ekser ondan şer görse, o vakit halk-ı şer şerdir. Hatta
bi’set-i enbiya dahi rahmet değil denilebilir.”
Elcevap:
kemiyetin, keyfiyete nispeten ehemmiyeti
yok. Asıl ekseriyet, keyfiyete bakar. Meselâ, yüz hurma
çekirdeği bulunsa, toprak altına konup su verilmezse ve
muamele-i kimyeviye görmezse ve bir mücahede-i haya-
tiyeye mazhar olmazsa, yüz para kıymetinde yüz çekir-
dek olur. Fakat su verildiği ve mücahede-i hayatiyeye
maruz kaldığı vakit, sû-i mizacından sekseni bozulsa, yir-
misi meyvedar yirmi hurma ağacı olsa, diyebilir misin ki,
“suyu vermek şer oldu, ekserîsini bozdu”? elbette diye-
mezsin. Çünkü, o yirmi, yirmi bin hükmüne geçti. sek-
seni kaybeden, yirmi bini kazanan zarar etmez; şer ol-
maz.
Hem meselâ, tavus kuşunun yüz yumurtası bulunsa,
yumurta itibarıyla beş yüz kuruş eder. Fakat o yüz yu-
murta üstünde tavus oturtulsa; sekseni bozulsa, yirmisi
yirmi tavus kuşu olsa, denilebilir mi ki, “Çok zarar oldu,
bu muamele şer oldu, bu kuluçkaya kapanmak çirkin ol-
du, şer oldu”? Hayır, öyle değil, belki hayırdır. Çünkü, o
tavus milleti ve o yumurta taifesi, dört yüz kuruş fiyatın-
da bulunan seksen yumurtayı kaybedip, seksen lira kıy-
metinde yirmi tavus kuşu kazandı.
İşte, nev-i beşer, bi’set-i enbiya ile, sırr-ı teklif ile, mü-
cahede ile, şeytanlarla muharebe ile kazandıkları yüz
binlerle enbiya ve milyonlarla evliya ve milyarlarla asfiya
gibi âlem-i insaniyetin güneşleri, ayları ve yıldızları mu-
kabilinde, kemiyetçe kesretli, keyfiyetçe ehemmiyetsiz
Mektubat | 73 |
o
n
i
kinci
m
ekTup
nispeten:
kıyaslayarak, oranla.
rahmet:
acıma, şefkat gösterme.
sırr-ı teklif:
insanların dünyaya
gelip Allah tarafından görevlendi-
rilmesinin sırrı.
sû-i mizaç:
kötü huy ve tabiat.
şer:
kötülük.
taife:
takım, familya.
tavus:
kuyruğu parlak, güzel ren-
kli, bir kuş.
âlem-i insaniyet:
insanlık â-
lemi.
asfiya:
Hazret-i Peygamberin
(
ASM
) vârisi hükmünde, onun
meslek ve gayelerini hayata
geçirmeye ve tatbike çalışan
âlim zatlar.
bi’set-i enbiya:
peygamber-
lerin vazifeli olarak gönderil-
meleri.
ehemmiyet:
önem.
ekser:
çoğunluk.
ekserî:
çoğunluk..
ekseriyet:
çoğunluk.
enbiya:
nebîler, peygamber-
ler.
evliya:
velîler, Allah dostları.
halk-ı şer:
şerrin yaratılışı.
hatta:
üstelik.
hüküm:
değer, yer.
itibarıyla:
sayılmak üzere.
kemiyet:
nicelik, sayı çoklu-
ğu.
kesretli:
çokluğu olan.
keyfiyet:
bir şeyin nasıl oldu-
ğu, nitelik.
kuluçkaya kapanmak:
dişi
kuşun civciv çıkarmak üzere
yumurtaların üstüne yatması.
maruz:
bir şeyin tesiri altında
bulunan, uğrama.
mazhar:
kavuşma, erişme,
nail olma.
meselâ:
misal olarak.
muamele:
davranış.
muamele-i kimyeviye:
kim-
yevî işlem.
muharebe:
savaşma, harp.
mukabil:
karşılık.
mücahede:
mücadele, cihad
etme.
mücahede-i hayatiye:
hayat
mücadelesi, hayatla ilgili uğ-
raşlar.
nev-i beşer:
insanlık.