büyüse, ona benzemeyecek midir? Hayatı varsa, ru-
hu da vardır. Âlem, insan kadar küçülse, yıldızları
zerrat ve cevahir-i ferdiye hükmüne geçse, o da bir
hayvan-ı zîşuur olmayacak mıdır? Allah’ın böyle çok
hayvanları var.
(Sünuhat)
107.
Şeriat ikidir.
•
Birincisi
: Âlem-i asgar olan insanın ef’al ve ahvali-
ni tanzim eden ve sıfat-ı kelâmdan gelen bildiğimiz
şeriattır.
•
ikincisi
: İnsan-ı ekber olan âlemin harekât ve seke-
natını tanzim eden, sıfat-ı iradeden gelen şeriat-i küb-
ra-i fıtriyedir ki, bazen yanlış olarak “tabiat” tesmiye
edilir. Melâike bir ümmet-i azîmedir ki, sıfat-ı irade-
den gelen ve şeriat-ı fıtriye denilen evamir-i tekvini-
yesinin hamelesi ve mümessili ve mütemessilleridir-
ler.
(Nokta)
108.
…'
ôn
J p
¿Én
°ùr
fp
’r
G¢p
q
SGn
ƒn
Mn
h m
ás
«p
æ«/
Hn
Or
ôo
N m
án
ær
jn
ƒo
M¢p
q
SGn
ƒn
M n
ør
«n
H n
âr
fn
RGn
h Gn
Pp
G
(1)
¢=ù'
j o
In
Qƒo
°S Én
¡«/
a n
Öp
à`o
c ¢ = ù '
j p
In
Qƒ°o
ü`n
c n
¿Én
°ùr
fp
’r
G s
¿p
G Ék
Ñ«/
én
Y G v
ô°p
S
(Kızıl İcaz)
109.
Maddiyyunluk manevî taundur ki, beşere şu müt-
hiş sıtmayı tutturdu, gazab-ı İlâhîye çarptırdı. telkin
ve tenkit kabiliyeti tevessü ettikçe, o taun da tevessü
eder.
ahval:
hâller, durumlar, oluşlar.
âlem:
dünya, bütün yaratılmışlar.
âlem-i asgar:
en küçük âlem; in-
san.
beşer:
insan, insanlık.
cevahir-i ferdiye:
fertlere ait cev-
herler, atom zerreleri.
ef’al:
fiiller, işler.
evamir-i tekviniye:
yaratılışa yö-
nelik Cenab-ı Hakkın emirleri, ka-
nunları.
gâvur:
dinsiz, acımasız.
gazab-ı ilâhiye:
Allah’ın gazabı,
kahrediciliği.
hamele:
taşıyanlar.
harekât:
hareketler.
hayvan-ı zîşuur:
şuur sahibi canlı
varlık.
insan-ı ekber:
büyük insan, kâi-
nat.
kabiliyet:
istidat, yetenek.
maddiyyun:
maddeye bağlı ka-
lanlar, maddeciler, materyalistler.
manevî:
mana ile ilgili, maddî ol-
mayan.
melâike:
melekler.
muvazene:
denklik, denge.
mümessil:
temsilci.
mütemessil:
yansıyan, akseden
görüntü.
müthiş:
dehşetli.
sekenat:
durma, durgunluk, bir
şeyin duruş hâli.
suret:
biçim.
sıfat-ı irade:
Cenab-ı Hakkın
emir ve iradesini bildiren, gös-
teren hâl ve özellik.
sıfat-ı kelâm:
Cenab-ı Hakkın
kendi zatına mahsus olarak
konuşma sıfâtı.
şeriat:
Allah tarafından pey-
gamber vasıtasıyla bildirilen,
İlâhî emir ve yasaklara daya-
nan hükümlerin hepsi.
şeriat-i kübra-i fıtriye:
yaratı-
lışta kurulan İlâhî büyük şeriat;
kâinattaki kanunlar.
şeriat-ı fıtriye:
yaratılış kanun
ve kaideleri.
tabiat:
kâinatın var oluş ve
varlığını sürdürme kanunları.
tanzim:
düzenleme, tertiple-
me.
taun:
veba, salgın hastalık.
telkin:
fikrini kabul ettirme,
aşılama.
tenkit:
eleştiri.
tesmiye:
isimlendirme, ad
verme.
tevessü’:
genişleme, yayılma.
ümmet-i azîme:
büyük millet,
topluluk.
zerrat:
moleküller, atomlar.
H
ikem
-
i
B
ediiYe
| 620 |
Eski said dönEmi EsErlEri
1.
Mikroskobik bir hayvanın özellikleriyle insanın özelliklerinin muvazenesinde, şaşırtıcı bir sır-
la karşılaşırsın: Muhakkak ki insan, içinde Yâsin Suresi yazılmış bir yâsîn harfleri suretinde-
dir.