Şeytanın İkinci Küçük Bir İtirazı
sure-i
(1)
p
ó«
p
én
Ÿr
G p
¿'
G r
ôo
?r
dGn
h =¥
’i okurken,
p
ä r
ƒn
Ÿr
G o
I n
ôr
µ°n
S r
ä n
A BÉ n
Ln
h @ l
ó«
p
àn
Y l
Ö«
p
bn
Q p
¬r
j n
ón
d s
’p
G m
?r
ƒn
b r
øp
e o
ß p
Ør
?n
j Én
e
o
? r
ƒn
j n
? p
d '
P p
Qƒ° t
üdG p
‘ n
ïp
Øo
fn
h @ o
ó«
p
ën
J o
¬r
æ p
e n
âr
æo
c Én
e n
? p
d '
P p
q
?n
?r
Ép
H
n
âr
æo
c r
ón
?n
d @ l
ó«
p
¡n
°Tn
h l
?p
FBÉ°n
S Én
¡n
©n
e m
¢ùr
Øn
f t
? o
c r
ä n
A BÉ n
Ln
h @ p
ó«
p
Yn
ƒr
dG
@ l
ój
p
ón
M n
? r
ƒn
«r
dG n
? o
ön
ün
Ñ n
a n
? n
A B Én
£ p
Z n
?r
æn
Y Én
ær
Øn
°ûn
µ n
a Gn
ò'
g r
øp
e m
á n
?r
Øn
Z
p
‘
n
ºs
æn
¡n
L»
p
a Én
«p
?r
dn
G @ l
ó«
p
àn
Y s
…n
ón
d Én
e Gn
ò'
g o
¬o
æj
p
ôn
b n
?Én
bn
h
(2)
@ m
ó«
p
æn
Y m
QÉs
Øn
c s
? o
c
Şuayetleriokurkenşeytandediki
: “kur’ân’ın en mü-
him fesahatini, siz onun selâsetinde ve vuzuhunda bulu-
yorsunuz. Hâlbuki şu ayette nereden nereye atlıyor! se-
kerattan, tâ kıyamete atlıyor. nefh-i sûr’dan, muhasebe-
nin hitamına intikal ediyor ve ondan Cehenneme idhali
zikrediyor. Bu acip atlamaklar içinde hangi selâset kalır?
kur’ân’ın ekser yerlerinde, böyle birbirinden uzak mese-
leleri birleştiriyor. Böyle münasebetsiz vaziyetle, selâset,
fesahat nerede kalır?”
El cevap
: kur’ân-ı Mu’cizülbeyan’ın esas-ı i’cazının
en mühimlerinden, belâgatinden sonra icazdır. İcaz,
i’caz-ı kur’ân’ın en metin ve en mühim bir esasıdır.
kur’ân-ı Hakîm’de şu mu’cizâne icaz o kadar çoktur ve
o kadar güzeldir ki, ehl-i tetkik, karşısında hayrettedirler.
acip:
şaşırtıcı; hayret uyandıran,
benzeri görülmeyen.
ant:
yemin.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cümlesi.
belâgat:
sözün düzgün, kusursuz,
yerinde ve hâlin gerektirdiğine
uygun olarak söylenmesi.
ehl-i tetkik:
dikkatle araştıranlar.
ekser:
pek çok.
esas:
temel özellik.
esas-ı i’caz:
mu'cizeliğin esası,
mahiyeti, kaynağı, temeli.
fesahat:
dilin doğru, düzgün, açık
ve akıcı şekilde kullanılması.
gafil:
ihmal eden, dikkatsiz.
hitam:
son, sona erme, bitme.
i'caz:
taklidinden ve yapılmasın-
dan aciz kalınan, güç yetirileme-
yen; olağanüstülük.
icaz:
az sözle çok mana ifade et-
me.
i’caz-ı kur’ân:
Kur’ân’ın mu’cizeli-
ği; Kur’ân’ın taklidi mümkün ol-
mayacak derecedeki ifadesi,
açıklaması.
idhal:
dahil etme, içine koyma.
intikal etmek:
geçmek; konu de-
ğiştirmek, bir konudan başka bir
konuya geçmek.
itiraz:
bir fikri, hükmü veya duru-
mu kabul etmeyip çürütmeye
kalkışma, karşı çıkma
kâfir:
Allah’ı ve İslâmiyeti inkâr
eden, dinsiz.
kıyamet:
dünyanın sonu, varlığın
bozulup dağılması, bütün ölülerin
dirilerek mahşerde toplanması.
kur’ân-ı Hakîm:
her ayet ve su-
resinde sayısız hikmet ve fayda-
lar bulunan Kur’ân.
kur’ân-ı Mu’cizülbeyan:
açıkla-
malarıyla akılları benzerini yap-
maktan âciz bırakan Kur’ân-ı Ke-
rîm.
mesele:
konu; ehemmiyetli,
önemli şey.
metin:
sağlam ve dayanıklı.
mu’cizâne:
mu’cizeli bir şekilde.
muhasebe:
hesaba çekilme,
amellerin değerlendirilmesi.
mühim:
önemli.
münasebet:
iki şey arasındaki
uygunluk; ilgi.
nefh-i Sûr:
Sûr’un üflenmesi; Hz.
İsrafil’in üfleyeceği ve üflemesiyle
birlikte kıyametin kopup bütün
canlıların öleceği; ikinci üfleyişle
bütün canlıların tekrar dirileceği
mahiyeti bizce bilinmeyen boru-
yu üflemesi.
sekerat:
ölmek üzere olan bir ki-
şinin kendinden geçmesi, ölüm
anı.
selâset:
sözün akıcı olma hâli.
sevk etme:
hareket ettirme, yol-
lama, hareket ettirme, gönder-
me.
Sûr:
kıyamet günü, Allah’ın
emri ile Hz. İsrafil’in üfleyece-
ği ve üflemesiyle birlikte kı-
yametin kopacağı; ikinci üfle-
yişle de yeniden dirilişin ola-
cağı mahiyeti bilinmeyen bo-
ru.
şeref:
manevî büyüklük, yük-
seklik, yücelik.
vaat olunan:
söz verilen.
vaziyet:
durum.
vuzuh:
açıklık, netlik, anlaşılır
şekilde olma.
zikretmek:
anmak, bildir-
mek, söylemek.
1.
Kaf. Şerefli pek yüce olan Kur’ân’a yemin olsun. (Kaf Suresi: 1.)
2.
İnsanın ağzından hiçbir söz çıkmaz ki, yanında onu yazmaya hazır, gözetleyici bir melek
olmasın. • Derken, ölüm sarhoşluğu gerçekten geliverir. İşte senin kaçıp durduğun şey bu-
dur. • Ve Sur’a üfürülür. Vaat olunan gün işte budur. • Herkes yanında bir sevk eden, bir
şahitlik eden melekle beraber gelir. And olsun ki sen bundan gafildin. Şimdi gözünden per-
deyi kaldırdık. Bugün bakışın pek keskindir. • Yanındaki melek “İşte onun defteri bende
hazırdır” der. • Atın Cehenneme, her bir inatçı kâfiri! (Kaf Suresi: 18-24.)
Y
irmi
a
lTıncı
m
ekTup
| 532 | Mektubat