazlum:
zulme uğramış.
mezhep:
bir dinin bazı nokta-
larda görüş farkları bulunan
kollarından her biri.
muharebe-i diniye:
dini sa-
vaş.
mütefekkir:
düşünür.
nam:
ad.
serseri:
boş gezen, gayesiz.
şekva etme:
şikâyet etme.
şeriat-ı İslâmiye:
İslâm şeri-
atı, İslâm, Allah tarafından bil-
dirilen hükümlerin hepsi.
tabaka:
sınıf, zümre.
tabaka-i avam:
avam taba-
kası, halk tabakası.
tabir:
ifade.
tahrip etme:
yıkma, bozma.
tarih-i İslâm:
İslâm tarihi.
tasvip edilme:
uygun bulun-
ma, onaylanma.
telâkki etme:
anlama, kabul
etme.
terakki etme:
yükselme, iler-
leme.
vasıta:
araç.
vasıta-i tahakküm:
baskı ve
zorbalık aracı.
vuku:
olma, meydana gelme.
vukuat:
vak’alar, hâdiseler,
olaylar.
zahir:
açık.
zalim:
zulmeden, haksızlık
eden.
zirüzeber:
paramparça, kar-
ma karışık.
ziyade:
çok, fazla.
Y
irmi
d
okuzuncu
m
ekTup
| 738 | Mektubat
1...,728,729,730,731,732,733,734,735,736,737 739,740,741,742,743,744,745,746,747,748,...1086
Powered by FlippingBook